Başbakan Binali Yıldırım, Aktekke 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda halka hitap ederek, “Türkiye’ye uzanan zalimlerin ellerini kırmaya hazır mısın? 16 Nisan da bağımsız Türkiye için, güçlü Türkiye için evet diyecek miyiz?
Karaman işi bitirmiş, Karaman’a yakışan da budur. 16 Nisan’da Karaman’da sandıklar evet oylarıyla dolup taşacak mı? 16 Nisan’da mühürler Türkiye’nin geçeği için basılacak mı? 16 Nisan’da millet vesayet odakları da kırmızı kartı görecek ve Türkiye geleceği doğru emin adımlarla ilerleyecek. Büyük değişime sayılı günler kaldı. Bugün 19 günümüz var.
Şimdi hayır şarkısını söyleyenler baktı ki millet bunlara aldırış etmiyor evet demeye karar vermiş, telaşlandılar. Ne diyeceklerini ne yapacaklarını şaşırdılar. Acaba bugün hangi yalanı uydursam diye her gün saatlerce düşünüyorlar” dedi.
Geleceğin teminatının gençler olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım, “Ama bu Kılıçdaroğlu da maşallah yalanda. Şimdi öyle gün görmemiş yalan var bunda. Bu sabah diyor ki sadece cumhurbaşkanı, sadece vali, sadece büyükelçi bu değişiklik olursa Türk bayrağı taşıyacak başka kimse taşımayacak. Şu bayrakları bir kaldırın da Kılıçdaroğlu görsün.
Bu bayrağa laf edenin, bu bayrağa göz dikenin canına okur Karaman. Bu bayrak inmez, ezanlar dinmez. Bu bayrağa laf edemezsiniz. Ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Aşağı mahalle ede bir yalan söylüyor yukarı gelmeden unutuyor, tekrar yalan söylüyor.
Hem evet diyenlere vatan haini diyeceksin. Sen önce meydanlara çık ve evet oyu verenler haindir cümlesinin hesabını ver. İşi gücü milletin faydasına olmayan işlerle uğraşmak kafa karıştırmak” diye konuştu.
“YENİ ANAYASADA İŞİN SAHİBİ MİLLET OLACAK”
Başbakan Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanımız ile bu kutlu yürüyüşe çıktığımızda bir söz verdik. Dedik ki, biz milletten başka kimseyi tanımayız. Biz, hakkın ve halkın hizmetkarıyız. Tek adresimiz millettir. Patron da millettir. Bugüne kadar bu prensibimizi bozmadık.
Şimdi yeni anayasa da işin sahibi millet olacak. Patron siz olacaksınız. Yeni anayasayla milletin iradesine ortak olmaya çalışanlar 15 Temmuz’u planlayanlar, 17-25 olaylarını planlayanlar, gezi olaylarını, 12 Eylül’ü 28 Şubat’ı planlayanlar artık miadını dolduruyor ve tarihi çöplüğünde yerlerini alıyorlar. Kılıçdaroğlu buna karşı çıkıyor. Çünkü o tek başına çalışarak iş başına gelme gibi bir hedefi yok. 15 Temmuz’da halkın gücü tankın gücünü yendi. Yeni anayasayla devlet içindeki paralel yapılanmalar, çeteler tamamen bitecek.
Yeni anayasayla medya plazalarında hükümetler kurma, yıkma dönemi sona erecek. Manşetlerin söylediği değil milletin söylediği olacak. Kılıçdaroğlu muhtarlarla bir araya geliyor ve diyor ki; ey muhtarlar 16 Nisan’da evet çıkarsa 17’sinde muhtarlıklar çıkacak. İşte yalan 1. Yalan 2, minibüsçülerin durağına gidiyor ve diyor ki ‘evet’ verirseniz sizin minibüs hatlarınız iptal olacak. Yalan 3, iş adamları ile toplantı yapıyor. Onlara 16 Nisan’da evet verirseniz bir gün sonra bütün fabrikalarına el konacak, iş yerleriniz elinizden çalınacak.
