Sağlık Bakanlığından yapılan açıklama şu şekildedir;
COVID 19 Pandemisi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de can almaya devam ediyor. Bütün kurumlarımızla mücadelemiz sürüyor. Son birkaç hafta içinde uyguladığımız kısıtlayıcı tedbirlere vatandaşlarımızın daha bir titizlikle uyum göstermesinin sonuçlarını almayı umuyoruz. Gerek tedbirlerin uygulamaya konması, gerek uyumun ve sonuçlarının takibi yönünde Bakanlık olarak yoğun bir gayret içindeyiz.
Ülkemizin seçkin bilim insanlarından oluşan Bilim Kurulu üyeleri hiçbir karşılık beklemeksizin yoğun çalışmalarıyla bu sürecin yönetilmesinde önemli katkı sağlamaktadır. Bilim Kurulumuzun bu günkü toplantısında öncelikle aşı konusundaki gelişmeler değerlendirilmiştir.
Yapılan sözleşmeye bağlı olarak ülkemize ilk partisinin gelmesi beklenen inaktif aşının gelişinden itibaren yürütülecek strateji üzerinde görüşmeler yapılmıştır. Temin edilecek aşı miktarının artırılması ve alternatif aşı teminine ilişkin çalışmalar ve görüşmeler hakkında bilgi paylaşılmıştır.
Bu arada umut vadeden yerli aşı çalışmalarımızın orta ve uzun vadede sorunun çözümünde rol alacağı belirtilmiştir. Halihazırda bir inaktif aşımızın Faz I klinik çalışmasında sona gelinmiş ve Faz II çalışmalarına hazırlanılmaktadır. Eş zamanlı olarak 2 inaktif ve 2 adenövirus temelli aşı ile bir virüse benzer parçacık aşısı da Faz I aşamasına gelmiş ve gerekli incelemelerden sonra ilk araştırma ürünleri üretilerek devreye alınacaktır.
Ancak öncelikle erken dönemde yapılacak olan aşılamaya odaklanmanın önemi dile getirilmiştir. Ülkemizde bir inaktif (sinovac) bir de mRNA (pfizer) aşının Faz III çalışmaları sürmektedir. Bir adenövirüs (sputnik V) aşısının da Faz III öncesi kronik toksisite çalışmaları yürütülmektedir. Bu aşının da en kısa sürede Faz III çalışmasının başlaması beklenmektedir. Mevcut verilere dayalı olarak inaktif aşının güvenirliği konusunda elde edilen bilgilerin yanında ülkemizde de yürütülen Faz III çalışmalarında kayda değer bir yan etkinin görülmediği ifade edilmiştir.
Bilim Kurulumuz ayrıca aşının lojistiği, öncelikle aşılanacak olan sağlık personelinin kapsamı, yaygın aşılama programı ve aşı kayıt sistemi hakkında önerilerde bulunmuştur.
COVID 19 aşısının ve aşı yapabilme yeteneğinin gündemin en üst noktasına oturduğu bu günde Dünya Sağlık Örgütü, verdiği müjde ile azmimizi bir kat daha artırmıştır. Bilim Kurulu üyelerimizce de sevinçle karşılanan bu gelişme, Polio ve Tetanozdan sonra Kızamıkçığın da tamamen yok (elimine) edildiği bir ülke konumuna gelmemizdir.
Pandemi mücadelesi ile yoğun çaba içinde olduğumuz 16 Aralık 2020 tarihi ülkemizin bağışıklama başarısı açısından çok önemli bir gündür. DSÖ Avrupa Bölgesi’nin resmi kurulu olan Bölgesel Doğrulama Komitesi tarafından 2017-2019 yılları arasında kızamıkçık virüsü dolaşımının üç yıl art arda kesilmesi nedeniyle Türkiye’de kızamıkçığın tamamen yok edilmiş olduğu beyan edilmiş, bu nedenle kutladıklarını ve ilgili sertifikanın önümüzdeki haftalarda gönderileceği ifade edilmiştir.
Toplum olarak önemli bir aşı kültürüne sahibiz. Çocukluk çağı aşılarında en fazla antijenle en yaygın aşılama yapan ve yüksek başarı elde eden ülkelerin başında geliyoruz. Aşı kayıt sistemi ve online takip edilen soğuk zincir lojistiği ile desteklenen güçlü bir birinci basamak sağlık ağı yanında yıllardır bu konuda emek veren sağlık personelimizin ısrarlı çabaları ve fedakarlığı bu başarının esas sahipleridir.
Sahada yıllardır emek veren aşı uygulayan personelimizi kutluyor, hepsine teşekkür ediyorum. COVID 19 aşı kampanyasında bu başarı hikayesi yol gösterecektir. Bu sefer başta Aile Sağlığı Merkezlerimizde olmak üzere üniversite, kamu ve özel sağlık kuruluşlarımız ve bütün vatandaşlarımızla birlikte dünyaya örnek olacak bir aşılama kampanyası yapacağımıza inanıyoruz.
Hibya Haber Ajansı