'Balyoz Planı' siyasette tansiyonu yükseltti. Erdoğan planı lanetledi. Baykal 'Doğruysa G.Kurmay Başkanı'nı görevden al', Bahçeli 'MGK el koysun' dedi
Başbakan Erdoğan, Mumcu, Üçok, Emeç suikastlarını gündeme getirdi ve şöyle dedi: “Nice saldırı, suikast, azmettirenler ortaya çıkarılmadan, işledikleri cinayetler net olarak belirlenemeden bunlar belli kesimlere fatura edildi. Şimdi her şey açığa çıkmaya başlıyor. Bugün bizim yaptığımız, tüm kirli saldırıların üzerindeki sis perdesini kaldırmak, neden korkuluyor?”
‘Bazı köşe yazarları bize gaz vermesin’
Başbakan Erdoğan, grup konuşmasında bazı köşe yazarlarını şöyle uyardı: “Bazı köşe yazarları bize gaz vermeye çalışıyor.
Kimse bize gaz vermesin. Biz, ne yaptığımız gayet iyi biliyoruz. Ne zaman ne yapacağımızı da gayet iyi biliyoruz. Biz bütün bunların planlamasını yaparak yola çıktık. Eğer bugün köşenizde bu tür yazıları rahatlıkla yazabiliyorsanız, şöyle insafa gelin acaba 7 yıl önce bu yazıları niye yazamıyordunuz, kendinize bir sorun. Yazanlar da vardı. Onları da her zaman takdir ettik. Ama o gün yazamadığı halde bugün yazanlar şöyle kendilerini bir muhasebeye çeksinler, bize de gaz vermeye çalışmasınlar...”
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Demokrasiyi zafiyete uğratacak her girişim, hukuku çiğneyen her plan bu milletin, devletin bekası için bir tehdittir, bir tehlikedir. Bundan nemalananlar, bunu istismar vesilesi kılanlar, bundan menfaat devşirenler, bundan medet umanlar bilmelidir ki bu karanlık senaryoların hepsi lanetlidir ve bu lanet hepsini karanlığın içine çekip, insanlık vicdanında ebediyen mahkum edecektir” dedi. Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, güncel konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın konuşması özetle şöyle:
Bazı kesimler töhmet altına alındı
17 yIl önce gazeteci Uğur Mumcu’nun evinin önünde katledildi. Bu saldırının hemen ardından belli kesimler töhmet altında bırakıldı. Adres saptırıldı, maalesef dosya, birçok soru işaretine mahal bırakacak şekilde kapatıldı. Azmettirenler ortaya çıkarılamadı. Aynı durum Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Necip Hablemitoğlu ve Abdi İpekçi için de geçerlidir. Nice saldırı, suikast, azmettirenler ortaya çıkarılmadan, işledikleri cinayetler net olarak belirlenemeden bunlar belli kesimlere fatura edildi. Ah, ah... Tarih gerçekleri ortaya koyuyor. Ama bak şimdi yavaş yavaş her şey açığa çıkmaya başlıyor. Bugün bizim yaptığımız; Dink’in, İpekçi, Mumcu’nun, diğer tüm kirli saldırıların üzerindeki sis perdesini kaldırmak, tüm bu olayları aydınlığa kavuşturmak ve gelecekte benzer melanetlerin yaşanmasını önlemeye yöneliktir. Biz, bunu yapıyoruz. Dink olayında, hamdolsun, 32 saatte failler yakalandı, uzantılarını söylemiyorum. Aynı şey Danıştay olayında.... Hemen manşetler nasıl atıldı. Şimdi ne oldu? Hop, o da Ergenekon ile birleşti. Bakın neler çıkıyor? Bunlar bu kadar aceleci hareket ederek, faturayı sürekli olarak önyargıları, önka bulleriyle hep malum çevrelere kesmeye alışmışlar.
Devletin bekası için bunlar tehdit
Çünkü her kirli plan, bu ülkenin demokrasisine, hukuk sistemine, kardeşliğine, birlik ve bütünlüğüne, vatandaşımın işine, aşına, huzuruna, refahına kastetmektedir. Demokrasiyi zafiyete uğratacak her girişim, hukuku çiğneyen her plan bu milletin, bu devletin bekası için bir tehdittir, bir tehlikedir. Bundan nemalananlar, bunu istismar vesilesi kılanlar, bundan menfaat devşirenler, bundan medet umanlar bilmelidir ki bu karanlık senaryoların hepsi lanetlidir ve bu lanet hepsini karanlığın içine çekip, insanlık vicdanında ebediyen mahkum edecektir. Kanunsuzlukla mücadele bizim tek başına gerçekleştireceğimiz bir mücadele değildir. Muhalefet başta olmak üzere tüm kesimlerin samimi desteği, bu noktada hayati derecede önemlidir. Bu biliniyor olmasına rağmen, muhalefetin çetelere avukatlık yapıyor olmasını, kamuoyunun zihnini bulandırmak için gayret göstermesini, süreci her fırsatta provoke etmesini, ben aziz milletimin takdirine bırakıyorum. Faili meçhullerin faili malum hale gelmesinden kim niye korkuyor, niye çekiniyor, kim neden bunların üstünü örtmeye çalışıyor? Gizli kapaklı işlerin aydınlığa çıkmasından kim, neden endişe ediyor?
