Batuhan Yaşar'ın "Referandum gecesi dar alanda kısa paslaşmalar" başlıklı yazısının tamamı ise şöyle:
Pazar gecesi yaşanan referandum için bütün Türkiye alarmdaydı..
Güvenlik ve istihbarat birimleri istim üzerindeydi..
Yurt içi ve yurt dışında bütün yaşananları not ettiler..
Özellikle Türkiye ile ABD ve Almanya arasındaki trafik had safhadaydı.
Her türlü sonuca göre plan yapılmıştı.
Bu arada FETÖ Doğu'daki aşiretlerle temasa geçmiş, "Hayır" oyu karşılığı para teklif edilmişti..
Neler mi oldu?
Gelin hep birlikte bakalım..
Zaten pazar gecesi hepimiz televizyon başındaydık..
Her şey gözlerimizin önünde cereyan etti..
Referandum sonuçları netleşmeye başlayınca daha doğrusu “evet” çıkacağı kesinleşince plan yürürlüğe konuldu.
-Plan nasıl işledi..
Önce Sosyal Medya’dan “mühürlü zarf mühürsüz zarf”, “oylarda sahtecilik yapıldı”, “kanun değiştirildi, kimsenin haberi yok” tartışmaları başlatıldı.
Ardından Ümit Özdağ, TV’lere çıkarak YSK’nın kimsenin haberi olmadan kanunu değiştirdiği yalanını söyledi. (YSK’nin kanun değiştirme gibi bir yetkisi yok ve hiçbir zaman olmadı)
Daha sonra YSK’dan hiç yapılmamış bir açıklama yapılmış gibi gösterilerek olay köpürtüldü.
Ertuğrul Özkök, “Böyle şey mi olur.. Maç oynanırken kural değiştirilmez” sözünü tekrarlamaya başladı.
Dar alanda kısa paslaşmalar hızla devam ederken sonunda top CHP lideri Kılıçdaroğlu’na geldi. Kameraların karşısında geçti ve “YSK bu seçimi tartışmalı hâle getirdi” açıklaması yaptı.
Kemal Bey hem bu açıklaması ile pası, daha doğrusu mesajı birkaç yere göndermiş oldu. AGİT’in PKK’lı aktivistleri, aslında hiçbirimizi şaşırtmayan o açıklamayı yaptı:
“Halk oylaması uluslararası standartların altında kaldı”
Neye göre kaldı?
Nasıl kaldı?
Bize somut örnekler ver..
Örnek yok, kanıt yok, ispat yok..
Sen nasıl AGİT gözlemcisisin peki kardeşim?
AGİT gözlemcilerinin daha sonra PKK ile ne kadar içli dışlı oldukları, hatta içlerinden birinin (Litvanyalı gözlemci Ricardas Ramoska) ülkesinde rüşvet almaktan hüküm giydiği ortaya çıkıyordu..
Daha sonra Avrupa Birliği liderlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etmek yerine, “saygılı diyalog” gibi saçma sapan açıklamaları geliyordu..
“Manipülasyon topu” bu şekilde çevrilmeye devam ederken ABD Başkanı Trump’ın net ifadelerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etmesi aslında oyunu bozuyordu.
Biz o geceye geri dönelim isterseniz.
Bir defa önceden hazırlanan ve sahnelenen senaryo ile ilgili YSK inceleme başlattı.
Sandık Başkanları niye mühürsüz zarfla oy kullanılmasına izin verdi.
Tek tek bunlara bakılıyor.
İlginç sonuçlar çıkabilir..
Bunları yine buradan paylaşacağız.
-FETÖ’den eylem yapın çağrısı..
O gece referandum sonuçlarının şaibeli olduğuna yönelik tartışma kıvama ulaştıktan sonra FETÖ gaza bastı.
İstihbarat birimlerine ulaşan bilgilere göre;
-Birçok şehirde “hayır daha bitmedi” eylemleri,
-Tencereli tavalı yürüyüşler,
organize edilmeye başlandı.
Özellikle de Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya üzerinde bu çağrıların iki gündür yoğunlaştığı tespit edildi.
-Sokak hareketleri istiyor..
FETÖ, Gezi’yi yeniden hortlatmaya çalışıyor. Sokak hareketleri istiyor. PKK’dan bombalı ve silahlı eylemler bekliyor.
Beklemesine bekliyor ama PKK’nın FETÖ’ye olumlu cevap verebilecek gücü kalmadı..
Referandumla ilgili çarpıtma planlarını daha oylar sayılmaya başlamadan uygulamaya koymuştu.
AGİT ve AB’den gelen açıklamalar zaten bu iddiaların satın alındığını hepimize bir kez daha gösterdi.
-FETÖ tabanı nasıl tutacak?
Şöyle olacak böyle olacak, yok bahar gelecek, çiçekler açacak gibi söylemlerle tabanını diri tutmaya çalışan FETÖ, güzel günler söylemini şimdi de “mayısı ve haziranı bekleyin”e kaydırdı.
Bu arada, Soros’un referandumdan sonra Türkiye’ye geldiği iddia edilmişti. Edindiğimiz bilgilere göre Soros, Türkiye’ye gelmedi. Bunu da paylaşmak istedik..
-Adil Öksüz pasifize edilecek..
Önemli bir bilgiyi daha paylaşalım..
Örgüt içinde, kanlı darbeyi organize eden Adil Öksüz ve ona bağlı ekibin pasifize edilmesi ciddi ciddi konuşulmaya başladı.
Emin olun güzel günler, güneşli günler FETÖ’yü değil Türkiye’yi bekliyor..