Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun PYD-YPG’nin terör örgütü olduğunu net bir şekilde ifade etmesi memnuniyet verici. Ama gecikmeli bir şekilde, Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok çağrısından ve meydan okumasından sonra yapması manidar. Hala CHP içinde PYD-YPG’ye terör örgütü diyemeyen, hatta onlara dolaylı olarak destek veren, arka çıkan bir takım sesler olduğunu görüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Bahçeli’nin görüşme trafiğinin her an olabileceğini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü grup toplantısında yaptığı eleştirilerin hatırlatılması üzerine Kalın, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun PYD-YPG’nin terör örgütü olduğunu net bir şekilde ifade etmesi memnuniyet verici. Ama gecikmeli bir şekilde, Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok çağrısından ve meydan okumasından sonra yapması manidar. Hala CHP içinde PYD-YPG’ye terör örgütü diyemeyen, hatta onlara dolaylı olarak destek veren, arka çıkan bir takım sesler olduğunu görüyoruz. Umarız bu konuda da Sayın Kılıçdaroğlu gerekli adımları atacaktır” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun Esat ile görüşülmesi gerektiği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kalın, “Bizim rejimle herhangi bir temasımız söz konusu değil, şuanda öyle bir temasın kurulması da söz konusu değil. Bizi yönlendirme şeklindeki yaklaşımların çok gerçekçi olmadığını ifade etmek gerek” şeklinde konuştu.
Suriye sahasında yeni vekalet savaşlarının hayata geçirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Kalın, “ABD’nin PYD ve YPG’ye verdiği destek bunun örneklerinden birisi. DEAŞ tehdidi ortadan kalktıktan sonra bu desteğin hala devam ediyor olması, Sayın Trump’un Cumhurbaşkanımıza telefonda bizzat verdiği sözlere rağmen bu desteğin devam etmesi kamuoyunda akla başka sorular geliyor” ifadelerini kullandı.
“ABD yönetiminden somut beklentilerimiz var”
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'ın Türkiye ziyaretine ilişkin soru üzerine Kalın, “Sayın Tillerson’un ziyareti kendi talepleri üzerine gerçekleşiyor. Dışişleri Bakanımızın misafiri olarak gelecekler, muhtemelen Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da kabul edilecekler. Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster ülkemizi ziyaret edecek, benim misafirim olarak gelecek. Bu ziyaretler önemli. Biz ABD ile güvenin yeniden tesisi için bir çaba içindeyiz. Ama bu güveni sağlayacak olan aynı zamanda ABD yönetiminin sahada atacağı somut adımlardır” açıklamasında bulundu.
Türk-Amerikan ilişkilerini zehirleyen sebepleri açıklayan Kalın, “Bunların bir an önce sona erdirilmesini ve ilişkilerimizin tekrar müttefiklik ilişkileri içinde, güven esasına dayalı bir zeminde ilerlemesini arzu ediyoruz. Bunun için ABD yönetiminden somut beklentilerimiz var” dedi.
“Bu değerlendirmeleri bırakalım ilgili makamlar yapsınlar”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Afrin’e girilmemesi yönündeki açıklamalarına ilişkin de konuşan Kalın, “Afrin operasyonu ile ilgili gerekli askeri planlamayı yapan kurum bellidir. Onların yaptıkları planlamalar çerçevesinde bu harekat başarılı bir şekilde yürütülüyor. Bu tür görüşler dile getirilebilir, ama asıl olan askerimizin ortaya koyduğu planlar ve bunların uygulanmasıdır. Bu değerlendirmeleri bırakalım ilgili makamlar yapsınlar” diye konuştu.
Suriye hava sahasının kapatıldığı yönündeki iddialara cevap veren Kalın, “Sahadaki ihtiyaç neyse ona göre, uçuşlar, İHA’lar, SİHA’lar, diğer imkan ve kabiliyetler hayata geçiriliyor” şeklinde konuştu. Kalın, Türk tankını vuran silahın menşei ile ilgili incelemelerin devam ettiğini söyledi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Afrin operasyonuna ilişkin yaptığı açıklamayı değerlendiren Kalın, “Ülkelerin zaman zaman ‘operasyon uzamasın’ şeklindeki açıklamalarını not ederiz ama bizim öncelikle kaygımız, hedefimiz, bu operasyonun planlandığı şekilde hayata geçirilmesidir” ifadelerini kullandı.
Soçi ya da Astana süreci ile ilgili üçlü zirve üzerinde çalıştıklarını kaydeden Kalın, “Tarih, yer konusunda şuanda çalışmalar devam ediyor ama yakın bir zamanda böyle bir üçlü zirve yapılabilir” dedi.