Yalan 3 değil 33 tane yalan var. Ayaküstü 40 tane yalan söylüyor. Bırakalım onunla uğraşmayalım, işimize bakalım. Bunlar pimi çekilmiş bomba gibi. Bakın, mevcut sistem de bugünlere geldi AK Parti. 14 yıldır biz millete hizmet ediyoruz ama bir yandan da şeytan taşlıyoruz. Şeytan taşlamadan vakit kaldığı zaman da hastane, yol, milletin gönlünü yapıyoruz. Bu yeni sistemle beraber bunlar bitiyor. Şeytan taşlamak yok artık yeni sistemle.
Artık engelsiz koşu var. Belirsizlikler ortadan kalkacak. Cumhurbaşkanı, Başbakan anlaşmazlığı diye bir şey kalmıyor. Gücü sandıkta siz belirliyorsunuz. Memleketi kim yönetecek sizin oylarınız belirleyecek. Yüzde 540 ile Cumhurbaşkanını seçiyor 5 yıl boyunca çalışıyor ve sizin hizmetlerini yerine getiriyor. Diyelim ki iyi çalıştı. Bir 5 yol daha seçebiliyorsunuz. 3’üncü 5 yıl isterse yok kardeşim, iki dönem yeter. İstiyorlar ki bütün bu olumsuzluklara rağmen, bu 82 model anayasayla yola devam edelim. Kimse bu anayasaya dokunmasın istiyorlar.
Çünkü bu haliyle anayasa milli iradeyi engellemek için iyi bir araç. İşlerine geldiği zaman hemen 367 icadı, yargı icadı çıkarıp parti kapatmaya çalışıyorlar. 2008’de Türkiye’nin en büyük iktidar partisine kapatma davası açmadı mı bunlar. Bu anayasayla mahkemelere koşup büyük projeleri engelliyorlar, Türkiye’nin gelişmesini yavaşlatıyorlar. Manşetlerle hükümetler artık düşmeyecek.
Milletvekili transferleriyle, siyasetle oynanmayacak ve güvenoyunu meclis değil milletin kendisi sandıkta verecek, siz vereceksiniz. İşte bütün bunlar olurken CHP’nin de HDP’nin de uykuları, keyfi kaçıyor. 2 partinin de söylemlerine bakın birbiriyle aynı. Gücümüz millet, kararımız evet. Bunların sicili bozcuk. Marmara’yı yapacağız karşı çıkıyorlar. 3’üncü havalimanına yine hayır, Avrasya Tüneli yapıyoruz yine hayır. Osmangazi, dünyanın 3’üncü büyük köprüsünü yapıyoruz ki yine hayır. Şehir hastanelerine hayır. Otoyollara hayır Kuvvetler ayrılığı en net şekilde ortaya konacak. Yani meclis işini yapacak, hükümet ve yargıda işini yapacak. Yargın hem bağımsız hem de tarafsız oluyor. Biz sadece yaratanın huzurunda eğiliriz. Yargıda birliği sağlıyoruz. Öyle ayrı ayrı yok.
Herkes için adalet, rütbeye göre adalet olmaz. Milletvekilleri yasaları yapacak. Cumhurbaşkanı hükümeti kuracak ve icraat, proje yapacak. Vatandaşa verdiği sözleri bir bir yerine getirecek. Mecliste kanun yapacak ve hükümeti de denetleyecek. Sizin vekilleriniz denetleyecek. Milletvekilleri artık Cumhurbaşkanı yardımcılarına ve bakanlara istedikleri soruyu soracak, yöreleri ile ilgili problemlerini aktaracak ve 15 gün içinde de bunun cevabını verecek. Kılıçdaroğlu bunu da çarpıtıyor. Milletvekilleri soru soramıyor. Erzurumlu pehlivan duysa pataklar onu vallahi. Aslında yeni sistemde Cumhurbaşkanı hem yetkili hem de sorumlu oluyor.
Şu anda yetkili fakat sorumlu değil. İşte yeni anayasanın özelliği millete hesap vermeyi getiriyor. Oyu veren hesabı da sorar. Hükümetler mevcut sistemle çok kısa oluyor. Bakın Türkiye’de 1950’den bu tarafa 67 yıl geçti. 48 hükümet kuruldu. 17 ayda bir hükümet. Öyle hükümetler var ki 25 gün. 17 ayda ne yapacaksınız. Hiçbir şey yapamazsınız. Tebrikleri kabul eder ve vedalaşırsınız. Hizmet nerede, hak getire İşte şimdi siz seçeceksiniz, 5 yıllığına seçeceksiniz ve 5 yıl boyunca kesintisiz hizmet, görev yapacak. Fark bu işte.”
