TGRT Haber televizyonunda “Gündem Özel” programında İhlas haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularına cevap veren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz darbe girişimi için kontrollü bir darbe girişimi olduğu yönündeki iddiasına cevap verdi. Bunun bir iddia değil iftira olduğunu söyleyen Bekir Bozdağ, Kılıçdaroğlu’nun elindeki bilgi ve belgeleri televizyonlara, gazetelere ve savcılara vermesini istedi. Kılıçdaroğlu’na Adil Öksüz ile ilgili Amerika’dan bir mail geldiğini ifade eden Bakan Bozdağ, “Benim bildiğim Amerika’dan gelen mailler var. Başka bir yerlerden gelen bir şeyler varsa açıklasın. Ama açıklamıyor. O zaman çıkacaksın, namuslu, dürüst, ahlaklı bir siyasetçiysen, bu elindeki verileri, bilgileri Türkiye kamuoyuna açıklayacaksın” dedi.
“SAYIN KILIÇDAROĞLU SİZE AMERİKA’DAN BİR MAİL GELDİ Mİ GELMEDİ Mİ?”
Kılıçdaroğlu’nun “15 Temmuz darbe girişimi kontrollü bir darbe girişimidir” ifadesini değerlendiren Bozdağ, “Bu ağır bir iddia değil, çok büyük bir iftira. Türk milletinin aklıyla alay etmektir. O gün Türkiye’de yaşananları herkes yaşadı. Büyük bir vahşeti, tehlikeyi, tehdidini, büyük bir kanlı darbe teşebbüsünü hep beraber atlattık. O gece Kılıçdaroğlu da yaşadı. Havaalanına indiğinde saklanacak yer arayacağına olayların seyrini takip etseydi eminim ki böyle bir iftirayı dillendirmekten icap duyardı. Bu iddia bizzat FETÖ’nün kendisi tarafından, darbenin başarısız olduğunu anladıktan sonra FETÖ’nün yaptığı ilk açıklamadır bu. FETÖ‘nün yaptığı o ilk açıklamanın altı değişik çevreler tarafından doldurulmaya çalışılıyor. Bazı istihbarat örgütleri bu minval açıklama yapıyor ve Kılıçdaroğlu da eski tarihte bu iftirayı yaptı. Nedir? Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğunu söyledi. O zaman da biz dedik ki, Adil Öksüz MİT ajanı değildir, elinde bilgi varsa, lütfen bunu açıkla. Daha sonra FETÖ’nün teröristlerinden bazıları bu MİT ajanı olduğuna dair bir takım şeyler yayınladılar. Onun sahte olduğu ortaya kondu ama Kılıçdaroğlu bundan vazgeçmedi. Aradan bir zaman geçti hem Kılıçdaroğlu hem bir milletvekili bu iddiayı dile getirdiler ve onlara Amerika’dan bir mail geldi. Ben yine TGRT’de bu konu geldiği zaman, bu darbe teşebbüsü, Adil Öksüz ile ilgili iddialar var bunun içinde, Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğuna ilişkin iftiraları dile getiren bir mail geliyor. Bu mail Kılıçdaroğlu’na nereden geldi. Türk milleti önünde Sayın Kılıçdaroğlu’na soruyorum, Sayın Kılıçdaroğlu size Adil Öksüz ile ilgili, adresi de söylüyorum, Amerika’dan bir mail geldi mi gelmedi mi? Veya partisinden bir milletvekiline bir mail geldi mi, gelmedi mi? Siz gelen bu mail ile ilgili ne yaptınız. Bu açıklamaları bu mail üzerine mi yaptınız? Bu maili gönderenleri siz tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz? Aranızdaki bağ, irtibat nedir, bunu açıklarsanız Türkiye kamuoyu bunu sizden rahat bir şekilde öğrenmiş olur. Bunları açıklamıyor” diye konuştu.
