Çelik'in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Depremin meydana geldiği andan itibaren devlet o günden bugüne üstün bir gayret sarf ediyor. Şimdiye kadar 3 binden fazla artçı deprem gerçekleşti. İkinci depremin olduğu sırada biz Adana'ydık. Yoğun bir şekilde hissettik ki merkez üssünün ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir şey.
35 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. Hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz. Sadece Türkiye'deki kurumların değerlendirmesi değil dünyadaki önemli kurumların değerlendirmesi bölgede son 100 yılda yaşanan en büyük doğal afetle karşı karşıyayız.
200 binden fazla vatandaşımız başka yerlere tahliye edilmiş oldu. Yiyecek, içecek, barınma ihtiyaçların karşılanması bakımından mücadele çok güçlü şekilde veriliyor. Hepimiz afet bölgelerinde vatandaşlarımızla beraber olmak için siyasi tartışmaların parçası olmadık, hala da olmayacağız.
Her ne kadar siyaset yapılmasın diyenler neredeyse miting yapar gibi miting siyaseti yapar gibisinden yaptıklarına vereceğimiz cevaplar var. Pekçok propaganda da yapılıyor. Bu kadar büyük afet karşısında ki uluslararası yardım faaliyetinde bulunduğumuz afettir. Dünyada yaklaşık 100 ülkeden yardım talebimize cevap verilmiştir.
10 bin kişiye yakın uluslararası yardım ekibi buraya gelmiştir. Maddi ve ayni yardımları saymıyorum bile. Devletlerin gücünü kapasitesini aşan bir afet olduğu konusunda herkes mutabık. Burada tabii ki ulaşılamayan yerler, sıkıntılar, aksaklıklar elbette olmuştur. Ama sahaya hakim olan asli şey kardeşlik, dayanışma, koordinasyondur.
İçerideki kahramanlarımızın gayretlerini, adanmışlıklarını, milletimizin yaralarını sarmak için nasıl çırpındıklarını görerek içimizden şükran duygusuyla onları andık. Buradan onlara bir kere daha teşekkürlerimizi iletmek isteriz. Yabancı arama kurtarma ekiplerinin ağzından gerçek olmayan pek çok olmayan beyan da yayıldı. Birtakım yayınlar sosyal medyada söz konusu oldu.
Biz afet bölgemizde vatandaşlarımızla birlikte olduğumuz için siyasi tartışmaları parçası olmadık. Bunları not ediyoruz. Şimdiki önceliğimiz vatandaşlarımızın yaralarını sarmak. Kuşkusuz bu kadar büyük bir afet karşısında ki uluslararası yardım talebinde bulunduğumuz bir afet bu. Sahaya hakim olan asli şey koordinasyondur.
Vatandaşımız sivil toplum örgütüne yardım yapacağım derse söyleyecek bir şey yoktur. Ancak böyle afetlerde en kilit kavram koordinasyondur. Yardımların denetlenmesi sözkonusu olacaktır. Bunların bazen belli bölgeye geçmişte yardımlarda, krizlerden gördük, çok sayıda yardım giderken başka bölge ihmal edilebiliyor.
Bu sadece oturup belli alanda yapılacak değerlendirme değil, belli alanda AFAD gibi kurumlar vasıtasıyla bu koordisayon sağlanır. Sivil toplum gruplarının çabaları takdire şayandır. Bir propapaganda ile herkes karşı karşıya. Hiçbir yerde sanki devlet yok, devlet kurumlarının olduğu yerde başarısızlık var, sivil toplum örgütü devletten daha büyükmüş gibisinden bir faaliyet yürütüldüğüne dair çok sayıda söylem üretiliyor.
Doğru olan yaklaşım afetle mücadelede uzman kurumlar var. Başta AFAD var. Tüm sivil toplum kurumlarının bu koordinasyona katkı sağlaması kıymetlidir. Bütün sivil toplum örgütleri yaraların sarılması için milletin kazanımı olarak var olacaktır.
Bütün bu dayanışma içerisinde tek tük de olsa çok vahşi yaklaşımlar da oldu. Son derece yıkıcı faaliyet içinde olan çok insan da gördük. Yurtdışında birisi mesaj atıyor 'şu enkazda şu kadar insan kaldı' diye. İnfial yaratacak şeyler yayıyorlar. Twitter bununla ilgili tedbir almadı, daha sonra kısıtlamanın üzerine işbirliğini yapacağını söyledi, netice itibariyle engellenmesi yönünde daha büyük zemine kavuşturulmuş oldu.
