Adem Yavuz ARSLAN yazdı…
Meğer hepimiz yanılmışız!
Meğer fena halde yanılmışız. Ergenekon Soruşturması'nın bu ülkeye en büyük katkısının şeffaflaşma ve demokratikleşme olacağını umuyorduk. 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Bütün illegal yapılanmalar deşifre oluyor. Bu saatten sonra kimse andıçlarla, komplolarla, suikastlarla amacına ulaşamaz' diyorduk ki Taraf'ın manşeti acı gerçeği yüzümüze vurdu.
Darbecilik bazılarının genlerine işlemiş ve uslanmıyorlar. 2004'te Hilmi Özkök döneminde sivil toplumu yönlendirme ve yönetme planları yapılmıştı. Yaşar Büyükanıt döneminde en kapsamlı toplum mühendisliklerinden birisi; Lahika-1 ortaya çıktı. Bugün ise İlker Başbuğ dönemi ve benzeri bir plan daha.
Hasan Celal Güzel dünkü köşesinde MGK'da yaşadığı bir olayı anlattı. Yaklaşık 30 yıl önce de Gülen Hareketi'ni silahlı terör örgütü gösterebilmek için benzer girişimler olmuş. Belli ki bir 'kurum kültürü' var.
Taraf'ın yayınladığı belgenin en vahim tarafı ise kendi vatandaşına komplo kuran bir zihniyetin yönetim kademelerinde olduğunu göstermesi. Suç işlemiyorlarsa tezgahı kurarsın, uzantılı ekiplerle de kamuoyu oluşturup masum insanları terörist gösterirsin!
Aslında sayfalarca yazı yazmanın, saatlerce konuşmanın çok bir anlamı yok. Taraf'ın yayınladığı belge bizzat İlker Başbuğ'u tekzip etmiş durumda. Başbuğ'un 'içimizde darbeciler barınamaz, demokrasiye ve dine saygılıyız' dediği günlerde bir komplo andıçı hazırlanıyor. Karargahta seçilmiş bir hükümete ve bir sivil toplum hareketine karşı entrika boyutları da içeren bir andıç hazırlanabilmesi demokrasi için yüz kızartıcı bir durumdur.
Asıl düşündürücü tablo ise Ankara'nın sessizliği. Tepkiler cılız, siyasetçiler ortada yok. AK Parti'deki sessizliğe MHP ve CHP'nin de suskunluğu eklendi. Oysa bu andıç milletin kendisine, seçtiği siyasilere ve iktidara karşı hazırlandı. Hiç kimsenin görmezden gelme lüksü yok. Meclis'in konuya el koyması ve sorumluların yargı önüne çıkarılması şart. Yoksa Meclis duvarındaki 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' sözü anlamsızlaşacaktır.