“BİR GİZEM OLUŞTURARAK ORTALIĞI BULANDIRMAK İSTİYOR”
FETÖ’nün 15 Temmuz ile ilgili “tiyatro” iftirasını yaptığını hatırlatan Bakan Bozdağ, bu iftiranın darbenin başarısızlığının ortaya çıkmasının ardından yapıldığını, o günden bu güne FETÖ’cülerin bu iftirayı sosyal medyada kullanarak yaymaya çalıştıklarını belirtti. Kılıçdaroğlu’na seslenen Bakan Bozdağ, “Madem Kılıçdaroğlu böyle olduğuna inanıyordu, neden Yenikapı’ya geldin o birliktelik mesajı içinde yer aldın, darbelere karşı tavır takındın. ‘Benim o zaman kanaatim o değil, sonradan ben bu kanaate ulaştım’ diyorsan, o zaman seni bu kanaate ulaştıran bilgiler, belgeler, veriler, deliller, bizim bilmediğimiz bir şeyler varsa onlar nedir, onu erkekçe çıkıp milletin önüne koşman lazım. Televizyonlara, savcılara, gazetelere koyman lazım. Bunu ortaya koymuyor, oradan bir gizem oluşturarak ortalığı bulandırmak istiyor” şeklinde konuştu.
“ELİNİZDE NE BİLGİ VARSA BU BİLGİLERİ TELEVİZYONLARA VERMEYEN NAMUSSUZDUR”
Kılıçdaroğlu’nun söylediği “Adil Öksüz’deki GPS cihazının sim kartı kime ait?” sorusuna da cevap veren Bakan Bozdağ, “Bir yeri işaret etmesine gerek yok, söyleyecek, ‘şurası‘ diyecek. Bir ana muhalefet partisine bu yakışır. Bu darbe teşebbüsü sırasında FETÖ’cüler ‘Tayyip Erdoğan FETÖ’cüleri temizlemek için devletten böyle bir darbe girişimi yapıldı’ diye iftiraları var. Madem böyle bir tiyatro, sizin dediğiniz iftira, madem böyle kabul ediyorsunuz, o zaman askeriyedeki bütün FETÖ’cü generaller, askerler, diğer rütbedekiler, bütün bu televizyonlarda konuşan Kerim Balcılar, Osman Özsoylar, ne kadar FETÖ’cü alçak varsa FETÖ’nün kökünün kazınması için, FETÖ’nün aleyhine olan bu senaryoda niye rol aldılar. O zaman şöyle mi dedi bu FETÖ, ‘Bu Tayyip Erdoğan bizim kökümüzü kazımakta zorlanıyor, biraz yardımcı olalım da, bir kısmımızı meslekten ihraç etsin, bir kısmımızı ölene kadar hapse atsın, bir kısmımızda memleketin dışına kaçalım, adamın eli rahatlasın’ diye mi hepsi bu tiyatroda yer aldılar. Bu açık bir iftiradır, Türk milletin aklıyla alay edilmektedir. Bu alay etme işini FETÖ yapıyor. CHP 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ terör örgütünün sözcülüğüne adeta soyundu. 17-25 Aralık sürecinde iftiraların, kumpasların televizyonlarda, gazetelerde, TBMM’de yegane müdafi oldu, dillendiricisi oldu. Hukuka aykırı olan dinlemelerin tapelerini getirdi, TBMM çatısı altında millete dinletti. Milletvekilleri daha sonra Genel Kurulda kürsü dokunulmazlığından istifade ederek bunu yaptılar. 