Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Nice alimi ve evliyasıyla Bursa, yüzyıllardır gönüllerimizi imar ediyor. Gönül semamızı billur bir avize gibi aydınlatan bu şehir, ecdadımızın medeniyet anlayışının yaşayan örneğidir.
Kuruluşun ve yükselişin şehri Bursa, bu vasfını tarihinin hiçbir döneminde yitirmedi, bugün de koruyor. Biz de Bursa'dan aldığımız feyzle bir ayağımızı ülkemize sabitleyip diğeriyle tüm dünyaya sesimizi, sözümüzü, dostluğumuzu ulaştırıyoruz.
Bursa nasıl Balkanlar'dan Kafkaslar'a başı dara düşen her kardeşimize kucak açmışsa biz de bu coğrafyalarla bağlarımızı daima güçlendiriyoruz.
Bursa, nasıl sanayi ve tarım üretiminin gücüyle dünyaya dal salmışsa, biz de ekonomide ve diplomaside aynı kucaklayıcılığı sergiliyoruz.
Bu vesileyle 14-28 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı'na milletvekilliğinde yüzde 5, Cumhurbaşkanlığında yüzde 55 oranındaki desteğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Biz de Bursa'nın bunca bizden esirgemediği ahde vefasını, kadirşinaslığını, muhabbetini asla unutmayacağız.
Her gelişimizde kalbimizin bir köşesini Bursa'da bırakıyoruz. Sordum, bugün Bursa'da katılım ne durumda diye? Rakamı aldım, 90 bin. Şimdi buradan Bursa'yla birlikte Türkiye Yüzyılı'na hazırlanıyoruz. Türkiye Yüzyılı şehirlerimizin inşasını Bursa'nın yoıl arkadaşlığında yapmak istiyoruz.
Biz biliyoruz ki Bursa'nın boş lafla, palavrayla, yalanla, dolanla işi olmaz. Çünkü Bursa, emeğin, alın terinin, üretimin şehridir. Bursa, yatırıma bakar, esere bakar, hizmete bakar, projeye bakar velhasıl Bursa icraata bakar. Dolayısıyla Türkiye Yüzyılı yolculuğumuzda bizi en iyi anlayacak olan Bursa'dır.
Zaten Bursa ilk yerli markamız Togg fabrikası başta olmak üzere ülkemizin prestij eserlerine öncülük ediyor, ev sahipliği yapıyor. Allah vergisi, büyüleyici güzellikleriyle medeniyetlerin mirası, eşsiz birikimiyle, vakur insanıyla Bursa'ya da böylesi yakışır.
İnşallah Bursa, 31 Mart'taki tercihiyle bu duruşunu büyükşehirde ve ilçelerde belediye yönetimlerine de yansıtacaktır. Ben buna inanıyorum. Bursa'ya güveniyorum. Biz de belediye başkanlarımızla el ele verip Bursa'nın önünde yeni bir dönem açmayı planlıyoruz.
Ramazan'ın bayramı gelmeden inşallah 31 Mart'ta milli irade bayramına kavuşacağız. Artık sonuna doğru yaklaşmaya başladığımız Ramazan-ı Şerif'inizi tebrik ediyorum. Bizleri Ramazan-ı Şerif'e eriştiren rabbimizden sağlıkla, huzurla, esenlikle, bayrama da ulaştırmasını niyaz ediyorum. Kadir Gecenizi ve bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum.
Bursa, sadece sahip olduğu maddi imkanların değil, özgürlüğün kıymetini de çok iyi biliyor. Çanakkale'de yedi düvele karşı veridiğimiz tarihi istiklal mücadelesinde en büyük desteği veren yerlerden biri bu şehirdir. Bir asır önce iki yılı aşkın süre işgal altında kalan Bursa için milletimiz karalar bağlamıştır.
Osmanlı döneminde de Bursalı yiğitler gönül coğrafyamızın dört bir yanında destanlar yazmıştır. Hatta bu mücadele sırasında yaşanan acılar üzerine yakılmış ağıtlar vardır. Cezayir'e sefere çıkıp memleketlerine dönmeyen yiğitlerin ardından yakılmış bu ağıt bize bugün de önemli mesajlar veriyor.
Son dönemde Gazze'de yaşananların bundan bir farkı yok. Gazze'de oluk oluk akan Müslüman kanı karşısında kör, sağır kesilenler yarın bizim başımıza benzer bir felaket gelse emin olun aynısını yapacaklar. Aslında biz bunu yaşadık.
Rusya'yla aramızın açıldığı terör örgütlerinin sınırlarımıza dayandığı bir dönemde batılı ülkeler, güney şehirlerimizdeki hava savunma sistemlerini alıp götürmüşlerdi.
Hamdolsun o dönemdeki sıkıntıların üstesinden gelmeyi kendi gücümüzle, imkanımızla, mücadelemizle başardık. Suriye'de, Libya'da, Akdeniz'de, Karadeniz'de, Karabağ'da, hangi adımı attıysak karşımızda büyük bir küresel ittifak bulduk.
