Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Gabon Dışişleri Bakanı Pacome Moubelet Boubeya ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın açıklamasında bulundu. Bakan Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı konutunda gerçekleşen toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyareti sonrası Türkiye Avrupa ilişkilerinde ne gibi değişikliklerin olacağına yönelik sorulan bir soruyu cevaplayan Çavuşoğlu, “Biz Avrupa’nın içinde, bulunan, Avrupa’nın en önemli ülkelerinden bir tanesiyiz. Avrupa’ya karşı değiliz, Avrupa Konseyine ve AB’ye de karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz ikircikli tavırlar ve AB ülkelerinin çifte standartları. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra AB’nin ve AB üyesi birçok ülkenin tavırları da bizi ve Türk milletini hayal kırıklığına uğratmıştır. Avrupa her ne kadar tam üyelik için müzakereye başlasak ve tüm ülkeler bunun için imza atsa da AB’den veya AB üyesi bazı ülkelerden çelişkili açıklamalar geldi. Bunlar ilişkileri olumsuz etkiledi. Bizim AB’den beklentimiz bize pozitif ayrımcılık yapmaları değil. Ama bize nasıl davranacaklarını öğrenmelidir. Türkiye’yi bir eşit ortak olarak görmek durumunda. Son görüşmeler Sayın Erdoğan’ın, Junker ve Tusk ile görüşmesi çok faydalı olmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanımız da net bir şekilde Türkiye’nin beklentilerini söylemiştir. Avrupa Birliği tarafında olumlu bir hava var ama bunu somut adımlarla göreceğiz. AB’nin birçok alanda sözünü tutmadığını görüyoruz. Suriyeliler ile ilgili projeleri kendilerine bir kez daha vereceğiz. Vize serbestisi anlaşmasının uygulamaya girmesi lazım. Fasıl açılmadan neyi müzakere edeceksiniz. Bu konuları önümüzdeki süreçte bütün toplantılarda değerlendireceğiz. AB Bakanımız ile bizim katılacağımız toplantılar var. Önümüzdeki süreçte en önemli günden maddelerimizden bir tanesi Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesidir. Bu konuda mutabakat var. 16 Nisan öncesi 3 tur görüşmeler oldu ve bu görüşmelere hız vermemiz lazım. Önümüzdeki dönemde birde Türkiye-AB Zirvesi düzenlenecek” diye konuştu.
Almanya Başbakanı Merkel’in “Türkiye ile son bir uzlaşı arayışında olacağız. Ardından çekilip çekilmemeye karar vereceğiz” açıklamasını da değerlendiren Çavuşoğlu, İncirlik Üssü’nün Alman Parlamenterlere açılıp açılmayacağı hususunda şunları söyledi:
“Almanya’nın Türkiye’ye bakış açısında olumsuzluklar var. Biz bunu sık sık söylüyoruz. Türkiye aleyhine ne varsa Almanya’nın desteklediğini görüyoruz. Sayın Merkel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Brüksel’de yaptığı görüşmede tek tek hepsini sıraladı. AB’nin FETÖ’ye verdiği destek. En son mülteci statüsü de verdiler. PKK’nın Almanya içindeki faaliyetleri. Bizim oradaki vatandaşlarımıza karşı sistematik baskı. Şu anda maalesef özellikle evet diyenlere karşı baskı var. Derin devletin baskısı. Tüm bunları Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi. Ayrıca, referandum zamanında Almanya’nın bize karşı tutumu ortada. Milletvekillerimize, genel başkan yardımcılarımıza, dışşişleri bakanı olarak bana ve bazı genel başkan yardımcılarımız milletvekillerimize ülkenin düzenini bozmayacaklarına dair teminat verin diye önüne belge koymaya kalktılar. Şimdi biz İncirlik’e gelmek istiyoruz.
O gün Sayın Merkel’e çok açık bir şekilde daha sonra Sigmar ile beraber ayak üstü görüştüğümüzde son derece net söyledik. Almanya, ben Türkiye’ye karşı istediğimi yapacağım, yine de Türkiye’den istediğimi alacağım diye bir şey yok. Bu devirler geçti. Türkiye’den olumlu bir şeyler görmek istiyorsanız, Türkiye’ye siz düşmanca yaklaşmayacaksınız. Senin kamuoyun varsa benim de kamuoyum var. Sen siyaset yapıyorsan bende siyaset yapıyorum. Biz her zaman diplomasiden yanayız. Sigmar Gabriel ile bu sorunları aşmak için sürekli görüşüyoruz.
Kendisi de Pazartesi günü Türkiye’ye gelecek. Tekrar görüşeceğiz. Bu şartlarda bizim İncirlik’i Alman Parlamenterlere açmamız mümkün değildir. İlerde olumlu adım atarlar, telafi adımlar atarlar o zaman değerlendiririz. Konya’da sıkıntı yok. Konya NATO üssüdür. Oraya heyet gelebilir. Ama İncirlik benim üssüm ve buradaki tasarruf bana aittir. Bize blöf yapmasınlar. Başka yere gideriz gibi bir yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir. Eğer illa gitmek istiyorlarsa ısrar etmeyiz ve geldikleri zaman ‘hoş geldiniz’ dedik ve giderken de gayet kibar bir şekilde’ güle güle’ deriz” açıklamasını yaptı.