Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Son 20 yılda adalet teşkilatımızın çehresini değiştiren fiziksel ve yapısal dönüşümlerin yeni bir örneğini daha burada sizlerle birlikte şahit oluyoruz. Bu fiziki dönüşümün Yargıtay'ın verdiği hizmetlere değer ve fark katacağına inanıyorum.
Temeli 2018 Mart'ında atılan ve 191 dönümlük bir alan üzerinde kurulan bu bina 422000 metrekareye aşkın kapalı alana sahip toplam 10 bloktan oluşan Yargıtay binamız dairelerin üyelerin tetkik hakimlerinin çalışanların ve ilgili tüm kesimlerin ihtiyaçlarını karşılayacak kapasiteye donanıma teknolojiye sahiptir.
Yargıtay'ın bu muhteşem binasını da bitirmiş olmanın bahtiyarlığı içerisindeyiz.
Bunlarla ülke dünyaya bir mesaj veriyor o bakımdan bunlar çok çok önemli inanıyorum ki bugün aramızda bulunan misafirlerimiz de bunun gerekliliğini buradan yukarıda kendileriyle bir muhabbete geçeceğiz orada da kendilerinden dinleyeceğiz.
Bu eserleriyle dünyaya ayrı bir mesaj verecek. Şimdi Ankara'da 6 ayrı binaya bölünmüş olan Yargıtay'ı tek çatı altında toplayarak halen önünde 516 bin civarında derdest dosya bulunan bu kurumun işleyişindeki vakit ve kalite kaybının önüne geçtik.
Ankara'ya bir de şanına ve tarihine yakışır bir adliye binası kazandırmakta kararlıyız.
Yeni adliye binasının temeli de atılacak yaklaşık 700 bin metrekare kapalı alana sahip olacak yeni adliye binası mevcudun 4 katı büyüklüğünde olacak.
Elbette sadece büyük binalarla gelişmiş fiziki imkanlar güçlü teknolojik alt yapılarla adalet sağlanamaz. Bunları sadece adaletin daha hızlı daha sağlıklı tesisine katkıda bulunmuş adaletin tesisinin garantisi yargının bağımsız ve tarafsız bir anlayışla ortaya koyacağı duruşu temsili ve sonuçta vereceği adil kararlardır.
Eğer bir devlette adalet yoksa onun hangi sistemle yönetildiğini kim tarafından idare edildiğini budan taşlarının hangi inanca veya milliyete sahip olduğunun bir önemi kalmaz orada sadece zulüm hüküm sürer Adalet Devleti'nin varlığının sebebidir.
Adalet aynı zamanda toplumun huzur ve barışının mutluluğunun refahını teminatıdır.
Herhangi bir haksızlığa dur diyecek millet adına hakkı sahibine teslim edecek olan da yine adalettir adaletin temsilcileridir.
Dolayısıyla adalet sistemini geliştirmek için atılan her adım bizim için değerlidir kıymetlidir önemlidir. İşte bunun için bizim kültürümüzde yargı mensubunun hikmet sahibi feraset ve basiret sahibi olması beklenir.
Hukukun zulme alet edildiği kötü alışkanlığın son halkasını fetocu zalimler sergiledi.
Bu açıdan bakıldığında adalet dağıtanların sorumluluğu büyük, yükü fazla, vebali ağırdır. Maalesef yakın tarihimiz de bu mukaddes sorumluluğu millet için ve millet adına taşımaktan bir haber sözüm ona yargı mensuplarına da ve asıl görevlerini bir kenara bırakıp vesayet güçlerini darbecilere cuntacılara selam durağına adalet temsilcilerinin elinde yargının nasıl bir zulüm makinesine dönüşebileceğini hep birlikte gördük.
17/25 Aralık Yargı Darbesi ile adaleti kendi kirli ve gizli ajanların aracı haline getirmeye çalışanlar karşılarında milletimizi buldu.
Cumhuriyet tarihimizde ilk defa bir darbe girişimine karşı cesaretle ve hukuki işlettiler. Türk yargısının önünde tertemiz bir sayfa açmış geleceğin hakimlerine savcılarına rehberlik edecek büyük bir emsal olmuştur.
Nihayet FETÖ'nün milletimizin adalet duygusuna vurduğu darbelerin izlerini tamamen silene kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Aliya İzetbegoviç'in "Biz savaşı öldüğümüzde değil düşmanlarımıza benzediğimiz de kaybederiz" sözünü asla unutmayacağız.
Bu nedenle haktan hukuktan asla vazgeçmeyeceğiz. Amaca giden her yolu mubah gören anlayışı reddediyoruz.
Adil davranma yükümlülüğü her kurum her fert için geçerli bir yükümlülüktür.
Demokrasilerde hukuk ve hakkaniyetin sınırları içerisinde yargı kararları da eleştirilebilir.
Yargının her türlü eleştiriye açık olması gerektiğine inanıyoruz.
Bugün bir hakime düşen yıllık dosya sayısı adli yargıda 709 idari yargıda 408'dir. Bu rakamlar son 10 yılda iş yükünde yüzde 8'lik bir düşüş sağlandığına işaret ediyor.
Yne kişilerin şeref ve itibarını koruyan lekelenmeme hakkına ilişkin düzenlememizi bildiğiniz gibi 2017 yılında hayata geçirdik. Mesnetsiz iddiaları çamur at izi kalsın ihbarlarına karşı kimsenin şüpheli olarak ifadesi alınmamasına soruşturma dahi açılmamasını istedik bu düzenlemeden bugüne kadar 400 binin üzerinde vatandaşımızın yararlandığını görüyoruz.
Türkiye'nin gücüne güç katacak yolun hukuktan, demokrasiden, kalkınmadan geçtiğini biliyoruz. Bu doğrultuda gece gündüz çalışıyoruz. Hak hukuk ve insan hakları gibi kavramları bugüne kadar hiçbir gündelik ajandaya yada ucuz politikaya teslim etmedik etmeyeceğiz.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu ile hazırladığımız insan hakları eylem planıyla insan haklarına dayalı bir devlet anlayışının hem idarenin iş ve işlemlerinde hem de yargı pratiğinde esas olmasını hedefliyoruz.
Vatandaşlarımızın idari makamlara yaptıkları başvurulara idarenin cevap süresini 60 günden 30 güne indirirken gerekçeli kararında en geç 30 gün içinde yazılması hükmünü getirdik.
Sırf ifade almak üzere gece yarısı gözaltına alma gibi işlemlere son verdik.
Bugüne kadar yaptıklarımızla yetinmiyor asıl bundan sonra yapacaklarımıza bakıyoruz.
Gönlümüz arzu eder ki tüm siyasi partiler olarak yeni anayasa hazırlığımızı beraber gerçekleştirelim."
Hibya Haber Ajansı