“PARTİLERİ SEÇMEYECEĞİZ, TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ OYLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı ve meclis seçiminin aynı anda olacağını belirten Başbakan Yıldırım, “Böylece hem meclis belli olacak, hem de 5 yıllığına Türkiye’yi kim yönetecek belli olacak. Daha sonra meclise efendim hükümet kuruldu kurulmadı, güvenoyu aldı almadı gibi zaman kaybı yok. Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra göreve başlıyor ve çalışıyor.
Vesayetin tuttuğu kapılan vatandaşın önünde sonuna kadar açılıyor. Belirsizlik dönemi yok oluyor ve yeni anayasa bu yeniliklerle Türkiye’nin aydınlık yarınlarına ışık tutacak. Bu değişikliklerle Türkiye’de yepyeni bir sayfa açıyor. Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağı hedeflerini hiçbir engele takılmadan bir şekilde gerçekleştirmeyi sağlayacak. Şunu da söyleyeyim ki, 16 Nisan bir genel seçim değil. Partileri seçmeyeceğiz,
Türkiye’nin geleceğini oylayacağız. Burada parti, adaylar yok. Sadece Türkiye var. Patinaj yapmaya, bozuk arabayla yola gitmeye devam mı edecek yoksa kesintisiz hedeflerine yürüyecek mi? Hepimizin farklı fikri olabilir, farklı görüş olabilir. Demokrasinin güzelliği de budur. Ama bütün bunları bir kenara bırakacağız, mesele memleket meselesi deyip kararımızı vereceğiz. İster MHP, ister HDP veya diğer partilere, kime gönül verirlerle versinler, genel seçimde ona görev, oyunu verir. Ama 16 Nisan Türkiye’nin geleceğinin seçimi. Onun için kararımız evet.
Dün itibari ile yurt dışı temsilcilik ve gümrük kapılarında oy verme işlemi başladı. Milyonlarca gurbetçi vatandaşlarımızın kalbi, kulağı Türkiye’de ve kalpleri Türkiye sevdasıyla atıyor. Sandığa gittiler ve oylarını verdiler. Özellikle Avrupa ülkelerinin Türkiye’de yapılacak 16 Nisan oylamasına nasıl dahil olduklarını takip ediyorsunuz. Türkiye demokratikleşme yolunda mesafeler kat ettikçe Avrupa’nın bazı ülkelerinde ırkçı söylemler artmaya başladı.
Erdoğan düşmanlığı moda oldu. Terör, örgütlerini, PKK’nın, FETÖ’nün adamları rahatça hayır propaganda yapıyor, bölücü başının posterlerini taşıyor ama evet demek yasaklanıyor. Bunun adı düpedüz ırkçılıktır. Bizim Türkiye olarak hiçbir ülkeyle alıp veremediğimiz yok. Türkiye meselelere bu kadar sükunet ile sağduyuyla yanaşırken inatla kriz çıkarmaya çalışanlara bu millet eyvallah etmez. 54 yıldır, ha bugün ha yarın Türkiye’yi Avrupa Birliği üyelik için oyalıyor.
Türkiye ile ilişkileri bozmak bize 1 kaybettirir ama Avrupa Birliği’ne daha çok kaybettirir. Türkiye’nin iç meselesi olan bu referandum için Avrupa’yı uyarıyorum, işinize bakın. Herkes yerini yurdunu bilsin, PKK’ye eylem yaptırmak size mi düştü. PKK’ya kol kanat germek size mi düştü? 15 senedir dur durak bilmeden çalıştık ve ülkemizi kalkındırdık. 1 Türkiye’yi 3 Türkiye yaptık. Eğer önümüze çıkanlar olmasaydı 3 değil 5 Türkiye yapacaktık. Ama artık bu günler bitiyor. 16 Nisandan sonra hızımızı kesmeye, engel koymaya hiç kimsenin gücü yetmeyecek” diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, Aktekke 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda halka hitap ederek, “Türkiye’ye uzanan zalimlerin ellerini kırmaya hazır mısın? 16 Nisan da bağımsız Türkiye için, güçlü Türkiye için evet diyecek miyiz?
