Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü 9. Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, "Birileri kasıtlı bir şekilde İslamla terörizmi, Müslümanla teröristi özdeşleştirmeye çalışıyor. Boko Haram, DEAŞ, FETÖ, El Şebab gibi katil sürülerinin işlediği cinayetleri İslam düşmanlıklarına malzeme yapıyorlar" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lütfi Kırdar Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü 9. Zirvesi'ne katıldı. Zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci , üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları ile üst düzey temsilcileri katıldı. Zirve Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Pakistan Başbakanı Abbasi, “Türkiye'ye tam desteğimizi vermeye devam etmeye söz veriyoruz” diyerek zirve başkanlığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a devretti. Ardından zirvede bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasına, "1997 yılının kasvetli atmosferinde D-8 ‘in kuruluşuna öncülük yapan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle yad ediyorum" diyerek başladı. Zirvenin, küresel ve bölgesel gelişmeler bağlamında oldukça sancılı dönemde icra edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişin muhasebesi yanında geleceğin yol haritasını da birlikte çıkaracağız. Bundan yirmi sene önce D-8 teşkilatının hangi değerler üzerinde üzerine inşa edildiğini hatırlıyoruz. Bu ilkeler Aynı zamanda teşkilatın bayrağında yer alan altı yıldızla da temsil ediliyor. Örgütü kurarken savaş yerine barış ,çatışma yerine diyalog ,çifte standart yerine adalet ve kalkınma olsun demiştik. Son yıllarda savaşların terör eylemlerinin, ekonomik kriz ve doğal felaketlerin ne denli büyük yaralar açtığına hep beraber şahit olduk. İkinci dünya savaşı akabinde kurulan soğuk savaş sonrası tahkim edilen mevcut küresel sistem çıkarları garanti altına alınmış bir avuç azınlık dışında hiç kimseyi tatmin etmedi. Bu kadar üretimin olduğu, zenginliğin olduğu dünyada halen Afrika’daki kardeşlerimiz en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor" dedi. Küresel adaletsizliğin azalmak yerine daha da arttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İyi terörist ,kötü terörist ayrımına gidilen sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Birileri kasıtlı bir şekilde İslamla terörizmi, Müslümanla teröristi özdeşleştirmeye çalışıyor. Boko Haram, DEAŞ, FETÖ, El Şebab gibi katil sürülerinin işlediği cinayetleri İslam düşmanlıklarına malzeme yapıyorlar. Göç ve mülteci meselesi üzerinden, rengini, dili dini farklı olan herkes ötekileştiriliyor, saldırıların, ayrımcı politikaların hedefi oluyorlar. Akdeniz’i büyük bir mülteci kabristanına döndüren çaresizliğe ,açlık ve yoksulluğa dur demek yerine düzensiz göçle mücadele için botların batırılmasından ,insanların ölüme terk edilmesinden bahsediliyor. Bu tablonun bize verdiği ders D-8’in ilkelerine, savunduğu değerlerine olan ihtiyaç azalmak yerine bugün daha da artmıştır. D-8 salt çıkarlar etrafında buluşan bir ülkeler topluluğu değil, bunun çok daha ötesinde adil huzurlu istikrarlı bir dünya talebinin mücessem halidir. Dünyada pek az ülkeye nasip olan coğrafi ayrıcalığa sahibiz. Üç kıtaya hakim durumdayız. Zengin doğal kaynaklarımız, genç ve dinamik nüfusumuz var. D- 8 i kurduğumuz zaman 1820 dolar olan kişi başına milli gelir bugün 4500 doları aştı. Yeterli değil. Yıllık ortalama büyüme oranımızı birçok ülkeden fazla, yüzde altılar düzeyinde. Potansiyelimizi tam anlamayı harekete geçirme noktasında sıkıntılar yaşıyoruz. Yüz milyar dolar civarında olan D-8 içi ticaret hacmimizin 500 milyar doların üzerine çıkarmamız gerektiğine inanıyorum. Her şeyin değiştiği dünyada D-8’in aynı kalması, yerinde sayması asla kabul edilemez. Teşkilatımızı yeni üyelerle, yeni ortaklarla tahkim etmemiz gerektiğine inanıyorum. Genişlemeden korkmanın hiçbir anlamı yok. Burada rahat olmalıyız. Karar alma mekanizmasını oy birliği yerine nitelikli çoğunluktan yana kullanmalıyız. Oy birliği yerine nitelikli çoğunluğu getirirsek karar alma mekanizması hızlanacaktır. Mevcut sistem tıkanıklıklara, zaman israfına neden oluyor. Üye ülkeler arasında ticarette artık milli para birimlerini kullanmanın yolunu açabildiğimiz takdirde devrime imza atmış olacağız. Kur baskısı altında ekonomimizi eritmeye gerek yok. Biz yerli milli paralarla bu ticareti yaptığımız takdirde inanıyorum ki buradan ülkelerin ciddi manada kazanacaktır. Takas odası kurulması için merkez bankalarını bir araya getirelim" şeklinde konuştu.