Güven ve istikrar iklimimizi bozmak için yıllardır ülkemizde etki edebildikleri her kesimi kışkırtmaya, hareketlendirmeye çalıştılar. Her seçim döneminde de aynı senaryoyu devreye soktular. Milletimizle bir olup tüm bu oyunları birer birer bozduk.
Kimi tuzakları geçtiğimiz mayısta olduğu gibi sandıkta hüsrana uğrattık. Kimi tuzakları 15 Temmuz'da olduğu gibi sokakta bertaraf ettik. Kimi tuzakları askeri harekatlarımızla sınırlarımız ötesinde durdurduk. Tabii bu uzun soluklu bir mücadeledir.
Her dönemde yeni araçlar, yeni argümanlar, yei taktikler devreye giriyor. Hiç şüpheniz olmasın, önümüzde bizi yine zorlu bir süreç bekliyor.
Bu toprakları vatan yapmak için verdiğimiz uğraşı, vatanımızı elde tutmak için de sürdürmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde tıpkı bir asır önce yapmaya çalıştıkları gibi bizi bu topraklardan jiletle kazıyıp atmakta tereddüt etmeyecekleri açıktır.
Ülkemiz muhalefetinin anlamadığı, anlamak istemediği, anlasa bile önemsemediği hakikat işte budur. İhtirasları öylesine gözlerini bürümüş durumda ki ülkenin ve milletin uzun vadeli çıkarlarının altına dinamit döşemekten çekinmiyorlar.
Bu uğurda PKK'ya göz kırpıyorlar. Bu uğurda FETÖ'ye göz kırpıyorlar, bu uğurda emperyalist heveslere göz kırpıyorlar, bu uğurda her türlü hırsızlığa, arsızlığa yol veriyorlar. Siyasi vizyon sıfır.
Siyasi program hak getire, proje mevcut değil, icraat desten zaten yok .Buna karşılık muhalefet cenahında her türlü istismar, her türlü kirli pazarlık, her türlü entrika kol geziyor.
CHP, çeşitli şehirlerde DEM'le hem de tabanına rağmen neyin karşılığı, hangi paylaşımların ürünü olduğu bilinmeyen karanlık ittifaklar kuruyor? Fakat bundan öylesine utanıyorlar ki saklamak için de kırk takla atıyorlar. CHP'nin ihtirasları DEM'in de için hallaç pamuğuna çevirdi.
Bu partide kimi diyor ki kendimize oy verelim, kimi diyor CHP'nin kuyruğuna takılalım. Yani her kafadan bir ses çıkıyor. Toplam üye sayısı 500 bini bulmayan marjinal partiler, sağa sola talimat veriyor, istikamet çiziyor, seçmenin iradesine ipotek koyuyor. CHP'li faşist yöneticiler 'kapıdan giremezsiniz' diyerek zaten bunları her gün tokatlıyor.
Ortada savunduklarını iddia ettikleri hak, hukuk, değer, prensip namına bir şey kalmadı. Bize karşı ortalığı ayağa kaldıranlar CHP'nin küstahlıkları karşısında uslu bir kediye döndü.
Tabii bir de terazinin diğer tarafı var. Ülkemizin en büyük muhalefet partisinin içine düştüğü tutarsızlık, savrulma, kirlenmişlik hali gerçekten utanç verici.
Valizler, çantalar dolusu dolarlar, Eurolar, bunları saymaya bile yetişemiyorlar. Sayma görüntülerini kimse izah edemiyor. Bir tane CHP'li yetkili çıkıp da paralardan yapılan kulelerin kime ait olduğunun cevabını veremiyor. Daha darbe güzellemelerini millete yaptıkları hakaretleri saymıyorum.
İşte bu seçimlerde sadece şehirlerinizi yönetecek başkanları seçmekle kalmayacaksınız. Aynı zamanda ülkemizin geleceğinde hangi siyaset tarzının önünün açılacağını da belirleyeceksiniz. Sizlerden 31 Mart'a bu gözle de bakmanızı istiyorum. Bursa'nın en doğru kararı vereceğine inanıyorum.
Şu an dünyadaki tüm ekonomileri zorlayan en büyük sorun son 50-60 yılın zirvesinde seyreden yüksek enflasyondur. Avrupa'sından Amerika'sına herkesin kontrol altına almaya çalıştığı enflasyonla biz de mücadele ediyoruz. Hayat pahalılığından en fazla etkilenen kesimlerimizde çalışanlarımız ve emeklilerimizdir.
Biz yılbaşında hem asgari ücrette hem emekli maaşlarında yaklaşık yüzde 50 oranında artışlar yaptık. Emeklilerimizin bayram ikramiyelerini de aynı oranda artırdık. Ayrıca bir defaya mahsus 5 bin lira ödemede bulunduk.