Karaman işi bitirmiş, Karaman’a yakışan da budur. 16 Nisan’da Karaman’da sandıklar evet oylarıyla dolup taşacak mı? 16 Nisan’da mühürler Türkiye’nin geçeği için basılacak mı? 16 Nisan’da millet vesayet odakları da kırmızı kartı görecek ve Türkiye geleceği doğru emin adımlarla ilerleyecek. Büyük değişime sayılı günler kaldı. Bugün 19 günümüz var.
Şimdi hayır şarkısını söyleyenler baktı ki millet bunlara aldırış etmiyor evet demeye karar vermiş, telaşlandılar. Ne diyeceklerini ne yapacaklarını şaşırdılar. Acaba bugün hangi yalanı uydursam diye her gün saatlerce düşünüyorlar” dedi.
Geleceğin teminatının gençler olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım, “Ama bu Kılıçdaroğlu da maşallah yalanda. Şimdi öyle gün görmemiş yalan var bunda. Bu sabah diyor ki sadece cumhurbaşkanı, sadece vali, sadece büyükelçi bu değişiklik olursa Türk bayrağı taşıyacak başka kimse taşımayacak. Şu bayrakları bir kaldırın da Kılıçdaroğlu görsün.
Bu bayrağa laf edenin, bu bayrağa göz dikenin canına okur Karaman. Bu bayrak inmez, ezanlar dinmez. Bu bayrağa laf edemezsiniz. Ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Aşağı mahalle ede bir yalan söylüyor yukarı gelmeden unutuyor, tekrar yalan söylüyor.
Hem evet diyenlere vatan haini diyeceksin. Sen önce meydanlara çık ve evet oyu verenler haindir cümlesinin hesabını ver. İşi gücü milletin faydasına olmayan işlerle uğraşmak kafa karıştırmak” diye konuştu.
“YENİ ANAYASADA İŞİN SAHİBİ MİLLET OLACAK”
Başbakan Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanımız ile bu kutlu yürüyüşe çıktığımızda bir söz verdik. Dedik ki, biz milletten başka kimseyi tanımayız. Biz, hakkın ve halkın hizmetkarıyız. Tek adresimiz millettir. Patron da millettir. Bugüne kadar bu prensibimizi bozmadık.
Şimdi yeni anayasa da işin sahibi millet olacak. Patron siz olacaksınız. Yeni anayasayla milletin iradesine ortak olmaya çalışanlar 15 Temmuz’u planlayanlar, 17-25 olaylarını planlayanlar, gezi olaylarını, 12 Eylül’ü 28 Şubat’ı planlayanlar artık miadını dolduruyor ve tarihi çöplüğünde yerlerini alıyorlar. Kılıçdaroğlu buna karşı çıkıyor. Çünkü o tek başına çalışarak iş başına gelme gibi bir hedefi yok. 15 Temmuz’da halkın gücü tankın gücünü yendi. Yeni anayasayla devlet içindeki paralel yapılanmalar, çeteler tamamen bitecek.
Yeni anayasayla medya plazalarında hükümetler kurma, yıkma dönemi sona erecek. Manşetlerin söylediği değil milletin söylediği olacak. Kılıçdaroğlu muhtarlarla bir araya geliyor ve diyor ki; ey muhtarlar 16 Nisan’da evet çıkarsa 17’sinde muhtarlıklar çıkacak. İşte yalan 1. Yalan 2, minibüsçülerin durağına gidiyor ve diyor ki ‘evet’ verirseniz sizin minibüs hatlarınız iptal olacak. Yalan 3, iş adamları ile toplantı yapıyor. Onlara 16 Nisan’da evet verirseniz bir gün sonra bütün fabrikalarına el konacak, iş yerleriniz elinizden çalınacak.
