Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hem iç siyaset hem de dış politika gündemine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Erdoğan, özellikle ana muhalefeti sert bir dille eleştirirken, Türkiye'nin savunma sanayiindeki ilerlemesine dikkat çekti ve İsrail'in Gazze'deki saldırılarına ilişkin sert tepkisini yineledi.
Teşkilatlara Teşekkür ve Bayram Mesajı
Konuşmasına, AK Parti'nin 11 milyonu aşkın üyesine ve tüm dava arkadaşlarına sevgi ve saygılarını sunarak başlayan Erdoğan, Meclis Başkanlığı görevine yeniden seçilen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'u ve yeni görev alan milletvekillerini tebrik etti. İslam dünyasının buruk bir Kurban Bayramı geçirdiğini hatırlatan Erdoğan, Gazze'deki soykırım ve katliamlar nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve Filistinli kardeşleri için huzurlu bayramlar temenni etti. AK Parti teşkilatlarının ve belediyelerinin bayram boyunca sahada tam kadro görev yaptığını, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu güçlendirdiklerini belirterek teşekkürlerini iletti.
Muhalefete Sert Eleştiri: "Toplumdan Ayrışarak Siyaset Yapılmaz"
Erdoğan, 86 milyon vatandaşın siyasi farklılıkları bir kenara bırakıp kucaklaştığı bayram günlerinde, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin kendisini milletten ayrıştırmasının bu mübarek günlerin ruhuna uygun olmadığını ifade etti. İstanbul'a "çöreklenmiş bir avuç haraminin" güdümünden çıkamayan ana muhalefetin durumunun demokrasiye ve Türk siyasetine yakışmadığını vurgulayan Erdoğan, bayramlarda dahi gerilimi ve kutuplaşmayı körüklemeyi "vahim bir hata" olarak değerlendirdi.
CHP yönetiminin "uyarı levhalarına dikkat edip kendilerine çeki düzen vermek yerine maalesef içine sürüklendikleri anaforda daha fazla dibe battığını" söyleyen Erdoğan, "Arpalığa çevirdikleri belediyelerin kaynaklarıyla semirenler, ana muhalefeti yolsuzluklarına canlı kalkan yaparak Türk siyasetini de enfekte ediyor" dedi. Erdoğan, CHP yönetiminin "yanlışta ısrar etmekten vazgeçip etkin pişmanlıktan faydalanması gerektiğine" inandığını dile getirerek, aylardır süren "kim kimin yüzüne tükürecek" tartışmalarını "utanç verici" bulduğunu belirtti.
Asgari Ücret ve Alım Gücü Değerlendirmesi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in mazot hesaplarına tepki gösteren Erdoğan, Özel'in temel matematik bilgisinin siyasetçiliği gibi "iç açıcı olmadığını" savundu. Kendi dönemlerinde asgari ücretin alım gücündeki artışı örneklerle açıklayan Erdoğan, 2002'de 184 lira olan asgari ücretle 170 litre mazot alınabilirken, bugün 445 litre mazot alınabildiğini belirtti. Asgari ücretle çalışan bir vatandaşın arabasının deposunu ayda 10 kez doldurabildiğini ifade etti.
Hayat pahalılığı kaynaklı sıkıntıların farkında olduklarını ve başarılı bir ekonomik program uyguladıklarını belirten Erdoğan, "Enflasyonla mücadelede mevzi kazandıkça, inşallah, 86 milyonun tamamının refahını, alım gücünü ve hayat standardını daha da yükselteceğiz" dedi. Üretim ekonomisine yönelik teşviklerin artırıldığını ve yatırım taahhütlü avans kredisi program büyüklüğünün 300 milyar liradan 500 milyar liraya çıkarıldığını duyurdu.
İsrail'in Saldırıları ve Türkiye'nin Diplomatik Tutumu
Erdoğan, konuşmasının önemli bir kısmını İsrail'in Filistin'deki işgal ve katliam politikalarına ayırdı. 7 Ekim 2023 sonrası saldırıların "toplu kıyıma, toplu cezalandırmaya, en sonunda da soykırıma dönüştüğünü" belirten Erdoğan, 620 gündür süren vahşette 55 binden fazla Gazzeli masumun hayatını kaybettiğini, 128 binden fazla kişinin yaralandığını bildirdi. Gazze'de 2 milyon sivilin açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum edildiğini vurgulayan Erdoğan, İsrail'in yardım dağıtım noktalarına dahi saldırdığını belirtti. Netanyahu'yu "soykırım suçunda zalim Hitler'i çoktan geride bırakmakla" suçlayan Erdoğan, uluslararası bağımsız bir yargı önüne çıkmasını ve hesap vermesini temenni etti.