17-25 Aralık’ın siyasi taşeronluğunu CHP yapmıştır. Bir yandan yargı içinde, polis içinde, istihbaratta FETÖ’nün örgüt mensupları bunu yaparken, öte yandan siyasi alanda CHP FETÖ’nün argümanlarının müdafiliğini yapmıştır ve orada ortaya atılan iftiraların, kumpasların hem parlamentoda hem başka yerde aynı şeyi yapıyor. Darbe teşebbüsü yaşadık, 248 şehit, 2 bin 194 kişi gazi oldu, pek çok insan sokaklardaydı. Bütün milletin gözünün içine baka baka bunları yok sayıp yalan söylüyor. Hep beraber yaşadık. Bütün bunlara baktığımızda görüyoruz ki 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün bir tiyatro olduğuna ilişkin FETÖ iftirasının Türkiye’deki taşeronluğuna CHP soyunmuştur. O zaman CHP sürekli AK Parti ile ilgili, Başbakanımızın, bizlerin, başkalarının FETÖ ile ilgili geçmişte söylediklerini alıp alıp getiriyor. Terör örgütünün güneş gibi terör örgütü olduğu ortaya çıktıktan sonra, bu millete uçaktan, tanktan, helikopterden ölüm yağdırdıktan sonra hala FETÖ’nün müdafiliğini yapıyorsunuz ve onun dediklerini dillendiriyorsunuz ve onları milletin gözünün içine baka baka söylüyorsunuz. Bende buradan söylüyorum, Sayın Kılıçdaroğlu milletin gözünün içine baka baka yalan söylemekten vazgeçin. Elinizde ne bilgi varsa bu bilgileri televizyonlara vermeyen namussuzdur. Türk milletinin gözüne baka baka yalan söylemeyin. Bu bilgileri Cumhuriyet Savcılarına verin, televizyonlara açıklayın, meydanlarda açıkla” ifadelerini kullandı.
"BİR YERDE HALA SAKLANDIĞINI, KAÇAMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Adil Öksüz’ün nerede olabileceği ile ilgili "Hayatın olağan akışını dikkate alarak yaptığım bir değerlendirmedir" diyerek yaptığı açıklamada Adil Öksüz’ün gerçek kimliğinin ortaya çıkmasıyla devletin bütün birimlerinin teyakkuza geçtiğini söyleyen Bakan Bozdağ, "Medya üzerinden de Adil Öksüz’ün resimleri, görüntüleri Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşıldı. Bunun kilit isim olduğu ve çok önemli bir rol oynadığı açıkça ifade edildi. Bu nedenle de hem Türk halkı bunu yakın takip ediyor, gördüğü zaman mutlaka polise ihbar edecek, belki kendi yakalayacak ve teslim edecek. İstihbarat örgütümüz, güvenlik birimlerimiz hepsi bu meselenin üzerinde. Bütün Türkiye ve Türk devleti imkan ve kabiliyetiyle bunu arıyor. Bu kadar bilinir hale geldikten sonra böyle birinin hareket halinde bir yerden bir yere intikali ve oradan oraya gitmesi kolay bir iş değil. Ben onun için dedim ki iki ihtimal var; ya Fetullahçı Terör Örgütü çok şey bildiği için bunu infaz etmiş olabilir, ben bunu zayıf bir ihtimal olarak görüyorum. Diğer ihtimal ise bunun bir yerde birileri tarafından saklandığıdır. Ben hala bu kanaatimi muhafaza ediyorum. Çünkü hareket halinde olsa bir yerde olmasa diğer yerde, ya güvenlik birimleri, ya istihbarat ya halkımız bir şekilde ona ulaşır, onu yakalardık. Onun için bir yerde hala saklandığını, kaçamadığını düşünüyorum. Çünkü tespit edildiği an yurt dışına çıkma ihtimali gözükmüyor. Hayatın olağan akışına da pek uymuyor. Herkes harekete geçtikten sonra oluyor. Ben yurt dışına çıktığına ilişkin iddialara katılmıyorum. Bir bilgiye dayalı değil, birinci yorumum da bilgiye dayalı değil. Onuda açık olarak ifade edeyim” şeklinde konuştu.
