1997 Ankara doğumlu Can Çakmur, piyano çalmaya 5 yaşında başladı. ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’nda ortaokul ve lise eğitimini tamamladı, ardından konservatuar eğitimi için Almanya’nın Weimar şehrinde bulunan Franz Liszt Müzik Üniversitesi’ne gitti. Halen burada eğitimine devam eden genç sanatçı, geçen günlerde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na (CSO) konuk sanatçı olarak eşlik etti. 2017 yılında Uluslararası İskoç Piyano Yarışması’nda birincilik kazanan Can Çakmur, müzik kariyerindeki asıl sıçramayı ise 2018 yılında Japonya’da gerçekleşen ve dünyanın en saygın yarışmalarından biri olan Hamamatsu Uluslararası Piyano Yarışması’nda aldığı birincilikle yaptı. Yarışmanın ardından organizatörler tarafından kendisine 3 yıllık bir konser programı yapıldı. Yaklaşık bir yıldır hemen her ay Japonya’ya giden ve ülkenin en büyük senfoni orkestralarıyla birlikte solist olarak sahneye çıkan genç sanatçı, hem yarışmayı hem de sonrasında gelişen konser maratonunu şöyle anlattı:
BÜTÜN HAYATIMI ÖNÜME SERDİLER
“Küçüklüğümden beri bu yarışmaya katılmak istiyordum. Yarışmanın devamının böyle gelişeceğini düşünmüyordum. Kazanmak aklımın köşesinde bile yoktu. Kazandıktan sonra bazı insanlarla tanıştım. Ben sadece küçük bir adım olur diye düşünüyordum ama o kadar detaylı planlamışlar ki, bütün hayatımı önüme serdiler. Konser için ayda bir Japonya’ya gidiyorum. Yaklaşık altı aydır devam ediyor. Toplam 23 konser planlamışlar.
PEKİNEL KARDEŞLERİN PROJESİNE GİRDİM
Lise 2’den itibaren Pekinel kardeşlerin ‘Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler’ projesine girdim. Onlar sayesinde Avrupa’ya gidip gelmeye başladım. Liseden sonra Almanya’da konservatuara başladım. Konservatuara gittiğimde müzikal bilgi olarak eksiğim kalmamıştı. ODTÜ’deki lise bu kadar ileri görüşlü olmasa, yok yazıldığım dönemlerde hocalarım bana karşı özel insiyatif almamış olsaydı, bunların hiçbiri mümkün olmazdı.
PİYANONUN TUŞLARINA KONSANTRE OLUYORUM
Can Çakmur, “Sahnedeyken sadece piyanonun tuşlarına konsantre oluyorum. 20 metrekarelik bir çalışma odasından 2 bin kişilik bir mekâna çıkıyorsunuz. Dolayısıyla algımız tamamen değişiyor” diyor.
ÖDÜL KAZANMAK BİR KAPI AÇIYOR
Japonya’nın yanı sıra başta İngiltere ve İtalya olmak üzere farklı ülkelerde çok sayıda konser veren başarılı sanatçı, “Müzik piyasasında düzenli olarak sahneye çıkmak ve konser vermek istiyorum. Yarışmalar bunun bir yolu, ama en önemlisi ödül kazanmak değil. Ödül kazanmak bir kapı açıyor. Ödülle o kapıdan bir kez geçersiniz. Bence repertuar seçimi çok önemli. Hangi bestecilerle ben kendimi daha iyi hissediyorum, bunun üzerinde çalışıyorum. Olayın büyük kısmı piyano dışında oluyor. Bir parçanın nasıl ve ne şartlar altında bestelendiğini öğreniyorum, araştırıyorum. Zihnimde bir ses imajı yaratmaya çalışıyorum. Artık insanlar mükemmeliyetçilikten çok hayal gücüne değer veriyorlar. Önceden hiç hatasız çalmak üst seviyede tutuluyordu. Şimdi ise hayal gücüne verilen değer öne çıkıyor. ‘Ben bu müzisyeni bir kez daha dinlemek istiyorum’ hissi yaratmak çok önemli. Sahne üzerinde doğru tercihleri yapmak ve inandığımız görüşlerin peşinde gitmek, öğrenmeye açık olmak önemli” ifadelerini kullandı.
KLASİK MÜZİKTEKİ MÜKEMMELLİYETÇİLİKTEN KURTULMALIYIZ
Klasik müziğin çok uzun zamandır elitist damgası yediğini belirten Can Çakmur, bunun da en büyük suçlusunun müzisyenler olduğunu söyledi ve şöyle devma etti: “Klasik müzik dinleyenler, kendilerini diğerlerinden daha üstün görüyorlar. Klasik müzik türleri ve öbür türler birbirine düşman değil. Klasik müzik ve diğer müzik türlerini birbirinden ayrı düşünemeyiz. Tanıdığım bütün klasik müzisyenler Queen’e hayran. Bu mükemmeliyetçilikten kurtulmalıyız. İnsanların dertleri güzel müzik dinlemek.”