Antalya’nın Alanya ilçesindeki Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi (AHEP) Mütevelli Heyeti toplantısı için kaymakamlık binasına gelen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, toplantı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu, Alman vekillerin Konya Üssü'nü ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, “İncirlik Üssü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi üssüdür. Yani Türkiye'deki üsler bizim topraklarımızın içinde, sınırlarımızın içinde bizim üslerimizdir ama bazılarını NATO ile ortak kullanıyoruz. Konya’da bunlardan bir tanesi. Biz daha önce İncirlik'e biliyorsunuz. Alman parlamenterlerin gelmesine izin vermedik. Daha sonra Hamburg'da ve Brüksel'de NATO Zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Alman Şansölyesi Angela Merkel'in görüşmesinde İncirlik mümkün değil ama sizin milletvekilleriniz Konya'ya NATO üssüne gelebilir dedik ve bu işin organizasyonunu da 2 ülke olarak da NATO'nun kendisine verdik. NATO Genel Sekreteri ile Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile beraber görüşmelerde bulunduk. Organize edin dedik. Bu zaten, bu ziyaretin önerisini biz bulunduk. Daha doğrusu önerisini biz yaptık. Yasak kalktığı için değil, başından beri bu şekilde düşünmüştük. Bu şekilde öneriyi yaptık ve şimdi NATO tarihini belirledi. Böyle bir heyet geliyor. Konya'daki NATO üssü biliyorsunuz, özellikle DAEŞ'e karşı mücadelede değişik ülkelerden, NATO müttefiki ülkelerden birimler var. Sadece uçaklar değil, askerler de var. Böyle bir ziyareti biz başında uygun görmüştük. İncirlik'i uygun görmedik. Konya'yı uygun gördük. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatlarıyla" dedi.
“Avrupa terör örgütlerine mesafe koymalı”
Gelecek olan 8 parlamenterin isimlerini Türkiye'nin belirleyip belirlemeyeceği, bir parlamenterin Türkiye'de can güvenliği olmadığı ve bu nedenle can güvenliği garantisi istediğiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, "Alman meclisinde savunma komisyonu var. Dolayısıyla Savunma komisyonunun üyeleri gelecek. Burada değişik partilerden milletvekilleri var. Bunlar karar verecek. Yani kendi komisyon karar verecek. Orada milletvekillerinin kim olacağına biz karar vermeyiz. Yurt dışına bir de bir heyet gönderdiğimiz zaman meclisimiz, meclisimizin komisyonu, o komisyonda olan ya da herhangi bir konuda heyet oluşturulacaksa, meclisteki siyasi partilerin önerdiği kişilerden oluşan bir heyet olur. Meclis başkanı siyasi parti gruplarına yazar. Onlar da milletvekillerini önerir. Onlardan oluşan bir heyet olur. Dolayısıyla her ülke kendi heyetini oluşturur fakat burada o milletvekilinin söylediklerini ben duymadım. Ne diyebiliriz? Saçmalamış. Türkiye'ye gelen Alman sayısı yılda 5 milyonu geçiyor. Bu 5 milyon insan tatil için de geliyor. Ticaret, yatırım için de geliyor. Belki 5 milyondan daha da fazla. Sadece tatil için 5 milyon civarında geliyor. O sebeple Türkiye'den ne garanti isteyecek. Türkiye hukuk devleti. Kendisi de bir milletvekilidir. Dokunulmazlığı da vardır. Türkiye uluslararası hukuka da saygılıdır. Evrensel hukuka da saygılıdır. Kendi ülkesi, kendisini gönderirse gelir NATO marjında ziyaretini yapar, döner ama şu bir gerçek ki Bundestag'da PKK'ya destek veren milletvekilleri var. PKK'nın terör listesinden çıkması için çaba sarf eden milletvekilleri var. Bunlar da genellikle sol partilerden. Yani Almanya'daki özellikle Yeşil Partisi, Sosyal Demokrat Parti'den bazı aşırı uçta olanlar var. Nasıl bizim CHP'nin içinde DHKP-C, PKK sempatizanı milletvekilleri var. Aynı şekilde orada da sosyal demokratın içinde uç oluyor. CHP'nin içindekiler ön seçim ile buralara geldiler. Bunlar var. Söylediğimizde tepki gösteriyorlar ama doğru. Bu tür milletvekilleri Almanya'da da var.