Biz talimatla, gizli tasniflerle gelmedik
Daha “Anayasa” kelimesi gündeme gelir gelmez malum çevreler bir anda sahneye fırladı. Bunlar, istemezük familyasının mensuplarıdır. 367 garabeti ile ülkenin enerjisini heba edenler, suskunluklarını bozup demokrasiye, millet egemenliğine, milletin bizatihi kendisine meydan okurcasına rol üstlendiler. Muhalefet de bu akıldanelerin kuyruğuna takılıyor ve o da kervanda yerini alıyor. Demokrasi mücadelesinde iktidar, muhalefet yoktur. İktidar demokrasi, hukuk, özgürlük istiyor diye, bunlara da karşı çıkmak bir muhalefet tarzı olabilir mi, Allah aşkına? Demokrasi konusunda iktidar da muhalefet de taraftır ve aynı tarafta olmalıdır. Ortada dolaşan iddialar, senaryolar karşısında sağduyu ve soğukkanlılığı elden bırakmayacağız. İsteyen, istediği tavrı takınır. Ama biz samimi olacağız. Bizi düşürmek istedikleri tuzaklara düşmeyeceğiz. Her sorunu hukuk çerçevesinde çözeceğiz. Yetkimizi milletimizden aldık, hesabımızı da doğrudan milletimize veririz... AK Parti, demokrasi ve değişim mücadelesi verirken, onu ithamlarla yıpratmak isteyenler statükonun, çözümsüzlüğün, gerilimin temsilciliğini yapıyorlar. AK Parti’nin demokrasi karnesi altın yıldızlarla süslü iken bizi karalamaya çalışanların demokrasi sicili kara lekelerle doludur. Bu ülkede çetelerin avukatlığını kimin yaptığı çok açık ortadadır. Biz, talimatla gelmedik. Biz, milletimizin ’yeter, söz milletin, karar milletindir’gerçeğiyle sandıklardan geldik. Biz, gizli tasniflerle de gelmedik.
Niçin CHP’ye iktidar verilmiyor?
BU ülkede hizipçilik, gerilim, kriz deyince hemen kimin akla geldiği bellidir. Milletim, hem bu senaryoları çok iyi biliyor hem bu oyunların aktörlerini artık ezberledi. Niçin CHP’ye bu ülkede iktidar verilmiyor? Millet bunlardan yaka silkti, ’illallah’ dedi de onun için. Mesele şudur; Türkiye değişecek mi, yoksa ’böyle gelmiş böyle gider’ deyip, kendi haline mi bırakılacak? Türkiye, statükoculuk yapılarak içene mi kapanacak, yoksa çağdaş dünya rotasında değişimine devam mı edecek? Aksak bir demokrasi bu aziz millet yeterli midir, yoksa demokrasinin nitelikleri, standartları daha ileri seviyelere taşınacak mıdır? Biz değişimden yanayız, statükonun değişmesinden yanayız. Biz, demokrasiden ve demokratikleşmeden yanayız. İleri bir demokrasiden, ileri bir hukuk sisteminden, daha fazla özgürlükten yanayız. Bugün eğer çeteler gün yüzüne çıkıyorsa, çeteler yargının önüne çakıyorsa, kirli oyunlar deşifre ediliyorsa, bu sergilenen sağlam duruş sayesindedir. Bugün eğer kirli planlar, kirli senaryolar açığa çıkıyor, özgürce eleştirilebiliyor, özgürce tartışılabiliyorsa, bu ortaya konan kararlı iradenin bir neticesidir. Biz öyle öfkeyle kalkıp zararla oturanlardan olmayacağız. Milletimizi zararla oturtanlardan olmayacağız. Biz, dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz...
Anlayışımız, kafatası milliyetçiliği değil
Irkçılık bu topraklarda hiçbir dönemde kendisine yer edinememiştir. Irkçılık; kültürümüzün, medeniyetimizin, tarihimizin ve inançlarımızın kesin dille reddettiği bir hastalıktır... Eğer bir ve beraber olacaksak, farklılıkları zenginlik olarak göreceğiz. Irkçılık yaparak, farklılıkları yok sayarak birlik sağlanamaz. Şu anda Türkiye genelinde gizliden gizliye yayılmak istenen ırkçı ajitasyon karşısında son derece dikkatli olmak zorundayız. Bazıları bu insanlık suçunu kullanarak, kendisine siyasi rant ve oy devşirmenin gayesinde olabilir. Gerçek milliyetçilik, asla ve asla ırkçılık değildir. Gerçek milliyetçilik, bir ırkın diğerine tahakkümü, diğerini hor görmesi değildir. Gerçek milliyetçilik ortak tarihten, medeniyetten yola çıkarak ortak bir geleceği inşa etmektir, ortak idealleri savunmaktır. Bizim tüm devletlerimiz, Selçuklu da Osmanlı da Türkiye Cumhuriyeti de bu anlayış üzerine bina edilmiştir. Bizim milliyetçilik anlayışımız, kafatası milliyetçiliği değildir. Onun için diyoruz ki; CHP ile MHP’yi ele geçiren yönetim anlayışları ruh ikizidir. Statükoculuk, inkarcılık, dayatmacılık, bu iki partinin de yönetici genlerine işlemiştir.