Temasları sonrası yurda dönen Başbakan Yıldırım, uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Birçok konuda önemli açıklamalarda bulunan Yıldırım, özetle şunları söyledi:
- Genel ABD politikasına bakıldığında, Trump’ın politikası farklıymış gibi bir algı var. Pentagon ile Trump arasında uyum var mı?
ABD’nin nasıl yönetildiği ile onların içişleri ile uğraşacak vaktimiz yok. Biz, meselelerimizi ABD ile konuşacağız. Anlaştığımız konular var, ayrıştıklarımız var. Uzun vadede, iki ülkenin hem kendi gelecekleri, hem de Orta Doğu’nun geleceği bakımından daha fazla birlikte hareket etmesi gerekir. Konuştuğumuzda ABD’liler de aynı şeyi söylüyor. Zaman zaman bir önceki yönetimden devam eden kararlar var. O kararların henüz süreçler tamamlanmadığı için değiştirilmediğini söylüyorlar. Biz de diyoruz ki; ABD ile Türkiye geçmişte olduğu gibi müttefik olarak NATO’da ve iki stratejik müttefik olarak devam edecekse bunun önünde üç engel var.
Birincisi; Biz istiyoruz ki DEAŞ’la mücadelede terör örgütü PKK’nın aynısı olan, iç içe geçmiş bir örgütle ABD’nin çalışmaması, DEAŞ’la mücadeleyi bunlarla bir olup yapmaması. İkincisi; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğuna Türk milletinin yüzde 90 emin olduğu bir örgütün başının ABD’de hâlâ çok rahat hareket etmesi. Üçüncüsü; Sizin ne yapıp yapıp, Türk halkının ABD hakkındaki olumsuz algısını düzeltecek bir çıkış yapmanız lazım. Bir duruş göstermeniz lazım. Şimdi bunlara karşılıklı vizelerin önce krize girmesi, sonra kısıtlı açılması ile karşılıklı tutuklamalar ve davalar da eklendi. Bu davaların hukuki mecradan çıkarılıp başka bir siyasi sonuca dönüştürülmesine asla izin verilmemesi gerekir.
BİZİ BAĞLAYAN ABD BAŞKANI
-Pentagon, YPG ile işbirliğini sürdüreceğini açıkladı. Bununla ilgili yorumunuz nedir?
Onların düşüncesi bizi ilgilendirmez. Bizim muhatabımız ABD Başkanıdır. Bizi bağlayan onun sözüdür. Kurumlar ayrı telden çalıyorsa onların sorunudur. Biz bu konudaki samimi düşüncelerimizi, rahatsızlıklarımızı her fırsatta kendilerine ilettik. Bundan sonra da iletmeye devam edeceğiz.
IISS düşünce kuruluşunda, S400’lerle ilgili soruya (ABD’nin PYD ile işbirliğine yaptığı savunmaya atıfla) “Tercih değil, mecburiyet” vurgunuz güzeldi...
Bize gereken katkıyı, desteği sağlasalardı, gerekli işbirliğini yapsalardı biz niye gidelim başka bir şey alalım. En önce onlarla oturduk. Ben hatırlıyorum, Hollande ile Cumhurbaşkanımız kaç defa görüştü bu meseleyi. Obama ile kaç defa görüştü. Biz elimizden gelen bütün çabayı gösterdik. NATO’nun bize karşı saldırılarda ne kadar ilgisiz kaldığını hep beraber gördük.
- Son dönemde ABD ve İngiltere arasında, bölgede çekişmenin arttığı (Trump’ın ARAMCO’yu New York’a taşıma çabası gibi), İngiltere’nin bu dönem Türkiye’ye yakınlaşmasının altında da bunun olduğu şeklinde yorumlar var. Bu görüşlere yorumunuz nedir?
Ben öyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. İngiltere ile ABD arasında öyle bir çekişme olmaz.
Zarrab davasına ilişkin değerlendirmelerinizi merak ediyoruz.
Şimdiye kadar hep şu söyleniyordu; Zarrab sanıktan tanığa dönüştürülecek diye. ABD hükümeti ile bir anlaşmaya girecek. Belli ki bu süreç öyle işliyor. Bunun izahı bu.
ABD 60 TANE UÇAK SATIYOR, ONA YASAK YOK
Bu dava, tamam hukuk meselesidir falan ama... Neticede bunun yine Türkiye, Türk siyaseti üzerinde bir algı operasyonuna, bir ekonomik sıkıştırmaya doğru yöneltildiği algısı bizde oluşmaya başladı. Zarrab’ın suçu varsa cezasını çeksin. Türkiye uluslararası hukuka uygun hareket etmiştir. Bizi bağlayan BM ambargo kararıdır. Buna aykırı da Türkiye’nin hiçbir tasarrufu olmamıştır. Dün de yok, bugün de, yarın da olmaz... Bu çok net. Biz ne yapmışız, petrol karşılığı ilaç ve gıda... Adam petrolünü vermiş, parasını buraya park etmiş, ihtiyaçları görülmüş. Petrol ticareti de yapılmış, altın ticareti de yapılmış. Çeşitli ülkelerle… Efendim oradan dolara çevrilmiş, İran’a efektif olarak verilmiş. Biz nereye gittiğini takip etmeye mecbur muyuz? Yapana sormuyor, bize yöneliyor. Kaldı ki, bu işi yapanlar yasaklı firmalar değil. Yaptığı zaman hiçbir yasağı yok. Bir başka konu; ABD 60 tane Boeing için İran’la oturuyor, anlaşma yapıyor. Onda ambargo mevzusu yok, yasak yok. Türkiye daha masum bir ticaret yapıyor, ambargo konusu oluyor, niye yapıyor diye soru soruluyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.