“SİZ AÇIKLAYIN O İSİMLERİ BEN DE ADALET BAKANI OLARAK ÖZÜR DİLEYEYİM”
ABD Konsolosluğunun vizesinin iptal edildiğini, bilgilendirme amaçlı Adil Öksüz’ü aradıklarını açıklamasıyla ilgili konuşan Bozdağ, ABD Başkonsolosluğundan bu rutin uygulama ile ilgili bugüne kadar kaç tane Türk vatandaşının vizesinin iptal edildiğini açıklamasını istedi. Bozdağ, ABD Konsolosluğunun açıklamasının iddianamede geçen ‘ABD İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Adil Öksüz’ün arandığı’ iddiasının tereddütsüz ispatı olduğunu belirterek, “Bir defa bu iddia olmaktan çıktı, kesin bir delil oldu. Bunun üzerine yapılan açıklamanın bir başka boyutu, ‘bu bizim samimi işbirliğimizin bir göstergesidir’ deniyor. Biz bunun üzerine diyoruz ki, o zaman samimi işbirliğinizin göstergesiyse bunun en büyük ve en önemli adımı terörist başı Fetullah Gülen’in geçici tutuklanma talebinin kabul edilip, tutuklanması ve Türkiye’ye iadesidir. Eğer siz bunu yaparsanız o zaman biz bunun samimi bir işbirliği olduğunu görürüz. Samimi bir işbirliği bunu gerektirir. Terörist Gülen, orada Türkiye aleyhine terör faaliyetlerini hiçbir engel, sınır tanımadan devam ediyor. İadeye dair dosyalar var, onlarla ilgili de bir işlem yapılmadı. Öte yandan Fetullah Gülen’in de, oradaki diğer FETÖ’cülerin de vizesi var, oturma izni var. Eğer samimi bir işbirliği varsa Adil Öksüz’ün vizesini iptal ettiğin gibi terörist Gülen’in de vizesini iptal et. Diğer FETÖ teröristlerinin de vizelerini iptal etmesi lazım. Hiçbirinin ki iptal edildi mi? Aksine darbe teşebbüsünden sonra pek çok FETÖ üyesi ve darbeye karışmış FETÖ üyeleri oraya gittiler ve şu anda hayatlarını orada devam ettiriyorlar; herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmadan. Bu bir rutin uygulamadır şeklinde bir değerlendirme yapıldı. Ben merak ediyorum rutin uygulama ise ABD Büyükelçiliğinin şunu Türkiye’ye açıklaması lazım; ‘Biz bugüne kadar Türk vatandaşlarından şu kadarının vizesini iptal ettik. İptal ettiğimiz vatandaşların hepsine de biz telefonla arayıp ‘vizeniz iptal edilmiştir’ dedik ya da mesaj geçtik, vizeniz iptal edilmiştir, boşuna zaman ve masraf kaybına uğramayın’ diye uyardı. Bir açıklasınlar kaç kişi var. Rutinse herkese bu uygulamanın olması lazım. Ben merak ediyorum kaç kişiyi aramışlar, isim listesi nedir onlar açıklasın. Ben hatta onlara bırakmadan buradan 80 milyon Türk vatandaşının her birine sesleniyorum; içinizde vizesi iptal edilenlerden ABD Büyükelçiliği veya başkonsoloslukları tarafından aranan bir Türk vatandaşı var mı, yok mu? Adil Öksüz dışında varsa lütfen çıkın ‘beni aradılar’ diyin veya aramadılar ise çıkın diyin ki ‘beni aramadılar, iptal edildi.’ Ben şahsen rutin uygulama olduğuna inanmıyorum. Ben inandırmaları için yapacakları şey, ellerinde kayıtları var, kimin vizeleri iptal edildi bunu açıklarlar biz o zaman görürüz. Sen yardımcı oluyorsun, vizesini iptal ediyorsun. Sonra arayıp haber vermek ne demektir; ‘Bak seni Türk polisi arıyor, vizeni de biz iptal ettik. Başının çaresine bak.’ Aklın yolu bir, vatandaşın aklıyla alay etmenin alemi yok. Ben işbirliğinin varlığı ya da yokluğunda değilim. Olmadı bu vize iptalini kabul edelim, bir işbirliği diyelim ama ondan ötesi bir işbirliği değil. Başka tür bir işbirliğini veya başka bir şeyi göstertiyor. ABD Büyükelçiliği bizim şüphelerimizi gidermek istiyorsa, o zaman başka vizesini iptal edipte aradığı kişilerin sayısını ve mümkünse isimlerini açıklasın. Türkiye kamuoyu da öğrensin. O zaman biz hepimiz özür dileriz. ‘Gerçekten bu ABD Büyükelçiliğinin bu rutin bir uygulamasıdır. Biz bu uygulamayı farklı değerlendirmişiz’ deriz, özür dilemekten de çekinmeyiz. Ben o yüzden bir kere daha buradan çağrı yapıyorum; siz açıklayın o isimleri ben de Adalet Bakanı olarak özür dileyeyim” değerlendirmelerinde bulundu.