İsrail'in sadece Gazze'ye değil, Lübnan, Suriye ve Yemen'e de saldırdığını, İran'da suikastlar düzenleyerek "haydutluk sahasını genişlettiğini" ifade eden Erdoğan, İran'ın İsrail'in bu "devlet terörüne" karşı kendisini savunmasının "son derece doğal, meşru, hukuki bir hak" olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kurumların ve devletlerin bu saldırganlık karşısındaki sessizliğini eleştiren Erdoğan, bu sessizliğin "katledilen sivillerin, öldürülen bebeklerin, çocukların kanının lekesini taşıdığını" vurguladı.
Türkiye'nin İsrail'in saldırılarını yakından takip ettiğini ve olası etkilere karşı teyakkuzda olduklarını belirten Erdoğan, "Biz bakkal işletmiyoruz, dünyanın en büyük ülkelerinden birini, Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetiyoruz" dedi. Türkiye'nin devlet tecrübesi ve tarihi derinliğiyle hareket ettiğini, içi boş söylemlere prim vermediklerini ifade etti. İsrail'e gönüllü avukatlık yapanların kışkırtmalarını muhatap almadıklarını vurgulayan Erdoğan, kendi adımlarını "Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışan devlet ciddiyetiyle" belirlediklerini söyledi.
13 Haziran'dan bu yana yoğun bir diplomasi trafiği içinde olduklarını belirten Erdoğan, ABD Başkanı Trump, İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve bölge liderleriyle görüştüklerini aktardı. "Silahların susması için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz" diyen Erdoğan, Türkiye'nin menfaatlerinin, huzurunun, dirliğinin ve güvenliğinin sonuna kadar takipçisi olduklarını vurguladı.
Savunma Sanayiinde Tam Bağımsızlık Hedefi
Konuşmasında Türkiye'nin savunma sanayiindeki gelişimine özel bir vurgu yapan Erdoğan, "Türkiye'de on yıllardır devam eden tartışmaların, ayrışmaların, kutuplaşmaların ardında, iç dinamiklerden ziyade dış dinamiklerin olduğunun bugün çok daha net ortaya çıktığını" söyledi. Türkiye'deki darbelerin tesadüfen yapılmadığını ve arkasında "aynı karanlık siyonist şebekenin" olduğunu iddia etti. FETÖ'nün hain girişimlerinin de bu bağlamda daha iyi anlaşıldığını belirtti.
Osmanlı'nın "Hazır ol cenge, eğer istersen sulhu salah" ilkesine atıfta bulunan Erdoğan, bağımsızlık ve özgürlük için caydırıcı güce sahip olmanın şart olduğunu vurguladı. AK Parti dönemine kadar Türkiye'nin kendi savunma araçlarını üretemediğini, bunun sebebinin ise "irade, cesaret, basiret" ve "bağımsızlık, özgürlük aşkı" eksikliği olduğunu belirtti.
Son 23 yılda savunma sanayi alanında büyük bir destan yazdıklarını ifade eden Erdoğan, yerli ve milli üretim oranını yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıkardıklarını söyledi. Hava savunma sistemlerinden savaş gemilerine, İHA ve SİHA'lardan tank ve helikopterlere kadar geniş bir yelpazede milli projeleri hayata geçirdiklerini aktaran Erdoğan, "Türkiye, artık kendi semalarını yerli ve milli hava savunma sistemleriyle koruyan, entegre ve katmanlı bir savunma mimarisine sahip bir ülkedir" dedi. Bu seviyeyi yeterli bulmadıklarını ve daha güçlü ve caydırıcı hale gelmek zorunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Caydırıcılığımızı öyle bir düzeye çıkartacağız ki bırakın bize saldırmayı, hiç kimse bunu aklının ucundan dahi geçiremeyecek" ifadelerini kullandı.
Barış ve Güvenlik Vurgusu
Erdoğan, Türkiye'nin kimsenin toprağında gözü olmadığını, bölgede sadece işbirliği, istikrar ve güvenlik istediklerini yineledi. Adil, onurlu ve sürdürülebilir bir barışın kaybedeni olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Biz, barış için tüm samimiyetimizle çabalarız ama bize yönelik her saldırıda da tarihimizden, ecdadımızdan devraldığımız mirasla, saldırgana hak ettiği cevabı veririz" dedi. Milletin devletinin gücünü bildiğini ve birlik olduğunda neleri başarabileceğini bildiğini ifade eden Erdoğan, İsrail saldırganlığını durdurmak için mücadelenin süreceğini, diplomatik temaslara ara verilmeyeceğini ve Türkiye'ye içeriden ya da dışarıdan gelecek her saldırı karşısında milletin kendisini bulacağını belirtti.