Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Bilim Hizmet ve Teşvik ödülleriyle tıp tarihine ve ortak geçmişe vefa ödüllerini takdim edeceğimiz isimleri tebrik ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaştığımız Türkiye Yüzyılını kendimizle birlikte Türk dünyası başta olmak üzere tüm dost ve kardeşlerimizle ortak geleceğimizin vizyonu olarak tasarlıyoruz. Balkanlar’dan Orta Asya’nın derinliklerine Karadeniz’den Akdeniz ve Afrika’nın dört bir yanına kadar gönül coğrafyamızın her bir köşesindeki dostlarımızla artık ortak hayalleri paylaşıyoruz.
Dünyanın arttık sadece siyasi ve ekonomik olarak değil, aynı zamanda doğrudan insanın varoluş gayesiyle ilgili de arayışlar içerisinde olduğu bir dönemde Türkiye Yüzyılı hepimiz için deniz feneri maiyetinde bir rehber olacaktır.
Bu gayretimizin gerisinde asırlardır yaşadığımız tecrübelerin önümüze serdiği tablodan çıkardığımız dersler vardır Küresel düzeyde gittikçe belirginleşen bu tablo, kendi içinde enine boyuna tartışılmayı hak ediyor. Ancak tabiattaki her şey bir eşya, ham madde, tüketime elverişli bir meta olarak gören anlayışın, insanı da aynı kategoriye yerleştirmesi kaçınılmazdı. İnsana hizmet etmesi gerek araçların, mekanizmaların, sistemlerin bir süre sonra insanı kendine hizmet ettirmeye başlaması sahip olduğumuz değerler açısından kabul edilebilir bir durum değildir.
Kovid 19 salgını tüm dünyayı kasıp kavurmaya başladığında dünyadaki sağlık otoriteleri insanları bu felaketten korumak için bir dizi tedbir tavsiyesi açıklamıştı. Tam da o günlerde yeniden gündeme gelen İbn-i Sina’nın hayatını anlatan bir filmde benzer tavsiyelerin çok daha fazlasıyla bu büyük alim tarafından verildiği görülüyordu.
Türk Tıp Dünya’sının temsilcileri olarak bu tefekkürü kendi alanımızda her an her vesilede yapmakla mükellefiz. İlhamını, ilim, hikmet ve marifet temelinde inşa edilmiş insan merkezli medeniyet tasavvurundan alan bilim çalışmalarımızı ‘teknoloji kutsaması’ hastalığından uzak bir şekilde sürdürmemiz şart.
Dünyanın gelişmiş diye tarif edilen ülkeleri hemen her alanda olduğu gibi sağlıkta da sadece belli bir gelir seviyesinin üzerindeki insanlara yüksek standartta hizmet veren bir sisteme sahiptir. Bu sistemde düşük ve orta gelir sahibi kesimlerin işi şayet çok büyük bir maddi külfetleri göze almazlarsa gerçekten çok zor. Gelişmiş ülkelerde hasta kapılarına bile yaklaştırılmadan salgınla mücadele etmeye çalışan insanların hikayelerine oralardaki eşimizden dostumuzdan dinleyerek, medyadan takip ederek hepimiz şahit olduk.
Türkiye olarak küresel sağınla imtihanımızı hem vatandaşlarıma sunduğumuz sağlık hizmetleriyle hem de 161 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa gönderdiğimiz tıbbi destekle hamd olsun anlımız akıyla verdik. Salgının ilk günlerinden itibaren ‘insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır’ inancıyla hiçbir ayrım yapmadan elimdeki tüm imkanları, insanlık için seferber ettik.
Dünya buğday üretiminin yaklaşık 3’te 1’i Ukrayna ve Rusya tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu buğdayların açlık tehdidiyle karşı karşıya olan ülkelere ulaştırılması konusunda gösterdiğimiz gayretin en yakın şahidi sizlersiniz. İstanbul’da kurulmasını temin ettiğimiz ortak mekanizmayla Ukrayna buğdayının 9,3 milyon tonunu dünyanın hizmetine sunarak, gıda krizinin nispeten azaltılmasını sağladık. Her ne kadar Rusya, kendisi için aynı kolaylıkların gösterilmemesi sebebiyle bu konuda mütereddit davransa da biz insanlığa hizmet için gayretimizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Türkiye Yüzyılımızın en iddialı alanlarımızdan birisini de sağlık olarak belirledik. Büyük yatırımlar ve inovatif işbirliği yöntemleriyle inşa ettiğimiz şehir hastanelerimiz ile zenginleştirdiğimiz yetişmiş insan kaynağımız bu başarıda çok büyük pay sahibidir. Şehir hastanelerimizin hizmet kalitesini ve buralarda görev yapan doktorlarımızın bilime verdiği katkıyı, akademik bir yapı etrafında yükseltmenin de hazırlığı içerisindeyiz.
Bilişim ve teknoloji sağlık hizmetlerinde uluslararası standartlara uygun şekilde en etkin kullanan ülkeler arasındayız. Yerli ve milli şirketlerimiz sağlık alanında dünya çağında hizmet ve teknoloji üretebilecek seviyeye ulaştılar. Tıbbi cihaz alanında ithalatın ihracatı karşılama oranını yüzde 55’e çıkarttık.
Kamu tarafındaki bu olumlu gelişmeler özel sektörümüzün dinamizmini de artırıyor. Sağlıktaki dijitalleşmenin ve hizmet sunumundaki tecrübelerimizin verdiği imkanları yakın coğrafyamızdan başlayarak tüm insanlıkla paylaşıyoruz. Amacımız, Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde ülkemizi uluslararası sağlık hizmetleri alanında Türkiye markasıyla zirveye çıkartmaktır.”
Hibya Haber Ajansı