“DOSYADAKİ BİLGİ, BELGE VE DELİLLER, TERÖRİST GÜLEN’İN TÜRKİYE’YE İADESİNİ ZORUNLU KILAN VE ORADA TAKDİRİ KALDIRACAK AĞIRLIKTA”
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iadesiyle ilgili olarak ABD’nin göreve yeni başlayan Adalet Bakanının tutumunu değerlendiren Bozdağ, şunları kaydetti:
“Eski yönetimle yeni yönetim arasında bir defa olayları değerlendirmede kullandıkları üslup bakımından çok büyük bir farklılık var. Onu net olarak görüyoruz. Yani şu andaki yönetim daha pozitif bir üslubu kullanıyor. Bu olumlu bir gelişme. Biz bundan dolayı memnuniyetimizi her defasında ifade ettik. Türkiye’nin geçici tutuklama talebi ve terörist Gülen’in iade talebi konusundaki taleplerinin neticeye ulaşması hususuna gelince orada bir ilerleme yok. Bizim taleplerimiz hala ABD Adalet Bakanlığında duruyor ve ilgili adli makamlara iletilmedi. Yeni Adalet Bakanı göreve gelince tebrik maksadıyla önce bir mektup gönderdim ve FETÖ konusunda Türkiye’nin hassasiyetinin altını çizdikten sonra beklentimizi de kendisine ifade ettim. İşbirliği ve dayanışmadan duyacağımız, duyduğumuz memnuniyeti de aktardım. Daha sonra kendileriyle telefonda görüşme talebinde bulunduk ve kabul ettiler, telefonla görüştük. Yine tebriklerden sonra Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini ve beklentilerini kendileriyle paylaştım. Bu konuda adım atılmasını istedik. Kendilerinin bize söyledikleri, ‘Delillerle ilgili bir standardımız var. Onun üzerinde bir değerlendirme yapıyoruz.’ Biz onlara çok açık söyledik, ‘O dosyadaki deliller Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmaya göre aradığı delil standardının üstünde bir standarda sahip.’ Biz geçici tutuklama talebini ilettiğimiz an gereğinin yapılması lazım, fakat onlar burada farklı bir değerlendirme yapıyorlar. Eğer bu dosyanın içerisinde sabit olan bilgi ve belgelerle bir geçici tutuklama ABD asli makamları yapmazsa o zaman hiçbir dosyada yapılmaması lazım. Biz şu anda bir iade ve geçici tutuklama talebini müzakere ediyoruz. Kaldı ki bir kişiyi yargılayıp cezasını tayin etmiyoruz. Yargılamak üzere bir iade ve geçici tutuklama talep ediyoruz. Yargılamayı ayrı mahkeme yapacak. Yargılama yapılmış olsa dahi dosyadaki bilgi, belge ve deliller, terörist Gülen’in Türkiye’ye iadesini zorunlu kılan ve orada takdiri kaldıracak ağırlıkta.”