Rusya ile Batı arasında uzun süredir devam eden gerginlikte Pazartesi günü önemli bir dayanışma gösterisi gerçekleşti. Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri tarafından düzinelerce Rus diplomat, bir eski Rus ajanının İngiltere'de zehirlenmesine karşılık olarak sınır dışı edildi. Bu yaşanan, Soğuk Savaş döneminin zirve yaptığı yıllardan bu yana en büyük sınır dışı olayıydı.
BBC'den Gareth Evans'ın analizine göre, ancak bununla birlikte şimdi Moskova ile Batı arasında ilişkileri dondurmaya varabilecek diplomatik krizlerden ve hatta Soğuk Savaş dönemine yeniden girilebileceğinden endişe ediliyor.
Peki Soğuk Savaş neydi?
Bu tabir, Sovyetler Birliği ile ABD arasında 1945 ila 1989 yılları arasında yaşanan gerilimli ilişkiyi tanımlamak için kullanılıyor.
İki taraf da bu yıllar arasında, nükleer savaş endişesi nedeniyle bir diğeri ile hiçbir zaman doğrudan savaşmadı.
Bunun yerine, tarihçiler bu dönemi iki farklı devlet sistemi arasındaki savaş olarak değerlendirdi. ABD ve Batı kapitalist düzeni, Sovyetler Birliği komünizmi temsil ediyordu.
İki tarafın da ülke yönetmek konusunda farklı fikirleri vardı ve her biri kendi yönetim sisteminin üstünlüğüne inanmıştı. Aralarındaki gerilimin kaynağı da zaten buydu; rakibin kendi inanç sistemini dünyaya yaymaya çalıştığına inanış.
Gerilim nasıl başladı?
Bunun tek bir cevabı yok ama tarihçiler genel olarak İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinin bir dönüm noktası olduğu yönünde görüş birliğine sahip.
ABD ve Sovyetler Birliği savaş sırasında müttefikti ancak bu ortak düşman olan Nazi Almanyası'na karşı zoraki bir birliktelikti ve uzun sürmedi.
İkinci Dünya Savaşı Avrupa'yı ikiye bölerken, bu iki taraf Dünya'nın süper güçleri olarak ortaya çıktı.
Birbirine zıt inanç sistemlerine uygun olarak, savaş sonrası Dünya'da kurulacak düzen ve Avrupa'nın nasıl bölünmesi gerektiği konusunda farklı fikirleri vardı.
Bu farklılık, gerilim dolu bir rekabete ve ilişkilerin dondurulmasına varan bir güç savaşına yol açtı.
Peki sonrasında ne oldu?
İki taraf geniş ittifaklar organize etti. ABD ve Batı NATO'yu oluştururken, Sovyetler Birliği, Avrupa'nın doğusundaki Macaristan ve Polonya gibi ülkelerle birlikte Varşova Paktı'nı kurdu.
İki taraf da diğerinden korkuyordu ve büyük bir hızla silah üretmeye ve depolamaya başladılar.
1960'lara gelindiğinde her iki ülke de, kıtalar arası yüksek hızlı nükleer füze gönderme kapasitesine ulaşmıştı. 1970'lere yaklaşırken ise ikisi de anti-balistik füze savunma sistemleri geliştirmeyi başardı.
Nükleer savaş 1962 yılındaki Küba Füze Krizi sıraında kılpayı önlendi.
ABD ve Sovyetler Birliği'nin, direkt olarak katılmadığı dışarıdan desteklediği vekalet savaşları sıradanlaşmıştı.
Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Malcolm Craig, bu dönemi, "Soğuk Savaş aslında çok da soğuk değildi" diyerek tanımlıyor: "Milyonlarca insan bu dönemde yaşanan vekalet savaşlarında hayatını kaybetti. Kamboçyalılar, Kongolular, Etiyopyalılar, Somaliler ve çok çok daha fazlası için Soğuk Savaş aslında tam anlamıyla bir sıcak savaştı."
Bugünkü gerginlikle nasıl karşılaştırılabilir?
Rus diplomatların sınır dışı edilmesi kesinlikle o dönemi hatırlatıyor.
Örneğin 1986 yılında ABD ve Sovyetler arasında haftalarca süren kısasa kısas sınır dışılar yaşandı. Dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan, 5'i casusluk şüphesiyle toplam 80 diplomatı sınır dışı etti.
Eski Rus ajanın İngiltere'de zehirlenmesi ile Sovyetler'in Soğuk Savaş dönemindeki bazı eylemleri arasında bağlantı da kuruluyor.
Londra İktisat Fakültesi'nden Profesör Michael Cox, "Sovyetler Birliği bu dönemde ülke dışında hoşlarına gitmeyen kişileri öldürmeyi denedi ve öldürdü de" diyor. Ama Rusya'nın bu tür eylemleri Soğuk Savaş döneminin öncesine uzanuyor.
Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Malcolm Craig, "Manşetlere yerleşen suikast gibi taktiklerin, Soğuk Savaş'tan daha eski bir tarihi var. Bu taktiklere yeniden rastladığımız için Soğuk Savaş'ta olduğumuz algısının oluşması çok doğru değil" diyor.
Peki ne kadar endişelenmeliyiz?
Londra İktisat Fakültesi'nden Profesör Michael Cox, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Bizim hala nükleer silahımız var ve bu hâlâ önemli bir caydırıcı. Ayrıca Rusya ile Avrupa Birliği arasında hafife alınmayacak ölçekte ekonomik ilişki bulunuyor. Ve yine çok sayıda Rus, Batı'da yaşıyor."
Tüm bunların yanında Sovyetler Birliği ile modern Rusya'yı birbirinden temelden ayıran önemli farklar var ki bunlar da şu anda yaşanan gerilimi daha az endişe verici yapıyor.
"Rusya, Sovyetler Birliği değil, uluslararası alandaki duruşları da birbirinden oldukça farklı" diyen Malcolm Craig, analizini şöyle sürdürüyor: "Bugünkü Rusya Dünya ekonomik sistemine çok daha fazla entegre durumda ki bu da ekonomik baskıya karşı daha duyarlı olması anlamına geliyor"
Profesör Cox, gerginliğin yakın gelecekteki seyrini, "Putin'in uzun dönemli bir gerginliği tercih edeceğini ve daha fazla yaptırımı göze alacağını düşünmüyorum" şeklinde değerlendirse de olayların gelişiminin tahmin edilemezliğine karşı da uyarıyor:
"Soğuk Savaş'ın en azından 1989'a kadar yaptığı, iki tarafı birbirinden oldukça uzak tutmayı başarmasıydı. Adeta iki ülke farklı nüfus alanlarını kabullenmişti. Ancak şu anda bu sınırlar tamamen yıkılmışa benziyor."