Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Sizlerin nezdinde 81 vilayetimizin tamamındaki oda ve borsalarımızın mensuplarına selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimizin, 80’inci Genel Kurulu’nun ülkemiz ve iş dünyamız için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum.
Burada Türkiye için çarpan vatanperver yürekler var. Burada Türkiye için üreten, istihdam oluşturan girişimci ruhlar var. Burada milletimizin istikbali için çalışan, ter döken inanmış gönüller var. Burada Türkiye Yüzyılı’nın inşası yolunda hiçbir fedakarlıktan kaçmayan millet ve memleket sevdalısı yol arkadaşlarım var.
Türkiye’nin ve Türk ekonomisinin kalbi bugün bu salonda atıyor. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi ve muhabbetimizi daim eylesin.
Dünyayı takip eden, vizyoner ve ufuk sahibi siz kardeşlerimin katkılarının bizim nazarımızda daima özel bir yeri oldu.
Özellikle son dönemde oda ve borsalarımızın kapasiteleri müthiş arttı. Dünyanın en iyi ve en çok hizmet üreten ilk üç oda sisteminden biri haline geldiniz. Biz de bu süreçte size daima destek olduk. Hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için önünüzü açtık.
Geçen sene milletimizin 60 yıldır içinde bir ukde olarak kalan Türkiye’nin otomobili TOGG’u birlikte hayata geçirdik. Bugün yollarımızı aşındıran binlerce TOGG’da siz kardeşlerimin desteği ve emeği bulunuyor.
Çeşitli sabotaj girişimlerine rağmen Türkiye’ye kazandırdığımız TOGG’un ne kadar stratejik hamle olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. Elektrikli araç piyasası, son bir sene içerisinde çok büyük bir ivme yakaladı. Uzak Doğu ülkelerinin piyasaya agresif bir şekilde girdiklerini görüyoruz.
Uzun yıllar sonra bu defa treni ve trendi kaçırmadık. Yerli ve milli markamız TOGG ile hızla gelişen elektrikli araç sektöründe biz de varız dedik. Biliyorsunuz o dönem sadece mali zorluklarla mücadele etmedik daha ziyade zihinlere kazınmış, öğrenilmiş çaresizlikle mücadele ettik.
Daha emekleme safhasından itibaren projenin kolunu, bacağını kırmak için çok uğraştılar. Fabrikasından tasarımına kadar her şeyi eleştiri konusu yaparak projeyi itibarsız hale getirmek için her yolu denediler.
Bugün milli savaş uçağımız KAAN ile ilgili neler söyleniyorsa, insansız hava araçlarımıza ve üreticilerine hangi iftiralar atılıyorsa Türkiye’yi ekonomide bir üst lige taşıyacak hamleleri baltalamak için kimler devreye giriyorsa hepsine ve daha fazlasına elektrikli araç imalat sürecinde şahitlik ettik. Ama biz bunların hiçbirine kulak asmadık.
Bundan sonra da ülkemizin diğer projelerinde sizlerle birlikte çalışmaya, yol yürümeye devam edeceğiz. TOBB mensuplarımızla en son geçen yıl 28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra bir araya gelmiş ve hasbihal etmiştik. Bugünkü genel kurulu da 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerine müteakiben gerçekleştiriyoruz.
Son bir sene içinde ardı ardında yaşanan üç seçim iş dünyamızı çok yordu. 2023 yılı Türkiye ekonomisi açısında çok meşakkatli bir yıl oldu. Ülkemiz maalesef seçim atmosferinden bir türlü kurtulamadı. Yine bu dönemde başta Gazze krizi olmak üzere bölgemizde ülkemizi de doğrudan etkileyen çatışmalar patlak verdi.
Tek başına seçim gündeminin bile bürokrasiyi, yatırımları, iş dünyamızın gelecek planlarını yavaşlattığı hakikattir. 31 Mart seçimlerinin de geride bırakılmasıyla inşallah dört yıllık seçimsiz bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Bundan sonra asıl meselelerimize daha fazla odaklanabilecek, milletimizin gerçek gündemine daha fazla vakit ve kaynak ayırabileceğiz. Küresel ekonominin son 5-6 yıldır fırtınalı sulardan geçtiğini zaten sizler de biliyorsunuz. Salgının çok öncesinde başlayan belirsizlik iklimi, Rusya-Ukrayna savaşı ve diğer bölgesel çatışmalarla daha da kesifleşti.
Dünyada son 50-60 yılın zirvelerine çıkan enflasyon, atılan tüm adımlara rağmen ekonomiler için endişe unsuru olmayı sürdürüyor. Amerika ve Avrupa merkez bankaları, enflasyonun ateşinin ne zaman düşeceğine dair halen net bir tarih veremiyor.
Türkiye olarak küresel ekonominin genel seyrinden ve bölgemizdeki krizlerden maalesef biz de olumsuz etkileniyoruz.
