Düzen Sağlık Grubu’nda gerçekleştirilen diyabet seminerinde konuşan Dr. Özlem Aker, diyabetin halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığının, pankreasın ya yeterince insülin üretememesinden ya da pankreas tarafından üretilen insülinin vücutta etkin olarak kullanılamamasından kaynaklanan kronik bir hastalık olduğunu söyledi. Aker seminer’de şu bilgileri verdi:
“Dünya üzerindeki diyabetiklerin büyük çoğunluğu insülinin etkin kullanılamadığı tip 2 diyabete sahip. Dahası diyabet, değişen yaşam alışkanlıklarıyla paralel biçimde, günden güne artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyadaki tip 2 diyabetli hasta sayısı 1980’de 108 milyon iken, 2014’de 422 milyona ulaştı. Diyabet sıklığı orta ve düşük gelir düzeyine sahip ülkelerde daha da hızlı artış gösteriyor.
TEDBİR ALINMALI
Yanlış beslenme, fiziksel hareketsizlik, fazla kilo gibi sebeplerle son yıllarda çocuk ve gençlerde de tip 2 diyabet görülme sıklığı artıyor. Pre-diyabet, ise pankreas tarafından üretilen insülinin etkin kullanılamaması sonucu kan şekerinin normalden yüksek seyir göstermeye başladığı, ancak diyabet tanısı alacak değerlere ulaşmadığı durumdur. Pre-diyabet, diyabetin bir önceki aşamasıdır. Bu aşama genellikle fark edilmez. Bir çok hasta bu dönemde tanı almaz. Oysa bu dönemde sınırda yüksek şeker değerlerinin de damarlar üzerinde hasar yaratmaya başlayabileceği unutulmamalı. Pre-diyabetli bireylerde kardiyovasküler hastalık riski kan şekeri normal olan bireylere kıyasla 1.5 kat daha fazla. Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, normal vücut kitle indeksi, sigara kullanmamak gibi tedbirlerle diyabeti önlemek ve diyabete yatkınlığı olan prediyabetik bireylerde diyabete geçiş sürecini yavaşlatmak mümkündür. Kalori ve yağ alımı kısıtlanır, fiziksel aktivite artırılır ve kilo verilirse prediyabet ilerlemez, hatta geriler. Böylece Tip 2 diyabet geciktirilmiş, hatta bazı olgularda da önlenmiş olur.”