Dezenformasyonla ilgili tedbirlerin ne kadar kıymetli olduğu görülmüştür. Dışarıdan bizatihi istihbarat faaliyeti olarak, yıkıcı faaliyet yürütme peşindeki organizasyonlar tarafından bu tip durumlar manipüle edilebiliyor. Düşünün Hatay'da arama kurtarma çalışmalarındasınız, güvenlik gücüsünüz, orada yaşayan vatandaşsınız, birden bire 'baraj yıkıldı' diye bir şey yayılıyor. Bununla kim mücadele edecek? Devlet mücadele edecek.
Muhalefetten çeşitli siyasetçiler bizim sahada olduğumuza dair söylem üzerine pekçok söz söylemişler. Birtakım kadrolu yazarlar var diye aynı cümleleri tekrar etmişler. Her bir siyasi partinin, her bir sivil toplum örgütünün deprem olduğu andan itibaren sahada olduğuna dair beyanı ya da afetle mücadele kapsamında kendilerinin ne yapacağına dair beyanı oldu.
Ben de MHP'li milletvekili arkadaşlarımızla beraber belli ziyaretlerde karşılaştığımızda yanımıztda tesadüfen gazeteci arkadaşımız Hande Fırat da vardı. Partilerimizde kriz koordinasyon merkezleri kurulduğunu ifade ettim. Bütün siyasi partiler bu açıklamayı yaptığı gibi bizim de yapmamız gayet doğaldır. İttifak adına yapılan ilk açıklama millet ititfakı adına yapıldı. 6 siyasi parti ortak açıklama yaptılar. Bizim sözlerimizi eleştirenler kendileri bizden önce ittifak adına açıklama yaptılar.
Bütün siyasi partiler, ittifaklar 'Biz sahadayız, parti olarak şuralarda bulunuyoruz' diye açıklama yapıyor. Burada sayın Akşener'e bir uyarıda bulunmak isterim. Kendisi benim söylediğim bir şeyin olmadığını söylüyor. Ben 'millet ittifakı nerede' demişim. Ben bu cümleme nasıl eklendiğini incellettim. Yaklaşık Twitter'de 3-4 bin hesap bunu ekleyerek ifade etmişler. Bunların çoğu yurt dışındaki FETÖ hesapları. Sayın Akşener'in buna dikkat etmesinde fayda var.
İlk açıklama müsbet açıklamaydı sonra ise yıkım siyaseti geldi muhalefetten. Bütün siyasi partilerin 'şöyle katkıda bulunacağız' demesi gayet doğal. Bunların herhangi şekilde ayrımcılık olması sözkonusu değil. Biz Adana CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı ile birlikte mücadele ettik, beraber ziyaretlerde bulunduk. Ayrımcılık bizden kaynaklanan bir şey değildir.
Dün yaptığım açıklamada da söyledim. Canlarımızı kurtarmaya çalışıyoruz, enkazları kaldırmaya çalışıyoruz, yaraları sarmaya çalışıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu afet bölgesine her gittiğinde afetle uğraşmaktan çok sayın Cumhurbaşkanımıza yıkıcı söylemler gündeme getiriyor, seçimler için konuşuyor. Sayın Arınç da seçimle ilgili birtakım şeyler paylaşmış.. Bunun bizim adımıza ortamı yoklamaya dair olduğunu söylüyorlar. Sayın Arınç'ın kişisel açıklamalarıdır, partimizi bağlamamaktadır. AK Parti ile bir ilgisi yoktur.
Şu anda tek odağımız afetle mücadeledir. Şu cenazelerimizi defnedelim, canlarımızı sağ salim kurtarmaya devam edelim, enkazları kaldıralım, yaraları saralım. En başta bizim herkes gibi sahada olmamızı siyasi ayrımcılık gibi sunmaya çalışanların nasıl siyasi yıkıcı bir şekilde sunmaya çalışanların deprem bölgelerini siyasi beyanat verme ortamı verme haline dönüştürdüklerini görüyoruz."
Hibya Haber Ajansı