Yalan 3 değil 33 tane yalan var. Ayaküstü 40 tane yalan söylüyor. Bırakalım onunla uğraşmayalım, işimize bakalım. Bunlar pimi çekilmiş bomba gibi. Bakın, mevcut sistem de bugünlere geldi AK Parti. 14 yıldır biz millete hizmet ediyoruz ama bir yandan da şeytan taşlıyoruz. Şeytan taşlamadan vakit kaldığı zaman da hastane, yol, milletin gönlünü yapıyoruz. Bu yeni sistemle beraber bunlar bitiyor. Şeytan taşlamak yok artık yeni sistemle.
Artık engelsiz koşu var. Belirsizlikler ortadan kalkacak. Cumhurbaşkanı, Başbakan anlaşmazlığı diye bir şey kalmıyor. Gücü sandıkta siz belirliyorsunuz. Memleketi kim yönetecek sizin oylarınız belirleyecek. Yüzde 540 ile Cumhurbaşkanını seçiyor 5 yıl boyunca çalışıyor ve sizin hizmetlerini yerine getiriyor. Diyelim ki iyi çalıştı. Bir 5 yol daha seçebiliyorsunuz. 3’üncü 5 yıl isterse yok kardeşim, iki dönem yeter. İstiyorlar ki bütün bu olumsuzluklara rağmen, bu 82 model anayasayla yola devam edelim. Kimse bu anayasaya dokunmasın istiyorlar.
Çünkü bu haliyle anayasa milli iradeyi engellemek için iyi bir araç. İşlerine geldiği zaman hemen 367 icadı, yargı icadı çıkarıp parti kapatmaya çalışıyorlar. 2008’de Türkiye’nin en büyük iktidar partisine kapatma davası açmadı mı bunlar. Bu anayasayla mahkemelere koşup büyük projeleri engelliyorlar, Türkiye’nin gelişmesini yavaşlatıyorlar. Manşetlerle hükümetler artık düşmeyecek.
Milletvekili transferleriyle, siyasetle oynanmayacak ve güvenoyunu meclis değil milletin kendisi sandıkta verecek, siz vereceksiniz. İşte bütün bunlar olurken CHP’nin de HDP’nin de uykuları, keyfi kaçıyor. 2 partinin de söylemlerine bakın birbiriyle aynı. Gücümüz millet, kararımız evet. Bunların sicili bozcuk. Marmara’yı yapacağız karşı çıkıyorlar. 3’üncü havalimanına yine hayır, Avrasya Tüneli yapıyoruz yine hayır. Osmangazi, dünyanın 3’üncü büyük köprüsünü yapıyoruz ki yine hayır. Şehir hastanelerine hayır. Otoyollara hayır Kuvvetler ayrılığı en net şekilde ortaya konacak. Yani meclis işini yapacak, hükümet ve yargıda işini yapacak. Yargın hem bağımsız hem de tarafsız oluyor. Biz sadece yaratanın huzurunda eğiliriz. Yargıda birliği sağlıyoruz. Öyle ayrı ayrı yok.
Herkes için adalet, rütbeye göre adalet olmaz. Milletvekilleri yasaları yapacak. Cumhurbaşkanı hükümeti kuracak ve icraat, proje yapacak. Vatandaşa verdiği sözleri bir bir yerine getirecek. Mecliste kanun yapacak ve hükümeti de denetleyecek. Sizin vekilleriniz denetleyecek. Milletvekilleri artık Cumhurbaşkanı yardımcılarına ve bakanlara istedikleri soruyu soracak, yöreleri ile ilgili problemlerini aktaracak ve 15 gün içinde de bunun cevabını verecek. Kılıçdaroğlu bunu da çarpıtıyor. Milletvekilleri soru soramıyor. Erzurumlu pehlivan duysa pataklar onu vallahi. Aslında yeni sistemde Cumhurbaşkanı hem yetkili hem de sorumlu oluyor.
Şu anda yetkili fakat sorumlu değil. İşte yeni anayasanın özelliği millete hesap vermeyi getiriyor. Oyu veren hesabı da sorar. Hükümetler mevcut sistemle çok kısa oluyor. Bakın Türkiye’de 1950’den bu tarafa 67 yıl geçti. 48 hükümet kuruldu. 17 ayda bir hükümet. Öyle hükümetler var ki 25 gün. 17 ayda ne yapacaksınız. Hiçbir şey yapamazsınız. Tebrikleri kabul eder ve vedalaşırsınız. Hizmet nerede, hak getire İşte şimdi siz seçeceksiniz, 5 yıllığına seçeceksiniz ve 5 yıl boyunca kesintisiz hizmet, görev yapacak. Fark bu işte.”