“Her şeyden önce o Mehmetçiğe bir saygısızlıktır”
Tabipler Birliği ve Barolar Birliğinin isminde bulunan ‘Türk’ ifadesinin kaldırılması yönündeki gelişmelerin sorulması üzerine Kalın, “Tabipler Birliğinin son dönemde özellikle harekat ile ilgili sergilediği tutuma binaen kamuoyunda büyük bir infial oluştu. Başında ‘Türk’ ifadesi olması bir kenara Türkiye faaliyet gösteren bir STK’nın Türkiye’deki genel kamuoyunun hassasiyetlerini gözardı ederek başka kaygılarla açıklamalar yapması elbette kamuoyunda tepkiye yol açar. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu tepkiyi dikkate alarak bir çağrıda bulundu. Makul ve meşru eleştiriye bizim itirazımız yok. Siz bir eleştiri diye ortaya çıkıp bir kampanya yaptığınızda Türkiye’nin yaşadığı gerçekleri, cephede savaşan askerimizin aldığı riskleri göz ardı ederek, adeta umursamaz bir şekilde açıklamalar yaptığınızda bu kamuoyunda da, devlet nezdinde de tepkiye neden olur. Bu çevrelerin DEAŞ’a karşı yapılan operasyonlarda, El Kaide’ye karşı yapılan operasyonlarda çıkıp ‘biz savaşa karşıyız, DEAŞ ile El Kaide ile diyalog yapın’ tarzı bir bildiri yayınladığını gördünüz mü? Ama ne zaman işin ucu PKK’ya, PYD-YPG’ye, sol, Marksist, Leninist örgütlere dokunuyor, bu arkadaşlar hemen bir anda içlerindeki hümanist, liberal bir takım duyguları hatırlıyorlar. Bizim askerimiz orada bizim ülkemiz için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Onlar bu riski alırken birilerinin kalkıp kafalarındaki bir takım fantezileri hayata geçirmek için ‘biz savaşa karşıyız’ demeleri her şeyden önce o Mehmetçiğe bir saygısızlıktır. En azından bu hassasiyeti göstermeleri ve susmaları beklenir” diye konuştu.
“Bu sağlanırsa şüphesiz Türkiye'deki, AB algısı da değişecektir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen haftaki programına ilişkin bilgi veren İbrahim Kalın, Vatikan ziyareti ilgili de bilgiler verdi. Vatikan ziyaretinin 59 yıl sonra cumhurbaşkanı seviyesinde gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret olduğunu kaydeden Kalın, Vatikan ziyaretinden sonra İtalya ziyaretindeki gelişmelere ilişkin bilgi verdi.
AB sürecine ilişkin son birkaç gün önemli gelişmeler yaşandığını söyleyen Kalın, “Bizim beklentimiz bu karşılanan 72 kriter çerçevesinde, yapılan resmi görüşmeler ve yazışmalar çerçevesinde bunun en kısa sürede hayata geçirilmesi. Bu sağlanırsa şüphesiz Türkiye'deki, AB algısı da değişecektir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Schengen vize sistemi içerisinde serbest dolaşım hakkına sahip olması, aslında çok daha önceden elde edilmesi gereken bir müktesebattı. Fakat çeşitli gerekçelerle bu geciktirildi. Bunun 2018 yılı içerisinde hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi, Türkiye-AB ilişkilerine şüphesiz yeni bir ivme kazandıracaktır"
26 Mart'ta Varna'da, Bulgaristan'ın dönem başkanlığında Türkiye-AB Zirvesi’nin gerçekleşeceğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bu zirveye katılacağını söyleyen Kalın, “Bu zirveler Türkiye'nin, AB ile ilişkilerinde çok önemli bir fonksiyona sahipti. Fakat birtakım siyasi gerekçelerle bu zirvelere son verilmişti. Şimdi bu zirvenin gerçekleşmesi, bu vize serbestisi anlaşmasıyla 2018'de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir ivmenin kazanılmasına önemli katkılar sağlayacaktır" diye konuştu.
“ÖSO meşru Suriye muhalefetinin önemli bir parçasıdır”
Son dönemde ÖSO’ya yönelik yapılan eleştirilere ilişkin konuşan Kalın, “Özgür Suriye Ordusu, meşru Suriye muhalefetinin önemli bir parçasıdır. Onları terörist, teröristlerle ilgili, terör örgütleriyle bağlantılı gibi göstermeye dönük hareketler ya da açıklamalar, yaklaşımlar aslında bizatihi Türkiye Cumhuriyetinin hayata geçirdiği Zeytin Dalı Harekatı'na gölge düşürme niyetini isal etmektedir" diye konuştu.
Türkiye’nin milli bekası ve geleceği ile ilgili siyasi partilere çağrıda bulunan Kalın, “Burada küçük siyasi hesapların mutlaka bir kenara konması, büyük fotoğrafın görülmesi, milli çıkarlarımız ve hedeflerimiz doğrultusunda tam bir kenetlenmenin yaşanması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız her defasında bu hususun altını çizmektedir. Fakat maalesef bazı çevrelerin, tamamen küçük siyasi hesaplarla bunun aksi yönünde açıklamalar yapmaya çalıştığını, Özgür Suriye Ordusunu 'terörle ilişkili' gibi göstermeye çalıştığını maalesef üzüntüyle izlemekteyiz. Halbuki Özgür Suriye Ordusu, Suriye muhalefetinin bir parçasıdır. Bugüne kadar Cenevre ve Astana süreçlerine de Suriye muhalefeti çatısı altında siyasi temsilcileri vasıtasıyla katılmışlardır. Onların herhangi bir meşruiyet sorunu söz konusu değildir. Özellikle harekatın devam ettiği şu dönemde, tekrar buradan bütün çevrelere, siyasi partilere çağrımız; bu milli birlik ve beraberlik duygusu içerisinde askerimizin, güvenlik güçlerimizin yanlarında olduğunu net bir şekilde ortaya koymalarıdır" şeklinde konuştu.