Esasen şu anda Avrupa'da bir tartışma var. Bu tartışmalar neticesinde belki Avrupa Birliği (AB) normları oluşabilir. Yani PKK gibi terör örgütlerinin sembolleri olan o paçavralarım taşınmaması, gösterilmemesi ve bunlarla gösteri yapılmaması konusunda bir norm oluşabilir. Hatta bir hukuki süreç de başlayabilir. Bununla ilgili AB'den bize bir özellikle üst düzey yöneticilerden, komiserlerden bilgi aktarıldı. Bu tür terör örgütlerine de demokrasinin beşiği diye iddialı bir şekilde ortaya çıkan Avrupa'nın artık mesafe koyması gerekiyor. Bunlara destek vermemesi gerekiyor. Avrupa parlamentosunda, Almanya'da ve bazı ülkelerde o çirkin görüntüleri hepimiz gördük ve tepki gösterdik" diye konuştu.
“Tedbirlerimizi aldık”
ABD-Kuzey Kore arasındaki gerilimin uluslararası piyasaları etkileyeceği ve Türkiye'nin bu konuda etkilenip etkilenmeyeceği sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Biz son 16 yılda dünyada çok sıkıntılarla karşı karşıya kaldık. Yani tüm dünya kaldı. Kendi bölgemizde etrafımıza baktığımız zaman kuzeyde, güneyde, doğuda ciddi sıkıntılar oldu. Batımızda Yunanistan gibi bir ülke adeta iflas etti. Bankaları battı. Ekonomisi çöktü. Şimdi toparlanmaya çalışan bir ülke. Toparlanması bizim için de iyi. Biz her zaman komşu ülkelerimizin de iyiliğini isteriz. Onların kötülüğünden bize bir fayda gelmez. Tüm bu sıkıntılara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iddialı bir sözü vardı. Başlangıçta herkes dudak büktü. 'Türkiye'den bu kriz geçmez ya da teğet geçer demişti ve aldığımız tedbirler, para politikalarımız, mali disiplinimiz, yine büyümeyle, yatırımlarla ilgili tüm uyguladığımız politikalar sayesinde bugüne kadar yaşanan krizlerden çok az etkilendik. İşte Suriye, Irak, Libya, Yemen, Ukrayna ve diğer bölgelerdeki sorunlar devam ediyor ama buna rağmen Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 5 büyüdü. Tabiki artık küreselleşme var. Dünyanın bir ucundaki bir gelişme tüm dünyayı etkileyebiliyor. Kuzey Kore ve bölge ülkeleri, Kuzey Kore ve ABD arasındaki gerginlik de tüm dünyayı etkiler ama ekonomik anlamda bizi etkilememesi için biz her türlü krizlere karşı dayanıklı bir ekonomi oluşturmak için tedbirlerimizi aldık. Etkilenmemesi için elimizden gelen gayreti de gösteririz. Bu bakımdan ciddi bir sıkıntı olmaz ama esas bu konunun kendisi ciddi sıkıntı. Bu başka şeye benzemez. Nükleer silahlarla restleşme çocuk oyuncağı değil. O yüzden bir an önce bu ülkelerin aklıselim bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Kuzey Kore'nin bu tür denemelerini biz de şiddetle kınıyoruz. Birleşmiş Milletler ‘in aldığı kararları da destekliyoruz. Kuzey Kore Dışişleri Bakanı'nı Filipinler'de ayaküstü akşam yemeğinden önce tüm bakanlarla aynı odadaydık. Orada birkaç dakika sohbet etme imkanımız da oldu. Dostane tavsiyelerimizi kendilerine söyledik. Bu gerginliğin hiç kimseye faydası yok. Kendilerine de faydası yok. Esasen o bölgede Güney Çin Denizi krizi vardı. O krizin aşılması için uluslararası örgütler ve bölge ülkeleri elinden geleni yapıyordu ama şimdi bu nükleer kriz, Kuzey Kore ile yaşanan kriz tüm bu krizleri gölgede bıraktı. Bir an önce bu sorunların, krizlerin de normale dönülmesini arzu ediyoruz.