“PARTİLERİ SEÇMEYECEĞİZ, TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ OYLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı ve meclis seçiminin aynı anda olacağını belirten Başbakan Yıldırım, “Böylece hem meclis belli olacak, hem de 5 yıllığına Türkiye’yi kim yönetecek belli olacak. Daha sonra meclise efendim hükümet kuruldu kurulmadı, güvenoyu aldı almadı gibi zaman kaybı yok. Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra göreve başlıyor ve çalışıyor.
Vesayetin tuttuğu kapılan vatandaşın önünde sonuna kadar açılıyor. Belirsizlik dönemi yok oluyor ve yeni anayasa bu yeniliklerle Türkiye’nin aydınlık yarınlarına ışık tutacak. Bu değişikliklerle Türkiye’de yepyeni bir sayfa açıyor. Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağı hedeflerini hiçbir engele takılmadan bir şekilde gerçekleştirmeyi sağlayacak. Şunu da söyleyeyim ki, 16 Nisan bir genel seçim değil. Partileri seçmeyeceğiz,
Türkiye’nin geleceğini oylayacağız. Burada parti, adaylar yok. Sadece Türkiye var. Patinaj yapmaya, bozuk arabayla yola gitmeye devam mı edecek yoksa kesintisiz hedeflerine yürüyecek mi? Hepimizin farklı fikri olabilir, farklı görüş olabilir. Demokrasinin güzelliği de budur. Ama bütün bunları bir kenara bırakacağız, mesele memleket meselesi deyip kararımızı vereceğiz. İster MHP, ister HDP veya diğer partilere, kime gönül verirlerle versinler, genel seçimde ona görev, oyunu verir. Ama 16 Nisan Türkiye’nin geleceğinin seçimi. Onun için kararımız evet.
Dün itibari ile yurt dışı temsilcilik ve gümrük kapılarında oy verme işlemi başladı. Milyonlarca gurbetçi vatandaşlarımızın kalbi, kulağı Türkiye’de ve kalpleri Türkiye sevdasıyla atıyor. Sandığa gittiler ve oylarını verdiler. Özellikle Avrupa ülkelerinin Türkiye’de yapılacak 16 Nisan oylamasına nasıl dahil olduklarını takip ediyorsunuz. Türkiye demokratikleşme yolunda mesafeler kat ettikçe Avrupa’nın bazı ülkelerinde ırkçı söylemler artmaya başladı.
Erdoğan düşmanlığı moda oldu. Terör, örgütlerini, PKK’nın, FETÖ’nün adamları rahatça hayır propaganda yapıyor, bölücü başının posterlerini taşıyor ama evet demek yasaklanıyor. Bunun adı düpedüz ırkçılıktır. Bizim Türkiye olarak hiçbir ülkeyle alıp veremediğimiz yok. Türkiye meselelere bu kadar sükunet ile sağduyuyla yanaşırken inatla kriz çıkarmaya çalışanlara bu millet eyvallah etmez. 54 yıldır, ha bugün ha yarın Türkiye’yi Avrupa Birliği üyelik için oyalıyor.
Türkiye ile ilişkileri bozmak bize 1 kaybettirir ama Avrupa Birliği’ne daha çok kaybettirir. Türkiye’nin iç meselesi olan bu referandum için Avrupa’yı uyarıyorum, işinize bakın. Herkes yerini yurdunu bilsin, PKK’ye eylem yaptırmak size mi düştü. PKK’ya kol kanat germek size mi düştü? 15 senedir dur durak bilmeden çalıştık ve ülkemizi kalkındırdık. 1 Türkiye’yi 3 Türkiye yaptık. Eğer önümüze çıkanlar olmasaydı 3 değil 5 Türkiye yapacaktık. Ama artık bu günler bitiyor. 16 Nisandan sonra hızımızı kesmeye, engel koymaya hiç kimsenin gücü yetmeyecek” diye konuştu.