Her öğrenci birbirinden farklı özelliklere sahip olsa da okula dönüş süreci bir adaptasyon sorununu da beraberinde getiriyor. Dolayısıyla okula adaptasyon için yemek düzeni, kurallara uyum, uyku gibi hazırlıkların da en baştan yapılması gerekiyor. Bu konunun önemine dikkat çeken Bahçeşehir Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Berna Güloğlu, özellikle küçük çocukların bu hazırlık aşamasına ihtiyacı olduğunu söyleyerek, “Çocuklar pazartesi gününün geleceğini ve okulların açılacağını fark etmeyebilirler. Birkaç gün öncesinden 'dört gün sonra okula başlayacaksın ya da yine arkadaşlarınla bir araya geleceksin' gibi hatırlatmalar yapmaya başlanmalıdır" dedi.
Özellikle bir ve ikinci sınıflarda okuyan çocuklarda zaman kavramının tam anlamıyla oturmadığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Berna Güloğlu, "Küçük çocuklara bunu bir oyun şeklinde göstermek daha iyi olacak. Bunun için dört adet bilye gösterip her gün bir bilye eksilterek 'Bu bilyeler bittiğinde okula başlayacaksın' gibi daha somut maddelerle gösterilebilir. Bir diğer yol olarak takvimler kullanılabilir. 'Burada dört çizgi olduğunda gideceksin' gibi ne zaman başlayacağını göstermek hem eğlenceli hem de faydalı olacaktır” şeklinde konuştu.
"Okul hazırlığına iki gün önceden başlayın"
En önemli noktalardan birinin hazırlanmak olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Güloğlu, “Pazartesi sabahı çantalarını verip bugün okul başlıyor demek, isteksizlik ya da korkuya sebep olabilir. Çocuklar 15 günlük bir tatil rutininin ardından farklı bir rutine geçecekler. Doğal olarak okul fobisi oluşabilir. Ailelerin bu duruma hazırlıklı olması, bunu engellemek için iyi bir planlama yapması gerekir. Okul çantasının iki gün öncesinden hazırlanması, okul kıyafetlerini birlikte düzenlemek gibi hazırlıklar adaptasyonu sürecini kolaylaştırır” dedi.
"Oyun oynarken gözlemleyin"
Kendini akademik anlamda geride ve başarısız hisseden, o yüzden okula gitmek istemeyen çocuklar olduğunda ailelerin çocuklarıyla yeni dönemde yapılacak aktiviteler üzerine sohbet etmelerinin olumlu sonuçlar doğuracağını da değinen Yrd. Doç. Dr. Güloğlu, “Arkadaşları kadar iyi okuyamadığını ya da hiç okuyamadığını düşünen çocuklar baskı altına girer ve başarısız hisseder ve okula gitmek istemezler. Böyle durumlarda endişe etmeden konuşmak ya da çocukların oyunlarını izlememiz gerekir. Arkadaşlarına ya da oyuncaklarına olan davranışları, diyalogları onları ele verecektir. 'Okulu seveceğin bir hale dönüştürmek için ne yapabiliriz gel üzerinde beraber çalışalım' şeklinde konuşmak doğru bir yoldur” dedi.