Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Yardımcı, son günlerde medya organlarında sıkça işlenen şarbon hastalığı ile ilgili açıklama yaptı. Şarbon hastalığının süt ve süt ürünlerine bulaşması ihtimalin çok düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Yardımcı, hastalığa bulaşmış hayvanın sayılı saatler içerisinde telef olacağını söyledi. Bu nedenle hastalıklı hayvanın sütünün elde edilemeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Yardımcı, "Zaten şarbona yakalanan hayvanın ölüm zamanı genellikle akşamdan sabahadır. Akşam sağlıklı olan hayvan sabah ölü bulunur. O nedenle şarbonlu süt ihtimali çok düşüktür" açıklamasında bulundu.
"Markasız veya sokak sütü kapsamında olan bütün çiğ sütler tehlikelidir"
Yardımcı şunları belirtti: "Şarbon hastalığının süt ürünlerine bulaşması şarbonlu hayvan ölmeden kısa süre önce sütünün sağılarak kullanılması ile mümkündür. Etkenin süte geçmesi, hastalık mikrobunun kanda üredikten sonra süte geçmesi ile olur. Bu dönem hayvanın ateşlendiği dönemdir. İyi bir işletmede ateşlenmiş hayvanın sütü kullanılmaz. Zaten şarbona yakalanan hayvanın ölüm zamanı genellikle akşamdan sabahadır. Akşam sağlıklı olan hayvan sabah ölü bulunur. O nedenle şarbonlu süt ihtimali çok düşüktür. Periyodik veteriner hekim muayenesi altındaki hayvancılık işletmeleri veya veteriner hekim ile çalışan bilinçli üreticiler hastalanıp ölen hayvanlar ile ilgili standart uygulamaları yaparak bakanlığa bildirimde bulunur. Markasız veya sokak sütü kapsamında olan bütün çiğ sütler tehlikelidir. Gelişmiş ülkelerde sokak sütü satıcılığı yoktur. Denetimsiz hayvanlardan sağılan ve sokak sütü olarak satılan sütlerde şarbon dışında verem ve brusella mikropları da bulunabilir. O nedenle veteriner hekim denetimindeki sağlıklı sürülerden sağılan UHT ve pastörize sütleri tercih etmek en uygunudur. Aynı şekilde pastörize sütten yapılmış ürünler daha güvenlidir. Denetimli hayvanlardan alınan çiğ sütlerin de çok iyi kaynatılarak tüketilmesinde bir sakınca yoktur".
"Şarbondan ölen hayvanların derin çukurlara gömülüp üzerine kireç atılması da yeterli değildir"
Özellikle Kurban Bayramı sırasında uzun yolculuk yaptırılan ve veteriner hekim muayenesinden geçmeden kesilen hayvanlarda şarbon çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Hakan Yardımcı, "Bayram sırasında veya kaçak kesimler yapılarak toprağa gömülmüş şarbonlu hayvanlardan açığa çıkan ve en az 50-60 yıl ölmeyen dayanıklı mikroplar her yıl üst üste yapılan bu işlemler sonucunda belli yerlerde yoğun olarak birikir. Özellikle son yıllarda meydana gelen yoğun yağışlara bağlı, seller ve toprak kaymaları hastalıklı hayvan leşlerinden çıkan mikropları çok geniş alanlara yaydığını düşünüyorum. Şarbondan ölen hayvanların derin çukurlara gömülüp üzerine kireç atılması da yeterli değildir. Bu çukurların akarsu yataklarından ve sel suyu taşkınlarından uzak yerde olduğuna dikkat edilmelidir. Bunun yanında şarbondan ölen hayvanların köpek kedi gibi hayvanlara yedirilmesi veya yırtıcı kuşlar tarafından tüketilmesi hastalığın çok uzaklara dağılmasına neden olmaktadır" ifadelerini kullandı.
"Hastalığın gayet güzel çalışan bir aşısı vardır"
Şarbon görülen yerlerde hastalığa duyarlı hayvanların aşılanması ve aşısız hayvanların kirlenmiş alanlara sokulmamasının çözüm olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakan Yardımcı, "Hastalığın gayet güzel çalışan bir aşısı vardır. Ancak aşılama hastalık görüldükten sonra yapılmaktadır. Dünyadaki genel uygulama da bu şekildedir. Aşılama bir strateji konusudur ve ihtiyaca göre riskli bölgelerde hayvanlara uygulanabilir. Şarbon konusunda devlet tarafından hızlı bir eylem planı oluşturularak mihrak dediğimiz hastalığın çıktığı yerlerde insan, hayvan, bitki ve toprak numunelerinden örnekler alınmalı bunlarda bulunan şarbon mikroplarının genetik profilleri çıkarılarak hastalık etkeninin soy ağacı elde edilmeli, hem kendi içinde hem de dünyadaki şarbon mikrobu kütüphanesindeki mikroplarla karşılaştırılarak haritası hazırlanmalıdır. Böylece hastalığın nereden geldiği insanlara nasıl bulaştığı ve hangi yolları izlediği saptanacaktır. Bizim ülkemizdeki benzer durumlar başka ülkelerde de yaşanmış olup bu çalışmalar gerçekleştirilmiştir" dedi.
"Veteriner hekim kontrolünden geçmiş hayvanlardan elde edilen et, süt ve bunların ürünleri tüketmeli"
Prof. Dr. Hakan Yardımcı; tüketicilerin, hayvan hastalığı ve ürünlerine bulaşma konusunda veteriner hekim kökenli uzmanların açıklamalarını takip etmeleri önerisinde bulunarak, "Tüketiciler veteriner hekim kontrolünden geçmiş hayvanlardan elde edilen et, süt ve bunların ürünlerini tüketmeli, markalı ürünleri tercih etmelidirler. Sokak sütü veya kontrolsüz kesim ile elde edilen et ve diğer hayvansal ürünleri kullanmamalıdırlar. Veteriner hekim muayeneleri çiftlik aşamasında, hayvan kesilmeden önce ve hayvan kesildikten sonra yapıldığı için özellikle şarbon gibi hızlı seyreden hastalıkların atlanması neredeyse imkansızdır. Şarbon konusu veteriner hekimler tarafından en iyi bilinen, klasik hastalıklardan biridir" şeklinde sözlerini sonlandırdı.