AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Merkez Yürütme Kurulu toplantısının gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi. AK Parti'nin geleneksel hale gelen istişare değerlendirme toplantısının tarihinin netleştiğini belirten Ünal, kampın 6-7-8 Ekim 2017 tarihinde Afyonkarahisar'da yapılacağını duyurdu.
Türkiye'nin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma törenlerini geride bıraktığını hatırlatan Ünal, 11 Temmuz günü başlayan anma etkinlikleri 16 Temmuz gecesi saat 24.00'e kadar devam ettiğini belirtti. Ünal, "Bu kahramanlığa birilerinin 'kontrollü darbe, tiyatro' demesine de büyük bir tepki ortaya konmuştur, bizim öncelikli olarak AK Parti olarak gördüğümüz şey şudur, milletin bu duygusuna eşlik eden siyaset, millet ile birlikte devam eden siyasettir. O gece AK Parti'ye ait değildir, AK Parti o gecenin bir parçası olmaktan ve bu milletin bir parçası gurur duyan bir partidir. Dolayısıyla, 15 Temmuz'la ilgili aziz milletin kahramanlık destanı ile ilgili bizim nerede durduğumuz bellidir" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugünkü grup toplantısında yaptığı açıklamalara işaret eden Ünal, "Bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında yaptığı açıklamalar Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun istemesek de gündemimize girmesine sebebiyet vermiştir. Çünkü, Kemal Kılıçdaroğlu 'sürekli olarak beni konuşuyorlar' diyor. Buradan Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum, bizim seni konuşmak gibi bir derdimiz yok. Hatta biz eğer seni konuşmasak senin kısa bir süre içinde siyasetin gündeminden kaybolacağını biliyoruz. Bizim seni konuşmamızın nedeni, maalesef senin sürekli olarak söylediğin yalanlar, iftiralar, tahrik ve oynamaya devam ettiğin tehlikeli oyundur" dedi.
Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hiçbir siyasi partinin bu devletin meşruiyetini, TBMM'nin, yargının meşruiyetini tartışmaya açtığına şahitlik edemezsiniz. Bir şiir okuduğu için cezaevine gönderilen bir belediye başkanı olan o gün Recep Tayyip Erdoğan bile bir meşruiyet tartışması açmamış, 'devletime küsmem' demiş ve mücadelesini anayasal meşru zeminde sürdürmüştür. Türkiye, Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı ile birlikte bir meşruiyet tartışmasının ve bunun sistematik olarak sürekli devam ettirilmesine şahit olmaktadır. 2011'de seçimlerden hemen sonra, TBMM'nin meşruiyetini tartışmaya açmıştır Kemal Kılıçdaroğlu, yemin kriziyle birlikte. Daha sonra yargının meşruiyetini, hükümetin meşruiyetini tartışmaya açmıştır. 2011'den bugüne kadar sistematik olarak devam ettiği meşruiyet tartışmasına özellikle 15 Temmuz'dan sonra başka bir düzlemde devam etmektedir, daha tehlikeli bir şekilde. Nedir bu tehlikeli şekil? Sarayın jandarması, halkın jandarması, sarayın 15 Temmuz'u halkın 15 Temmuz'u. Daha da acısı, meclisin yetkisinin elinden alınması, meclisin gayrimeşru ilan edilmesi. Buradan biz siyasetin temsilcileri olarak soruyoruz, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu demokrasinin, siyasetin, devletin meşruiyetini tartışmaya ve meşruiyet zeminini yok etmeye çalışarak ne yapmak istemektedir?"
"Kemal Kılıçdaroğlu başka bir anayasayı mı esas almaktadır"
"Kemal Kılıçdaroğlu bütün bunları ifade ederken şunu sormak istiyorum, Sayın Kılıçdaroğlu başka bir anayasayı mı esas almaktadır" diyen Ünal, "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, sanki başka bir anayasayı esas alarak konuşuyor ve burada ben soruyorum, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu kamu düzenini sağlamak, demokrasinin kendi varlığını sürdürmek için sizin başka bir referansınız mı var. Bizim durduğumuz yer bellidir, biz milletin yanında duruyoruz" şeklinde konuştu.
Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendisinin grup toplantısında, 'korkak, ödlek' gibi ifadeleriyle ilgili kendisine şunu söylemek istiyorum, 15 Temmuz gecesi bu millet kimin korkak ve ödlek, kimin cesur ve kahraman olduğunu çok net bir şekilde görmüştür. Siyasetle ilgili Kemal Kılıçdaroğlu'na şunu hatırlatmak istiyorum, siyaset sorun çözme sanatıdır sorunları krize döndürme işi değildir. Dolayısıyla şuna karar vermelidir, sürekli olarak adeta mevcut siyasetin, mevcut demokrasinin, anayasanın, TBMM'nin paralelinde sokağı, halkı referans gösteren bir dil kullanarak konuşması ne anlama gelmektedir?"
"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı konuşmada meydan okuyan bir dille söylediği 'nerede isterse orada karşılıklı konuşalım, hodri meydan' dediği çerçeveye dönük şunu söylemek istiyorum" diyen Ünal, "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu senin öncelikli olarak Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın siyasal anlamda muhatabı olabilmen için senin genel başkanlığa geliş biçimin ve genel başkan olduktan sonra o genel başkanlık makamında oturma ve girdiğin her seçimi de kaybetmiş genel başkan olarak hangi zaviyeden bakarak bir muhataplık oluşturduğunu da açıkçası merak ediyorum. Kendi partisi içerisindeki muhaliflere 'kafamı kızdırmayın, partinin önüne koyarım' diyen anlayışın ne kadar demokratik olduğu da tartışmalıdır. Bizim, Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmak ya da gündemimize almak gibi bir derdimiz yok. İçeriye dönük meşruiyet tartışmalarını sürdüren, demokrasinin, devletin organlarını tartışmaya açan bir anlayış siyasal bir anlayış olamaz" şeklinde konuştu.
Tek tip kıyafet tartışması
Tek tip kıyafet tartışmalarının sorulması üzerine Ünal, "FETÖ sanıklarının daha doğrusu bu mesiyanik kültün, çünkü sürekli simgeler ve semboller üzerinden mesajlar veren, Pensilvanya'da küçük kasabada yaşayan meczubun da seccade üzerinden verdiği mesajlar vardı. Sürekli semboller üzerinden kendi müntesiplerinin morallerini yüksek tutmak ve onların herhangi bir şekilde itirafçı olmalarının önüne geçmek için yaptıkları eylemlerden birisiydi bu. Kamuoyunu huzursuz eden ve Cumhurbaşkanına suikast düzenlemiş, TBMM'yi bombalamış, o gece halkın üzerine ateş açmış bu katillerin gülümseyerek takım elbise ve kravat içerisinde mahkeme salonuna gelmesi vicdanı rahatsız ediyor. Kamuoyundan gelen talepler çerçevesinde Cumhurbaşkanımızın ifadeleri oldu, hem de Adalet Bakanlığımız bu konuda bir çalışma başlattı. Dolayısıyla, verilmiş bir karar söz konusu değil, Adalet Bakanlığımız bu çalışmasını bitirdiğinde ilgili birimlerle bu konudaki çalışmasını paylaşacaktır. Adalet Bakanlığı çalışmasını sonuçlandırdıktan sonra bunu kamuoyuyla paylaşacaktır" ifadelerini kullandı.
Mescid-i Aksa'nın ibadete kapatılması
"Mescid-i Aksa'da insanların inanç özgürlüğüne dönük kabul edilemez uygulamalar yaşanmaktadır" diyen Ünal, "İsrail'in orada Müslümanlara dönük uyguladığı ve bu Mescid-i Aksa'nın ibadete kapatılmasından orada Filistinli Müslümanların katledilmesine kadar bu uygulamaların kabul edilemez olduğunu ve İsrail'de bu konuda İsrail hükümetini evrensel değerlere ve inanç özgürlüğüne saygılı olmaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.