Öncesinde 16 milyon emeklimizin tamamına tek sefere mahsus 5'er bin lira ödemede bulunduk. Şimdi de banka promosyonlarını 8 bin lira ile 12 bin lira arasına yükselterek emeklilerimize yeni bir imkan sağladık. Önümüzdeki temmuz ayında yılın ilk 6 ayındaki enflasyona göre emekli maaşlarını tekrar masaya yatıracağız. Memurlarımıza yaptığımız 600 ek gösterge ilave edilmesi uygulamasını genişleterek düzenlemenin hazırlıkları tamamlandı.
Küçük esnafın prim gün sayısında yaşadığı adaletsizliği giderecek, buna göre önümüzdeki dönemde bu adımı atacağız. Ev hanımlarımızın isteğe bağlı sigorta prim teşvikleri ile ilgili düzenlemeyi de hayata geçirdik.
Gençlerimize çeşitli başlıklarda vereceğimiz ilave destekleri deprem bölgesinden başlayarak uyguluyoruz. Böylece milletimizin farklı kesimlerine verdiğimiz sözlerin takibini yapıyor, tek tek yerine getiriyoruz.
Elbette tüm bunlar yüksek enflasyonun çalışanlar ve emeklilerde yol açtığı refah kaybı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bunun için öncelikle ekonomi programımızı kararlılıkla uygulamayı sürdürerek fiyat istikrarını sağlamamız gerekiyor.
Çünkü yüksek enflasyon ortamında kime ne verirseniz verin beklediğiniz neticeyi alamıyorsunuz. Yılın ikinci yarısında enflasyonun inişe geçtiğini hep birlikte göreceğiz. Deprem bölgesindeki inşaat çalışmalarının yükünün de hafiflemesiyle birlikte çalışanlarımızı ve emeklilerimizi hak ettikleri refah seviyesine biraz daha yaklaştıracağız.
Biz bugüne kadar milletimize asla yalan söylemedik, insanımızı kandırmaya çalışmadık. Dün verdiğimiz sözleri bugün hatırlamıyoruz diye kulak arkası hiç yapmadık. Milletimizin her kesimiyle sürekli irtibat içinde olduğumuz için tespit ettiğimiz sıkıntıları, talepleri en kısa sürede karşılayacak adımları attık. Yapamayacağımız işleri asla söylemedik.
Hatta emeklilikteki yaş uygulaması gibi aslında içimize sinmeyen birtakım hususları bile milletimizden gelen yoğun talepler karşısında hayata geçirmekten kaçınmadık. Bu uygulamanın kamu maliyesine getirdiği yükün ve sosyal güvenlik sistemimizin dengesine yol açtığı bozulmanın tamiri epeyce vakit alacak.
Şimdi sahada emekli maaşlarında bununla bağlantılı şekilde kaçınılmaz olarak asgari ücrette ara artış istekleriyle karşılaşıyoruz. Daha önce sadece emekli maaşlarında 10 bin liralık bir artışın yol açacağı mali yükün hesabını milletimizle paylaşmıştık.
Yatırım bütçemizin tamamını veya eğitime, sağlığa ayırdığımız kaynağın tümünü sadece bu artışa tahsis etsek de yetmeye mümkün olmadığını göreceksiniz. Takdir edersiniz ki devlet yönetiminde böyle bir durum olmaz, olamaz.
Yaşadığı sıkıntılardan dolayı sitemlerini dile getiren her vatandaşım, elbette sonuna kadar haklıdır. Peki çalışanların ve emeklilerin kayıplarını nasıl telafi edeceğiz? Her zaman yaptığımız gibi bunu daha çoık çalışarak, daha çok üreterek, devletimizin kaynaklarını daha da çoğaltarak yapacağız.
Sizin karşınıza gelip atıp tutanların hiçbiri bırakın devletin kaynaklarını çoğaltmayı, mevcuda bile sahip çıkamayacakları için zaten derdinize derman olamayacaklar.
Belediyelerde yaptıklarını görüyorsunuz. Beş yılda iflas ettirmedikleri yer kalmadı. Sorunsuz saat gibi tıkır tıkır işleyen hizmetleri bile devam ettiremediler.
Sadece yalanlarıyla sizleri kandırmanın peşindeler. Biz tüm samimiyetimizle, tüm içtenliğimizle, tüm hak ve hakkaniyet duygumuzla size gerçeği söylüyor, çözüm yolumuzu paylaşıyoruz.
21 yılda nasıl 3 kat Türkiye'yi büyüttüysek önümüzdeki dönemde iki kat daha büyütüp inşallah sözlerimizi fazlasıyla tutacağız.
Yeter ki birliğimize, beraberliğimize sahip çıkarak ülkemizin bütünlüğünde devletimizin bekasında gözü olanları sevindirmeyelim. Gerisi sadece gayret, vakit ve planlama meselesidir.Bizim söylediğimiz her şeyin referansı, ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerdir."
Hibya Haber Ajansı