Ancak kapsamlı bir teşvikten yana olduğunu vurgulayan Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’nin açıklamalarının da yansıttığı gibi fikir ayrılıklarının yüksek seyretmesi ve özellikle de seçim tarihi yaklaştıkça tarafların taviz verme ihtimalinin giderek azalması uzlaşma ihtimalini zayıflatırken küresel ölçekte güçlü bir fiyat hareketi görmemize de izin vermiyor.
Geride bıraktığımız haftada olduğu gibi yeni haftada da piyasalara yön verebilecek önemde bir gündem maddesinin olduğunu söylemek zor. Bu kapsamda yurtiçinde hafta başında cari işlemler dengesi, işsizlik oranı ve sanayi üretimi gibi verileri takip edeceğiz. Son dönemde verilerde gözlenen bozulma nedeniyle özellikle cari işlemler dengesinin daha fazla yatırımcı ilgisi çekeceğini düşünüyoruz. Ortalama piyasa beklentisi Ağustos ayında 4 milyar dolar civarında bir açığa işaret ederken beklentilere paralel bir rakam görmemiz durumunda 12 aylık açık 14,9 milyar dolardan 22,3 milyar dolar seviyesine yükselmiş olacak. Yılın geri kalanında ise cari açıktaki artışın sürmesi beklenirken ortalama piyasa beklentisi yılın sonunda 30 milyar dolar civarında bir açık görebileceğimize işaret ediyor.
Yurtdışında ise korona virüs vaka sayılarının artmasına paralel olarak ekonomik aktivitenin düştüğünü ve sürpriz olmayan bir şekilde PMI verilerinin ivme kaybettiğini görmüştük. Yeni haftada ise bu durumun özellikle ABD sanayi üretimi ve perakende satışlar gibi rakamlara ne ölçüde yansıdığını takip edeceğiz. Öte yandan ABD’de bilanço sezonu da bu hafta başlayacak. Bilançoların yurtiçinde doğrudan bir etkisi olmasa da sonuçların küresel risk iştahına yansımalarını Borsa İstanbul’da da görmeyi bekliyoruz. IMF ise yarın güncel tahminlerini açıklayacak. Mevcut durumda IMF’nin 2020 yılı beklentisi-%4,9 oranında bir daralmaya işaret ediyor. Bu tahminde sınırlı da olsa yukarı yönlü bir revizyon görme ihtimalimiz var. Ancak 2021 tahminin daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Öyle ki bu tahminde yapılacak revizyonlar korona virüste ikinci dalga endişesinin küresel büyüme üzerinde ne derece risk yarattığına dair piyasalara fikir verecektir
BEKLENTİLERİMİZ
Borsa İstanbul destek bölgesinde tutunuyor. Gerek jeopolitik risklerin etkisi gerekse TL’deki değer kaybı nedeniyle Borsa İstanbul’un geride bıraktığımız hafta boyunca küresel borsaların gerisinde kaldığını gördük. Her ne kadar endeks ağırlıklı olarak yurtdışına paralel bir seyir izlemeye çalışsa da bu iki konu başlığının ne ölçüde hafifleyeceği hafta içinde izlenecek performansta belirleyici faktörler olacaktır. Teknik açıdan baktığımızda ise genel görünümde anlamlı bir değişim görmüyoruz. Bu noktada BIST-100 endeksinin geri çekilmeleri 1145 seviyesinin üzerinde karşılamasını görünümün bozulmaması adına önemli buluyoruz. Riskler hafifler ve endeks destek seviyelerinin üzerinde tutunmayı başarırsa 1180 seviyesini ana hedef olarak görmeye devam ediyoruz. Kaldı ki, aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi BIST-100 endeksinin MSCI gelişmekte olan ülkeler endeksine kıyasla tarihi dip seviyelere gerilemiş olması da- risklerin yüksek seyrettiği bir dönemden geçiyor olsak da - endekste tepki potansiyelinin arttığına işaret ediyor.
Teknik Analizde Öne Çıkanlar
|
Hisse
|
Kapanış
|
Hedef
|
Stop Loss
|
ARCLK
|
25.00
|
25.75
|
24.30
|
CCOLA
|
47.76
|
49.20
|
46.34
|
EUR/USD güç topluyor. ECB’nin geçtiğimiz hafta açıklanan toplantı tutanakları Merkez Bankası’nın gerek EUR’nun değeri gerekse enflasyona ilişkin görünüm konusunda düşünüldüğünden çok daha hassas olduğunu net bir şekilde gösterdi. Kaldı ki, tutanaklarda belirsizlik ifadesinin sık sık kullanılması da ECB’nin görünümü iyileştirmek için adım atmaya hazır olduğuna yönelik sinyaller veriyor. Bu noktada, ECB’nin Ekim ayında olmasa bile bir sonraki toplantısının yapılacağı Aralık ayında ekonomiyi destekleyecek yeni bir adım atma ihtimalinin arttığını düşünüyoruz. Bu yönde beklentilerin güçlenmesi risk iştahını destekleyerek paritenin daha fazla destek bulmasını sağlayabilir. Teknik açıdan ise sık sık dikkat çektiğimiz gibi ilk etapta 1,1870’e kadar anlamlı bir direnç görmüyoruz.
TCMB sıkılaştırma adımlarına devam ediyor. Geride bıraktığımız hafta boyunca diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden net şekilde negatif ayrışan TL dolar karşısında 7,95 seviyesinin de üzerini test etti. TCMB ise TL’deki değer kaybına karşı sıkılaştırma adımlarına devam ediyor. Merkez Bankası son olarak Cuma günü döviz karşılığı TL swap piyasasında TL faiz oranını %10,25'ten %11,75'e yükseltti. Bu adımın ardından kurda TL lehine hareket etme eğiliminin güç kazandığını gördük. Sıkılaştırma adımlarının devam etmesinin yanında jeopolitik risklerin azalması durumda TL’deki kırılganlığın daha da azalmasını bekleriz. Teknik açıdan baktığımızda ise özellikle 7,91’in altındaki rakamların TL lehine hareket alanını genişleteceğini düşünüyoruz.
Ons altın direncini test ediyor. Henüz somut bir adım atılmamış olsa da ABD’de teşvik paketi beklentilerinin güçlü kalmaya devam etmesi dolar üzerinde baskı yaratırken değerli metallerin ise güç kazanmasını kolaylaştırıyor. Bu kapsamda ons altının 1930 doların üzerini test ettiğini görüyoruz. Kısa vadeli teknik görünüm açısından son derece önemli olduğunu düşündüğümüz 1920 doların üzerinde kalınması durumunda daha yüksek seviyelere kapı açılacağını düşünüyoruz. Öyle ki son yükselişle birlikte Ağustos ayından bu yana devam eden aşağı yönlü trend kırılmış durumda. Bu durumda ilk hedefin 1935 dolar seviyesi olacağını söylemek mümkün.
Kaynak:ÜNLÜ Menkul
Hibya Haber Ajansı