TUBA KALÇIK
Yıllar önce yaptığınız şarkıların hâlâ söyleniyor olması nasıl duygu?
‘Bana Ellerini Ver’ bestemi 1972 yılında yapmıştım örneğin ama yeni jenerasyonda bile hala çok dinleniyor. Gençler belki şarkılarımı biliyor ama beni tanımıyor. Halkın sevgi ve beğenisi benim için en büyük ödüldür. Bu yüzden 1980’lerin sonuna doğru masonların gücüne ihtiyacım yok diyerek masonluktan ayrıldım. Çünkü benim inancıma göre sanatçının bir yere mensubiyeti olmamalı. Ayrıldığım için konserlerim iptal edildi, zorluklarla karşılaştım ama iyi ki de ayrılmışım.
Ajda’yı rol model seçtiler!
Aradan 40 yıl geçti. Peki, müzik dünyasında sizce hala etkililer mi?
Kesinlikle hâlâ etkililer. Sadece müzik dünyası değil, medyanın da bir kısmı emperyalist güçlerin etkisi altında. Bu medya çeşitli biçimlerde rol modeller üreterek bizi Batı kültürüne özendirmeye çalıştı yıllarca. Emperyalist güçlerin yanında duran medya, Ajda Pekkan’ı yıllarca kadın modeli olarak sundu. Batı kültürü bize bu rol modeller üzerinden empoze edilmek istendi. Adam olmak istiyorsan Batılı olmak zorundasın algısı yaratılmaya çalışıldı.
Medya etki altında
Günümüzde de bazı popçular Amerikalı sanatçılara özenerek sahne şovları yapıyor. Emperyalist güçlerin yanında duran medyada bu popçulara çok yer vererek, onları popülerleştirmeye çalışıyor. Emperyalist güçlerin etkisi altında olan bu medya, Türkiye’nin menfaatlerini korumak için Batı’ya karşı dik durduğu için Erdoğan’ı eleştiriyor. Emperyalistler Türkiye’nin kalkınmasının kendi kontrollerinde olmasını isterler, Cumhurbaşkanımız ise buna karşı çıkıyor, ben de karşı çıkıyorum.
Erdoğan’ın dik durmasına deli oluyorlar
Amerika ile sorun yaşadığımız şu günlerde oraya yerleşmeyerek doğru bir karar vermişim diyor musunuz?
Ben zaten Amerika’ya hiçbir zaman yerleşmeyi düşünmedim, düşünmem de. 1980’li yıllarda Arif Mardin beni Warner Brothers’ın sahibiyle tanıştırdı. Amerika’da müzik yapmam için de bana teklifte bulunuldu. Ama ben Amerika’da yaşayamayacağım için de teklifi kabul etmedim. Amerika’nın vizeleri kaldırmasını çok yanlış buluyorum. Cumhurbaşkanımız Amerika’ya yönelik söylemlerinde çok haklı. Erdoğan’ın dik durmasına ise deli oluyorlar ve o yüzden onu hedef alıyorlar. Erdoğan, toprağının, vatanının kıymetini bilen bir lider.
Yaşam tarzlarına saygı duymalıyız
Toplum olarak bizde vatanımız için emek vermeliyiz, birlik içinde yaşamalıyız. Vatan sevgisini her zaman ortaya koymalıyız. Birbirimizin yaşam tarzlarına, inançlarına saygı duyarak kenetlenmeliyiz. Ecevit zamanında
başörtülü milletvekili Meclis’e girdi diye ortalığı yıkmışlardı. Bakın şimdi meclisimizde başörtülü vekillerimiz var. Ne oldu yani? Kıyamet mi koptu? Bırakın insanlar istediği gibi giyinsin, yaşasın. Kardeşçe birbirimize sarılalım.
Gülen, insanlar üzerinden hain plan yapmaya kalktı
Erdoğan: Emperyalist güçlerin maşası olan Gülen’in tekliflerini kabul etmedim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle son dönemde medyanın ‘milli ve yerli’ bir duruşa sahip olması gerektiğini vurguluyor…
Medya milli ve yerli bir anlayışla hareket etmeli. Erdoğan’ı çok haklı buluyorum. Çünkü ne yazık ki bir kısım medya Batı’nın etkisiyle hareket ediyor. Emperyalist güçlerle birlikte hareket ediyor. Bunun değişmesi lazım. FETÖ bana yıllar önce bir çanta parayla gelerek, beni kendi taraflarına çekmek istedi. Kendi medyasında yer almam için çok ısrar ettiler. Benim müzikteki başarımı, duruşumu kullanmak istediler. Ama ben tekliflerini kabul etmedim. Emperyalist güçlerin maşası olan Gülen, insanları kullanarak, kendi hain planlarını uygulamaya çalıştı. Beni ne parayla ne de başka bir şeyle kimse yanına çekemez. Doğru bildiğim şeylerden beni kimse döndüremez. Başörtüsü yasağına yıllarca karşı çıktım örneğin. Başörtülü kızlarımız okula gidebilsin diye dekanlarla bile kavga etmiştim.