MHP İLE İTTİFAKTA AMAÇ
50 artı 1 değil, daha fazlası
- Suriye’de siyasi süreç yavaş yavaş başlıyor. Türkiye, en fazla mülteci kabul eden ülke olarak anayasa yazım sürecine dâhil olacak mı?
Astana’nın devamı Soçi görüşmeleridir. Bunlar önümüzdeki ay da devam edecek. Biri Türkiye’de, biri Rusya’da, biri İran’da. Üçlü görüşmelere kadar teknik düzeyde bu konular ele alınacak. Konunun uzmanları gerek Anayasa’nın çerçevesi nasıl oluşturulacak, kimler katılacak, kimler katılmayacak, içeriği ne olacak, teknik düzeyde buna çalışacak. Daha sonra bu çalışmalar zirvelerde ele alınarak, gerekli düzeltmeler, talimatlandırmalar yapıldıktan sonra bir noktaya gelecek. Sonra BM’nin kararı doğrultusunda Cenevre görüşmelerine iş teslim edilecek. Orada daha geniş katılımlı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü esas alan, teröre bulaşmamış bütün grupların katılacağı, ayrıca ülkemizde yaşayan tüm Suriyeli göçmenlerin de oy kullanacağı bir sürece getirilmesi için gayret gösterilecek. Bu konuda zaman zaman fikir ayrılıkları oluşuyor ama konuşa konuşa aşılacak. Bazıları taslak çalışması yapıyor olabilir ama henüz masaya konulmuş bir metin de, üzerinde konuşulan bir metin de yok.
- MHP Lideri Bahçeli ittifaka sıcak baktığını açıkladı. 2019’da MHP ile seçim ittifakı yapacak mısınız?
MHP ile birçok konuda aynı düşünüyoruz. Zaten Anayasa değişikliği sürecinde fiili olarak ittifak yaptık biliyorsunuz. Değişikliklerin hazırlanması, Meclis’te kabul edilmesi ve referandum kampanyasında savunulmasında, 16 Nisan’a kadar neredeyse birlikte çalıştık. Bugün de millî meseleler başta olmak üzere, birçok düzenlemede MHP’den olumlu katkılar görüyoruz. Gayet tabii ki istikrarı, tek başına güçlü iktidarı olabildiğince çok daha büyük destekle sağlamak için böyle bir birlikteliğe gidebiliriz. Amaç 50 artı 1 değil, daha fazlası.
BANKALARI YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ
Başbakan Yıldırım, uluslararası dercelendirem kuruluşu Fitch’in ABD’deki soruşturmanın Türk bankalarının üzerinde bir not baskısı getirebileceğini açıklaması hatırlatılıp “Bu durumda hükûmetin bankalara yaklaşımı nasıl olur” şeklinderik soruyu şu cevabı verdi: “Biz bankalarımızla, reel sektörümüzle, finans piyasalarımızla bir bütünüz. Gayet tabii ki ekonomimize topyekun saldırı yapıldığında ‘ben bankaların işine karışmam’ diyecek hâlimiz yok. Hepsine gereken cevabı vereceğiz. Savaşlar sadece tankla tüfekle olmuyor. Artık siber savaşlar var, ekonomik savaşlar var, politik savaşlar var. Türkiye 15 yıldır içeride ve dışarıda savaşarak ayakta kalmasını bilen bir ülkedir.”
15 Temmuz sonrası İngiltere çok net bir duruş sergiledi
Başbakan Binali Yıldırım, Brexit süreci ve ardından 15 Temmuz sonrası İngiltere’nin duruşuyla beraber ilişkilerde olumlu gelişmeler olduğunu belirterek, şunları söyledi: 15 Temmuz’da İngiltere bizim yanımızda yer aldı. “Bu net darbedir, demokrasiye ve seçilmiş Türk hükûmetine karşı kabul edilemez bir şeydir” gibi çok net bir duruş sergiledi. Diğer Avrupa ülkeleri suskun ve şaşkınken çok net hareket etti. Kısa süre sonra da bakanlarını gönderdiler ve ardı ardına ziyaretlerde Başbakanları da geldi. Bu dayanışma aramızda sıcak ilişki oluşturdu. İlişkilerimiz iyi yönde gidiyor.