28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra ekonomide güçlü bir ekip kurduk. Ardından Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı’yla gelecek 5 yıla ait yol haritamızı belirledik. Son 11 aydır da bu yol haritasını harfiyen uyguluyoruz.
Mahalli İdareler Seçimlerinde pek çok eleştiriyi göğüsleme hatta sandıkta bedel ödeme pahasına kararlı duruşumuzu esnetmedik. Vaatlerin havada uçuştuğu bu dönemde popülizme meyil etmedik.
Şahsi ikbalimiz için ülkemize ve milletimize ilave yük oluşturacak hiçbir adım atmadık, bundan sonra da atmayacağız. Hükümetimizin 31 Mart seçim sürecinde sergilediği özverili tavrın değeri inanıyoruz ki gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. Bugün bize serzenişte bulunanlar inşallah yarın hayır dua edeceklerdir.
TOBB’la ve iş dünyamızın tüm kesimleriyle geliştirdiğimiz yakın diyaloğun ekonomiye de olumlu yansıdığını görüyoruz. Ekonomi programımızın neticelerini çeşitli alanlarda görmeye başladık. Geçen seneyi yüzde 4,5 gibi tahminlerimizin de üzerinde bir büyümeyle kapattık. Bu oranla Avrupa’da birinci, OECD ülkelerinde ikinci, G20’de ise dördüncü olduk.
2024 yılında hedefimiz 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm gelirini yakalamaktır.
Turizmde yılın ilk üç ayını rekorlarla tamamladık. 9 milyonu aşan ziyaretçi sayımızda yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettik. İlk üç aylık rakamlara baktığımızda 2024 yılı turizm hedeflerimizle uyumlu gittiğimiz görülüyor. Bizim için hayati önemi haiz bir diğer başlık, istihdamdır.
Vatandaşımızın işini, aşını korunması temel prensibimizdir. Ekonomimiz, istihdam oluşturmaya devam ediyor. Mart ayında istihdam 32,6 milyon kişiye ulaşırken, işsizlik oranı yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesine geriledi. Mart verilerinin bir başka özelliği, 11 aydır işsizlik oranının tekli rakamlarda seyretmesidir. Burada yakaladığımız istikrarı inşallah perçinleyerek sürdüreceğiz.
İşgücü piyasamızda ortaya çıkan arz-talep dengesizliğini de mutlaka gidereceğiz. Genç işsizliğim yüksek seyrettiği bir ortamda özel sektörümüzün personel bulamamaktan şikayet etmesi ortada bir sorun olduğunu göstermektedir. Özel sektörümüz, eleman eksikliğinden dolayı işlerini büyütemez hatta daralmaya giderken istihdam kapısı olarak devlete yüklenilmesi vahim bir hatadır. Sosyolojik kökleri de olan bu yanlıştan ülkemizi kurtarmamız gerekiyor.
Ülkemizin risk primi giderek düşüyor. Bu düşüş sayesinde iş dünyamızın dış finansmana erişim koşulları da iyileşiyor. Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan rezervlerimiz, bugün 127 milyar dolar seviyesine yükseldi.
Türkiye, hem üreterek büyümek hem de tasarruf ederek kaynaklarını en verimli biçimde kullanmak zorunda olan bir ülkedir. Bizim son dönemde keşfettiklerimizin dışında etrafımızdaki ülkeler gibi öyle çok büyük yeraltı zenginlerimiz yok. Alın terimizden ve kendi bileğimizin gücünden başka hiçbir şeye umut bağlayamayız. Gelirlerimizin artırmak için çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla üretip ihraç etmek mecburiyetindeyiz.
Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu malının korunmasına son 21 yılda daima ihtimam göstermiş bir hükümetiz. Mali disiplinden taviz vermeyerek ortalama bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 2,4 seviyesinde tutarak bu hassasiyetimizi ispat ettik. Şimdi bunu bir üst seviyeye taşıyoruz.
Kamu kurumlarının milletimize ve iş dünyamıza tasarruf kültüründe de örnek olmasını, rehberlik etmesini hedefliyoruz.
Merkezi idareler, yerel yönetimler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeler ve fonlar bu paketin kapsamındadır. Bu çerçevede tasarruf tedbirlerine istisnasız olarak tüm kamu idarelerimiz ve personeli uymak zorundadır. Harcanan her kuruşun hesabını soran bir bakış açısını egemen kılıyoruz. Böylece ülkemizin kaynaklarını çok daha verimli ve öncelikli alanlarda kullanabileceğiz.
Kamuda tasarruf kültürünü kurumsal bir niteliğe kavuşturarak bu konudaki farkındalığın sürekli yüksek kalmasını sağlayacağız.
Gerek kamuda tasarruf tedbirlerinin uygulanması gerekse nepotizmin engellenmesi noktasında muhalefetin de sorumluluk almasını bekliyoruz.
Türkiye’nin ekonomide yeni başarı hikayeleri yazmaya devam edeceğine yürekten inanıyorum."
Hibya Haber Ajansı