4 yıl boyunca dünyayı gezdik
Cazdan Türk popuna geçmeye nasıl karar verdiniz?
Dönemin en önemli caz müzisyenlerinden İsmet Sıral’ın orkestrasında çalıştım. Bu orkestrayla 4 yıl boyunca dünyayı gezdik. Türkiye’ye döndükten sonra da komşum Sezen Cumhur Önal’ın teklifiyle Türkçe sözlü hafif müzik okumaya başladım.
Tedaviye bile ABD’ye gitmedim
ABD’ye yerleşmeyi reddettiğiniz için hayat arkadaşınızdan boşandınız. Neden gitmediniz?
Ülkeme çok bağlıyım. Kanser tedavisi için bile gitmedim Amerika’ya. Türkiye’de değil de Amerika’da tedavi olsaydım insanımızın tedavi sürecinde bana gösterdikleri sevgiyi, ilgiyi orada göremezdim ki.
Eşcinselliği özendirmeye çalışıyorlar!
Emperyalist güçler, dünya nüfusu çoğalmasın diye yiyeceklerimizin bile yapısını değiştirdiler. İnsanların üremesini negatif etkiliyor bu yiyecekler. Bu dünya nüfusu üzerinde oynan büyük bir oyun. Bakın çevrenize, gencecik insanlar çocuk doğurmak için tedavi görüyor. Eskiden böyle miydi? Bir diğer oyunları ise eşcinselliği öne çıkarmaları.
Bu iş popülerleştirilmemeli
Eşcinsellik emperyalistlerin etkisi altında olan medyada özendirilecek bir şeymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Son zamanlarda bakın eşcinselleri rol model hale getirmeye çalışıyorlar. Bu tarz insanları daha görünür hale getirerek gençleri özendirmek istiyorlar. İnsanların cinsel tercihine her zaman saygılı bir insanım ama eşcinselliğin bu denli belli medya kesimleri tarafından popülerleştirilmesine de karşıyım. Ve bunu çok tehlikeli görüyorum.
Emperyalistler Türkiye’nin iyi olmasını asla istemez. Biz vatan sevgisini hep ortaya koyuyoruz.
Müzisyenliğime karşı çıktılar
Müziğe gönül vermiş bir aileden geliyorsunuz. Anneniz Batı klasik müziği piyanisti, dayınız ise keman ve piyano çalan klasik müzik sanatçısı. Böyle bir ailede büyümek sizin sanatçı kimliğinizi nasıl etkiledi?
tek başıma mücadele ettim
1950’li yıllarda müzisyenlik meslek olarak kabul edilmiyordu. Bundan dolayı da ailem müziğe gönül vermiş olmasına rağmen benim bu alanda eğitim alıp, müzisyen olmamı istemediler. Genetik olarak müzik yeteneğimi ailemden aldım ama tek başıma mücadele ederek bugünlere geldim. Daha lise yıllarımda kendi orkestramı kurdum. Liseden sonra da tamamen müziğe yöneldim. Müzik konusunda çok titiz biri olduğum için de farklı orkestralarda çaldıktan bir süre sonra kendi orkestramı kurup, müzik yolculuğuma devam ettim.
Sadece müzik değil, medyanın bir kısmı da emperyalist güçlerin etkisi altında...
Eurovision’u Sezen Aksu istedi
Sezen Aksu ile nasıl tanıştınız?
Sezen ile 1967 yılında kesişti yollarımız. Çok beğendiği ‘Yak Bir Sigara’ bestemi birlikte okumamızı istedi. Bu şarkıyı birlikte söyledik. 1984 yılında da birlikte Eurovision yarışmasına katılmam için bana teklif getirdi. O dönemde TRT’de sorun yaşadığım birkaç kişi yüzünden elemelerden geçemeyebiliriz dememe rağmen ısrar etti.
‘İkinci bahar’ çok ayrı!
‘Küçük Bir Aşk Masalı’ şarkısıyla katıldığımız yarışmada dördüncü olduk tam da tahmin ettiğim gibi ve Eurovision’a katılamadık. Ama aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ çok dinleniyor. Zamansız bir şarkıdır bu. Düzenlemesini yaptığım ‘İkinci Bahar’ da, kendi bestem olan ‘Bana Ellerini Ver’ de öyle. Bugünlere
kalan şarkılardır bunlar.