Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Son kabine toplantımızdan bu yana dış politikadan güvenliğe, eğitimden ticarete her alanda Türkiye’yi hayalleriyle buluşturma mücadelemizi kesintisiz sürdürdük.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan asla taviz vermiyoruz. 14. Büyükelçiler toplantısı yaptık. Bölgesel meselelere dair bir ufuk turu yaptık. Dış politikada neler olacağını diplomatlarımıza ifade ettik. Göreve geldiğimizde 163 olan temsilcilik 260'a çıktı. Bayrağımızı gururla dalgalandırıyoruz.
Dış politikada büyük bir dönüşüm gerçekleştirdik. Türkiye eksenli dış poitika bakış açısını hakim kıldık. 3 kıtanın merkezinde yer alan ülkemizin tüm potansiyelini kullanabilmesini sağladık. Türkiye'nin çok daha kapsamlı bir güce sahip olduğunu ispat ediyoruz.
Avrupa ile ilişkilerimiz gelişiyor. Dünkü Macaristan ziyaretimiz bunun örneğidir. Yakın iş birliği içindeyiz. 3,5 milyar dolar seviyesindeki ikili ticareti 6 milyara çıkarmayı hedefliyoruz.
Sömürgecilik lekesi olmayan bir ülkeyiz. Ülkemizin ve kardeşlerimizin hakkının yenilmesine seyirci kalmıyoruz. BM Barış Gücü askerlerinin KKTC topraklarına fiziki müdahalesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. Pile köyündeki Kıbrıs Türkü'ne yapılan ne hukukidir ne de insanidir.
Tarafsızlığa gölge düşürmüş, itibarını zedelemiştir. Uluslararası hukuka aykırı davranışlar bölgede tansiyonu yükseltmiştir. Bu müdahaleyi iyi niyetli bulmuyoruz.
Beklentimiz isminin hakkını vererek adadaki tüm tarafların ihtiyaçlarına katkıda bulunmasıdır. Garantör bir devlet olarak, ara bölge başta olmak üzere Ada'daki emrivakilere ve hukuksuzluklara rıza göstermeyeceğimiz bilinmelidir. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi Rum kesiminin hak hukuk tanımaz, uzlaşmaz tavrıyla bırakmayacağız.
Türk Devletleri Teşkilatı KKTC'ye geçen sene anayasal ismiyle kucak açtı. KKTC'de temsilcilikler açmaya hazırlanan ülkeler var. AB'nin bu gelişmelerle ilgili yaptığı açıklama çok talihsiz.
Rusya Ukrayna savaşının bitmesi, krizden en az zararla çıkılması için samimi gayret gösteren neredeyse tek devlet Türkiye'dir. Somut adımlarla bu yaklaşımı ispatladığımızı düşünüyorum. Biz daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz.
Türkiye Ağustos ayını yüksek hava sıcaklıklarıyla geçiriyor. 50 derecelere ulaşan sıcaklık meselenin ciddiyetini ortaya koyuyor. İklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde atılan uluslararası adımların hepsinde yer aldık. Yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getirdik. Net 0 emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerinde en önemli katkıyı veren ülkeler arasındayız.
Daha yeşil ve temiz Türkiye için çalışıyoruz. Yenilenebilir kurulu güç bakımından Avrupa'da 5, dünyada onuncuyuz. Ortalama sıcaklıkların yükseleceğine, orman yangını risklerin artacağına, dengesiz yağışlar sebebiyle taşkınların çoğalacağına gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalmamız işaret edilmektedir.
G20 zirvesinde muhataplarıyla bu hususları konuşacağız, görevimizi yapacağız. Dünya ortalamalarında ciddi su sıkıntısı çeken bir ülke olarak elimizdeki su kaynaklarını tasarruflu kullanmak mecburiyetindeyiz. Yaptığımız barajlarla ülkemizin su kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirme imkanına kavuştuk.
Baraj ve göletlerimizin depolama hacmini 183 milyar metreküpe yükselttik. Tüm bunları çevreci maskesiyle ülkemizin kazanımlarına saldıranlara rağmen kazandık. Bu kampanyanın gerisindeki sinsileri daha iyi anlıyoruz. Ancak daha fazlasını yapmamız gereken bir döneme girdiğimiz açıktır. Kuraklıkla mücadelede eylem planımızı yeniden oluşturduk.
Tarımsal üretimi çeşitlendirmeye çalışırken, su tüketiminde verimi üst seviyeye çıkartacak tedbirler alıyoruz. Damla ve basınçlı su sulama sistemleriyle, dikey ve topraksız tarım yöntemlerini kullanıyoruz.
Bireysel ve sanayide kullanılan su miktarını azaltmamız şarttır. Tüm insanlığı su tüketiminde tasarruflu davranmaya davet ediyorum.
