Güvenlik kaynakları, Karadeniz’de son dönemde yaşanan gelişmelerin Karadeniz’deki istikrar ortamını olumsuz yönde etkileyerek, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin Rusya Federasyonu’na yönelik tehdit algısında değişikliklere sebep olarak NATO’nun Karadeniz’de faaliyetlerini artırma gayretlerinin ivmelenmesine yol açtığına dikkat çekiyor.
Bu süreçte NATO marjında yapılan değerlendirmelerde, Karadeniz’in, Rusya Federasyonu (RF) tarafından Avrupa güvenlik sistemine zarar verebilecek stratejik bir alan olarak görüldüğü, bölgedeki güvenlik risklerine ve RF’den kaynaklanan potansiyel tehditlere karşı hazırlıklı olunması gerektiği sıklıkla ifade edildiği vurgulanarak nihayetinde 08-09 Temmuz 2016 tarihlerinde icra edilen Varşova Zirvesinde “RF potansiyel bir tehdit” olarak nitelendirilmiş, öte yandan NATO’nun Karadeniz’deki varlığının artırılması bağlamında İttifak üyeleri mutabık kalındığı hatırlatıldı.
Öte yandan, Türkiye'nin, 2016 Varşova Zirvesi’nde Karadeniz özelinde alınan kararı desteklediği, müteakiben İttifak bünyesinde sürdürülen gayretlere aktif katkı sağladığı ve sağlamaya devam ettiği kaydedildi. Türkiye tatbik ettiği strateji ile Karadeniz’de Bölgesel Sahiplik ilkesiyle uyumlu tedbirleri desteklediği, bu minvalde “NATO Daimi Deniz Gücü (SNF)” temelli tedbirlere öncelik verdiği ifade ediliyor.
Zira, SNF’lere İttifak dahilinde en fazla katkı veren ülkelerden olan Türkiye'nin, soğuk savaş müddetince SSCB kaynaklı tehdidi tek başına kendi imkânları ile karşıladığı, bu esnada NATO’nun Montrö Sözleşmesini gözetecek şekilde SNF temelli destek ve işbirliği faaliyetlerine önem verdiği kaydedilmekte. Türkiye bu prensibi sürdürdüğü vurgulanarak öte yandan SNF’lerin Karadeniz’de icra ettikleri harekât, eğitim ve tatbikat faaliyetlerinde günümüze dek herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığının da bilindiğine dikkat çekiliyor.
Güvenlik uzmanları, Karadeniz’in başat ve belirleyici ülkesi olarak Türkiye’nin İttifak dâhilinde desteklemediği hiçbir tedbirin Karadeniz’de istenen etkiyi oluşturmayacağı, esasen etkin ve sürdürülebilir de olmayacağı, bu minvalde ülkemiz tarafından ortaya konan görüşlere değer atfedilmesinin kaçınılmaz olduğu her platformda dile getiriliyor.
Bununla ilgili şu örnek verilmekte;" NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 (SNMG2 TU.02), NATO’nun ani reaksiyon kuvveti olarak barışı koruma veya talep edildiğinde dünyanın herhangi bir bölgesinde destek görevleri icra edebilme yeteneğine sahip olup yoğun eğitim programları icra etmekte, ayrıca NATO tatbikatlarına ve üye ülkelerin icra ettiği davet tatbikatlarına iştirak etmektedir. Bu faaliyetlerin yanı sıra ülkelere liman ziyaretleri icra ederek NATO’nun dayanışma ve kararlılığını göstermektedir."
Öte yandan, Türkiye, İttifak yükümlülükleri bağlamında; NATO Daimi Deniz Görev Gruplarına, Ege’de Düzensiz Göçle Mücadele Faaliyetlerine, Deniz Muhafız Harekâtına gemi, denizaltı ve deniz-hava unsurları ile daimi olarak destek sağlamakta, NATO unsurlarının iştirak ettiği DYNAMIC MONARCH, DOĞU AKDENİZ ve NUSRET tatbikatlarına başarılı bir şekilde ev sahipliği yapmakta.
NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 (SNMG-2)’ye iştirak eden TCG GAZİANTEP fırkateyni ile NATO Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu-2 (SNNCMG-2)’ye iştirak eden TCG AKÇAY Mayın Avlama Gemisi tarafından 05 Şubat 2018 tarihinde Karadeniz’de Romanya Deniz Kuvvetleri unsurları ile geçiş eğitimleri icra etti. 17-20 Şubat 2018 tarihleri arasında İstanbul Limanı’nı ziyaret edecekler.
Güvenlik uzmanları, İttifak yükümlülüklerini hassasiyet ve titizlikle yerine getiren Türkiye'nin, SNF’lere azami katkıda bulunduğunu, Karadeniz özelinde sergilenen faaliyetlere iştirak ettiği, bu vesileyle başta Karadeniz’e kıyıdaşlar olmak üzere İttifak ülkeleri ile karşılıklı çalışabilirliğe yoğun katkı sağladığını vurguluyor.