Mahkeme dava dosyasının, asansör faciasının ana dava dosyasıyla birleştirilmesi yönünde görüşü sorulması için İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılmasına karar verdi.
Mecidiyeköy’de 10 işçinin hayatını kaybettiği asansör faciasına ilişkin, haklarında "Görevi kötüye kullanmak" suçundan 6 aydan 2 yıla kadar hapsi istenen 6 TOKİ görevlisinin yargılanmasına başlandı.
İstanbul 15’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuksuz sanıklar Ömer Canikoğlu, Niyazi Özdemir, Mehmet Rıfat Çağal, Temel Emrah Bıyıkoğlu ve Zühal Dalkılıç ile avukatları katıldı. Şikayetçiler Mustafa Genç, Dilan Genç, Songül Doğan ve Hüseyin Biçer’i avukatları Yıldız İmrek temsil etti. Sanıklardan dönemin İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Aliseydi Karaoğlu ise duruşmaya katılmadı.
Sanıkların kimlik tespitlerinin ardından savunmalarına geçildi. Tapunun geç devredilmesi sebebiyle kamu zararı oluştuğu için görevi kötüye kullanmakla suçlandığını dile getiren sanık Ömer Caniklioğlu, “Ben 2005’ten beri TOKİ’de memur olarak görev yapıyorum. 7 ilde bulunan toplu konut şantiyelerinin kontrolü ve gerekli denetimin yapılmasına görevlendirildim. Buna bağlı personelin bu doğrultuda sevk ve idaresinin koordinasyonundan sorumluydum.
Tapu devri ile ilgili husus benim göreve başlama tarihimden öncedir. Bu konuda bilgi sahibi değilim. Biz görevimizi icra ederken herhangi bir kusurumuz olmamıştır. Zaten inşaatın kalitesi bakımından herhangi bir eksiklik olmadığı açıktır. 2014’te inşaatta denetim yapılmıştır. Denetimler rutin olarak yapılmaktadır. Denetimin illa bir rapora bağlanması gerekmiyor. Tapu devrinde yetkili birim Emlak Daire Başkanlığı’dır” dedi.
“Haksız bir şekilde edinilmiş bir menfaat yoktur”
Sanık Niyazi Özdemir savunmasına, asansör faciasında hayatını kaybeden işçilerin ailelerine başsağlığı dileyerek başladı. Söz konusu inşaat sözleşmesinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sözleşmeden kaynaklanan bir sorumlulukları olmadığını belirten sanık Özdemir, “Bu inşaat, idarenin yükleniciye herhangi bir bedel ödeyerek yaptırdığı bir imalat değildir. Aksine hasılat paylaşımı ile yaptırılan bir imalattır. Haksız bir şekilde edinilmiş bir menfaat yoktur. Yapı denetiminde harç muafiyeti sağladığımız iddia ediliyor. Tapu devri yapıldığında iş yüzde 35-36 seviyesindeydi. Kaba inşaatın devamı yapılmaktaydı. TOKİ yapı denetim firmaları ile çalışmaktan muaftır. Bu işleri müşavirlik ve kendi personeliyle yapmaktadır. Tapu devredilmeden önce işlemler bu şekilde yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
“İskan alındıktan sonra düşseydi görevimizi yapmadığımızdan söz edilebilirdi”
Makine mühendisi olduğunu ve makine kontrolünde uzman olarak çalıştığını belirten sanık Mehmet Rıfat Çağal, “Orada düşen asansör bir iş makinesidir. Burada bizim denetimlerimizin eksikliklerinden ötürü iş kazası olduğu belirtilmektedir. Şayet orada bir kolon çökmüş olsaydı veya kullanılan asansör iskan alındıktan sonra düşseydi ya da kalıp çökseydi burada bir eksiklikten ve görevimizi yapmadığımızdan söz edilebilirdi. Ancak bu olayda böyle bir durum söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
“Görev tanımlarına uygun olarak gerekli denetimlerde bulundum”
Kazanın yaşandığı tarihte 7 Nolu uygulama dairesinde mimar olarak görev yaptığına değinen sanık Zühal Dalkılıç, “2015 yılında emekli oldum. Daire başkanım ve müdürüm tarafından belirtildiği şekilde görev tanımlarına uygun olarak gerekli denetimlerde bulundum. Benim görev tanımlarım çerçevesinde, mimarinin uygunluğunu, kullanılan malzemenin şartname çerçevesinde uygunluğunu kontrol ettim. Söz konusu inşaat yüzde 30 seviyesindeydi ve kaba inşaatı devam etmekteydi. İnce imalatlar henüz başlamamıştı. Yaptığımız denetimlerde de herhangi bir uygunsuz durum olduğunda yazılı talimatımız da olmuştur” dedi.
“İmar kanunu uyarınca idare kendi yaptığı inşaatlar için ruhsat almaz”
Sanıkların savunmalarının ardından şikayetçi Cengiz Atlı’ya söz verildi. Atlı, İstanbul yargı çevresinde ceza ve hukuk bilirkişisi olarak görev yaptığını söyleyerek, davaya katılma talebi olmadığını belirtti. “İmar kanunu uyarınca idare kendi yaptığı inşaatlar için ruhsat almaz” diyen Atlı, “Yapı denetimini kendisi yapar. Ancak burada yap-işlet-devret modeliyle bir inşaat yapılması söz konusudur. Burada olay başkadır. Yapı denetim firması ile sözleşme yapılması gerekirken idare bu sözleşmeyi yapmamıştır. Dolayısıyla bu noktada sorumluluğu doğmuştur” ifadelerini kullandı.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, kazanın olduğu tarih baz alınarak, söz konusu inşaatta denetim raporlarının defter kayıtları ile sahada kontrolör olarak görevlendirilen kişilerin isim listelerinin istenmesi için TOKİ’ye yazı yazılmasına hükmetti.
Sanık Aliseydi Karaoğlu’nun, dava dosyasının, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 kişinin yargılandığı Asansör Faciası ana davasıyla birleştirilmesi talebini değerlendiren mahkeme, kendilerinin de aynı düşünceyi paylaştığını belirterek, birleşme hususunda görüş alınması için İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılmasına karar verdi. Duruşma Haziran ayına ertelendi.
İddianameden
Eski Ali Sami Yen Stadı’nın yerine yapılan inşaatta 10 işçinin hayatını kaybettiği asansör faciasının ardından, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) görevlileri hakkında iddianame hazırlanmıştı. İddianameye göre, dönemin İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Aliseydi Karaoğlu, TOKİ 4 No'lu Uygulama Dairesi Başkanı Niyazi Özdemir, TOKİ görevlileri Ömer Caniklioğlu, Temel Emrah Bıyıklıoğlu, Zühal Dalkılıç ve M. Rıfat Çağal’ın "Görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep ediliyor.
Ana davada, inşaat ve asansör firmasından 25 kişi yargılanıyor
Mecidiyeköy’de 10 işçinin inşaatın 32'inci katından yere çakılması nedeniyle öldüğü asansör faciasına ilişkin aralarında Torunlar GYO ve asansör firması Geda Majör'ün çalışanlarının da yer aldığı 25 kişinin "Taksirle 10 kişinin ölümüne neden olmak" suçundan 4 yıldan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına devam ediliyor. İstanbul 13’üncü Ağır ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bir sonraki duruşması 11 Mayıs 2017’de görülecek.