Seçimler öncesinde de ekonomimizle ilgili aynı senaryolar kurulmuştur. Milyarlarca doları sektörden çekmek gibi sayısız oyun oynanmıştır. Ortaya çıkan ekonomik yük pek çok dengeyi sarsmıştır. Bugün Türkiye'nin ekonomide tabii ki sorunları var ama bu sorunları aşmak için programımız mevcuttur.
Ülkemizin son 10 yıldır maruz kaldığı siyasi saldırıya, her sosyal kumpasa, terör örgütleri üzerinden organize edilen her güvenlik tehdidine ekonomik tuzaklar da eşilik etmiştir.
Türkiye ekonomisine faiz ve kur penceresinden bakan mandacı dayatmanın kodları çözülmüştür. Bu dayatma yatırım ve istihdamla kurulu bir yaklaşımla çözülecektir. Rezervlerdeki iyileşme alınan tedbirlerin sonuç verdiğini gösteriyor. Son dönemde ekonomik göstergelerde olumlu yönde yaşanan değişikliklerin kalıcı olduğundan kimse şüphe etmesin.
Otomotiv sektöründeki fırsatçılara 211 milyon lira idari para cezası uygulandı. Otomobil balonu sönmeye başladı. Etkilerini yakında göreceğiz. Milletimizin malına kast eden aç gözlülere müsade etmeyeceğiz.
Hayat pahalılığıyla mücadelemizi çift kulvarlı şekilde yürüteceğiz. Bugünkü toplantıda bu konudaki adımları değerlendirdik. Deprem yaralarını sarmak için artırdığımız vergiler, enflasyon üzerindeki baskı zamanla azalacaktır. İlave önlemleri aşama aşama devreye alacağız. Ekonomide birinci önceliğimiz tüm vatandaşlarımızın refahını en üst seviyeye çıkarmaktır.
Kriz ikliminin ülkemize olan etkilerini ciddi ölçüde kontrol altına aldık. Milletimizin alım gücünün artırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Enflasyonu vatandaşımızın günlük hayatından çıkaracağız.
Tüm vatandaşlarımdan biraz daha sabırlı olmalarını, bize güvenmelerini ve destek vermelerini rica ediyoruz. Dillendirilen her serzenişi duyuyoruz. Aynı şekilde bizim Türkiye'de bu sıkıntıları çözebilecek tek siyasi yönetim olduğunu biliyoruz.
İnşallah önümüzdeki yıllarda bugünkü sıkıntılarımızı da geçmiş zaman hatırası olarak yâd edeceğiz. Ekonomideki olumlu gelişmelerden biri de Merkez Bankası rezervlerimizdeki güçlü artıştır.
11 Ağustos itibariyle 116 milyar doların üzerine çıkmıştır. Uluslararası yatırımcılar ekonomimizdeki olumlu gelişmeleri yakından izliyor. Seçim öncesi iftira kampanyaları ile çizilen karanlık tablonun asılsız olduğunu onlar da anlamaya başladı. Aynı şekilde geçen ay Körfez ziyaretimizde imzaladığımız 50 milyar doları anlaşan anlaşmalar ülkemize duyulan güveni göstermiştir.
Önümüzdeki dönemde uzun vadeli yatırımların daha da arttığını hep birlikte göreceğiz. Türkiye'nin geleceğini karartmak isteyen içeride ve karanlık odaklara rağmen ülkemizi hedeflerine ulaştırmak için yolumuza devam edeceğiz.
Deprem bölgesine tahsis ettiğimiz 50 bin kişilik toplum yararına programların süresini 9 ay uzattık. Depremzedelerimize mali ve diğer desteklerin toplam tutarı 79 milyar lirayı aşıyor. Kira yardımllarımızdan 327 bin 250 hanemiz faydalanıyor. Önceki kabine toplantımızda taahhüt ettiğimiz üzere çadırlarda kalan vatandaşlarımızın tamamının konteynerlere geçişini sağladık. Deprem konutlarının inşaatı süratle devam ediyor.
Çarşamba günü canlı bağlantıyla Adıyaman'da deprem konutlarının temelini atacak, yerinde dönüşüm projemizi başlatacağız. Ekim-Kasım'dan itibaren hak sahiplerine evlerini peyderpey teslim etmeye başlayacağız. İstihdamın canlandırılmasına yönelik müjdelerimizi yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Hem ekonomideki zorlukların hem hayat pahalılığının hem de 6 Şubat depremlerinin yol açtığı probelmelerin üstesinden geleceğiz.
Bu hafta sonu açıklanan Yüksek Öğretim Kurumları Sınavları Yerleştirme Sonuçlarına göre üniversiteye ilk adımı atan öğrencilerimi tebrik ediyorum. Bu yıl genel kontenjanların yüzde 99,8'e ulaşmasını milletçe memnuniyetle karşılıyoruz. Gençlerimizin eğitimini başarıyla tamamlayarak Türkiye Yüzyılı inşasına omuz vereceğine inanıyorum."
Hibya Haber Ajansı