Aydemir, insanlığın adalet ve barış arayışının yalnızca güçlü devletlerin insafına bırakılamayacağını vurguladı.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER REFORMU VE TÜRKİYE’NİN TUTUMU
Aydemir, Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu öncesinde gündeme gelen reform tartışmalarını değerlendirirken, Türkiye’nin uzun yıllardır “dünya beşten büyüktür” yaklaşımıyla insanlık vicdanını dile getirdiğini ifade etti. Özellikle Gazze’de yaşanan insani felaketin ve uluslararası sistemin kayıtsızlığının, bu reform ihtiyacını daha görünür kıldığını dile getirdi. Aydemir’e göre, küresel düzenin adalet terazisi bozulmuş, mazlumların sesi kısılmıştır. Bu nedenle, Türkiye’nin her fırsatta hakkaniyeti merkeze alan diplomasi yürütmesi, insanlığın onurunu savunan bir misyon olarak öne çıkmaktadır.
FİLİSTİN VE SURİYE MESELESİ
Öte yandan Aydemir, Genel Kurul’un en dikkat çeken gelişmelerinden birinin Filistin’in daha fazla devlet tarafından tanınacak olması olduğunu belirtti. Bu gelişmenin iki devletli çözüm yolunda umut ışığı olduğunu ifade eden Aydemir, “Her bir tanıma kararı, mazlum Filistin halkının meşruiyetini güçlendiren bir mühürdür” dedi. Bunun yanı sıra, Suriye’nin uzun ve çileli yılların ardından yeniden uluslararası arenada yer almasının, bölgesel istikrar adına umut verici bir işaret olduğunu kaydetti. Aydemir, Suriye halkının ödediği ağır bedellerin kalıcı huzurla taçlanması gerektiğini belirterek, Türkiye’nin bu süreçte destekleyici bir tutum sergilediğini vurguladı.
TÜRKİYE-AMERİKA İLİŞKİLERİNDE YENİ SAFHA
Bununla beraber Aydemir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’da ABD Başkanı Trump ile gerçekleştireceği görüşmenin, yalnızca ikili ilişkilerin değil, küresel barışın da geleceğini etkileyecek nitelikte olduğunu değerlendirdi. Ekonomi, savunma sanayi ve yatırım alanlarında iş birliğinin geliştirilmesi gerektiğini belirten Aydemir, “İki dost ve müttefik olarak ortak sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmek, sadece milletlerimizin değil, bütün insanlığın yararınadır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, mekik diplomasisiyle sorunlara diyalog temelinde çözüm üreten Türkiye’nin, bölgede barışı tesis etme konusundaki kararlılığının altını çizdi.
KÜRESEL VİCDAN VE TÜRKİYE’NİN MİSYONU
Diğer yandan Aydemir, Türkiye’nin dış politikasının köklerinde Selçuklu’nun çift başlı kartalını andıran bir vizyon bulunduğunu hatırlattı. Bu vizyonun hem doğuya hem batıya bakan, hakkı ve adaleti her zeminde savunan bir yaklaşımı temsil ettiğini söyledi. Ona göre, Türkiye’nin uluslararası barışın teminatı olarak üstlendiği bu misyon, sadece kendi coğrafyası için değil, küresel düzeyde de vicdanın sesi olma niteliğini taşımaktadır.
Aydemir, “Bizim arzumuz, kan ve gözyaşının yerini sulh ve sükunetin almasıdır. Türkiye, yalnızca kendi çıkarlarını değil, insanlığın istikbalini de gözeten bir iradeyi temsil ediyor” diyerek sözlerini noktaladı.