Eski bakandan CSO yorumu: ‘Ne zaman bitecek bakalım’

Ankara Kulübü, Ankara Konağı’nda ‘Kültür ve Turizm Bakanları Gözüyle Başkent Ankara’ isimli bir panel gerçekleştirdi. Eski kültür bakanlarından Agâh Oktay Güner, Namık Kemal Zeybek ve Ertuğrul Günay’ın konuşmacı olarak yer aldığı panelin moderatörlüğünü Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Murat Karayalçın yaptı. Ankara Vali Yardımcısı Fatih Ahmet Kurt, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ile çok sayıda eski bakan ve milletvekilleri de panelin dinleyicileri arasında yer aldı. Konuşmasında, bugüne kadar 4 Cumhurbaşkanı, 5 Başbakan, 7 Bayındırlık, 2 Çevre ve Şehircilik, 5 Turizm, 4 Kültür, 5 de Kültür ve Turizm olmak üzere, toplam 23 bakan gören ve 18 yıldır bitirilemeyen Başkent’teki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Konser Salonu ve Koro Çalışma Binaları inşaatına da değinen Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, şöyle konuştu:

YATIRIMLAR YILLARCA SÜRÜYOR

“Numune Hastanesi’nin önünde Resim Heykel Müzesi Türk Ocağı binası 1924-1925 rahmetli Arif Hikmet Koyunoğlu’nun eseridir. Kültür Bakanlığı binası hariciye vekâleti olarak operanın karşısına yapılmış bulunan yine onun eseridir. Bir de yanındaki Etnoğrafya binası var. Etnoğrafya binası ve Türk Ocağı binası sanıyorum hariciye vekaletinden daha önce. Mustafa Kemal o binaların yapılışına nezaret ediyor. O binalar o zor dönemde iki yıl içinde tamamlanmış binalar. Böyle yıllar içinde uzayıp gitmemiş. Bir senfoni inşaatımız var aşağıda, 1995’te temeli atılmıştı 2007’de ben temel vurdum ondan sonra nihayet kubbeler ortaya çıktı. Ne zaman bitecek bakalım, ben oraya kadar getirmiştim. Kültür yatırımları yıllarca sürüyor. Aşağıda yerel yönetimlerin bakanlığın gayretiyle gitmiyor. Bunun hükümet politikası olarak ele alınması lazım.

ATATÜRK’TEN SONRA PLANSIZLIĞA TERK EDİLDİ

Bunu üzülerek söylüyorum Ankara ne yazık ki Atatürk’ten sonra hükümet politikası olarak plansızlığa terk edilmiş. Güvenpark’ta bir anıt var şimdi önünden geçen çocuklar anıtı fark etmiyorlar. Hâlbuki Güvenpark’taki anıt yapıldığında arkasında kocaman bir park var. Bütün bakanlıklar daha sonra oraya yığıldı, Ankara tarlasında başka yer kalmamış gibi hepsi birbirinin üzerine bindirildi. Ankara son 70-80 yılda kurulan bir şehir. Dünyanın en güzel başkentlerinden birisi olabilirdi. Ne yazık ki inanılmaz bir ufuksuzluk dönemi yaşamışız. Kimse alınmasın halen devam ediyor. Çayyolu tarafında 20-25 yıldır oturuyorum. Bütün mazisini biliyorum. Hayalim, batıya giden aksta parklar yeşillikler içinde yerleşimler olmasıydı, şimdi sadece binalar arasında ev sahiplerinin diktiği ağaçlar var. Böyle bir şehir planlaması gerçekten kabul edilemez.”

14 YILDA BİR FUAR MERKEZİ YAPAMADIK

14 yıldır sanayiciler için bir fuar alanının halen yapılamadığına vurgu yapan Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ise şunları söyledi: 
Her ülkenin başkenti kendisinin onurudur. Ne yazık ki bu konuda bile ortak noktada buluşamıyoruz. Ben turizmciyim hem de yerel yöneticiyim. Ankara ne yazık ki iç ve dış turizmi çekemeyen bir il haline gelmiştir. Biliyorsunuz sanayici için fuarlar önemlidir 14 senedir Ankara Büyükşehir Belediye Meclis üyesiyim. 14 senedir her sene mecliste fuar için kararlar alırız. Ne yazık ki bir fuar merkezi sanayicilerimize yapılmadı. Fuarı yapmak Ankara turizmine de destektir. Kültür konusunda da çok geri noktadayız.”

KARAYALÇIN’DAN 88 ELEŞTİRİSİ

Panelin moderatörlüğünü yapan Ankara Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Murat Karayalçın, 8 Kasım’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın açılışını yaptığı Yavuz Sultan Selim Bulvarı ve 88 hizmet törenine kendi hizmetleriyle göndermede bulundu. Karayalçın Başbakan Yıldırım’ın törendeki açıklamasını şu sözlerle eleştirdi: “Hizmete açılan 88 tesisin adlarından bazıları şöyle; çalı dikimi, çöp konteyneri, basket potası, dekoratif aydınlatma, bank, taksi durağı, köy konağı tamir edilmiş. Sayın Başbakanın orada yaptığı konuşmada bir cümlesi var; ‘Eskiden açılış yapmak için bir tane eser ararlar nerede bir kulübe görseler koşarak gider açarlardı’ diyor. Bu tanımlamaya göre ben de kulübecilerden birisiyim. İnşaat Mühendisleri Odası kuruluşlarının 50. yılında 2014’te Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren 2005 yılına kadar yapılmış olan 50 büyük eserin neler olduğunu çıkarma ihtiyacını duymuş. Ankara’dan olanlar 11 tane. Ankara Garı, Anıtkabir, meclis binası, ODTÜ yerleşkesi, GATA yerleşkesi, 19 Mayıs Stadyumu, Emek İşhanı, Ankara Metrosu, Ankara Polatlı Sivrihisar bölünmüş yolu, İmrahor viyadüğü ve Çubuk Barajı da yer alıyor. Bunlardan 2 tanesi benim Ankara belediye başkanlığını yaptığım 1989-94 döneminde yapıldı. Biri, Ankara metrosu öbürü İmrahor viyadüğü. Ankara metrosu, 1 milyar 130 milyon dolarlık bir yatırım. Ankara’ya itibar kazandıran bir diğer yatırım da Batıkent projesi. Birleşmiş Milletler’in konut yılı birincilik ödülünü verdiği Batıkent, Ankaralıların projesidir. Bu çalı dikimi, çöp konteyneri gibi projeler daha sonra inşaat mühendislerinin yapmış olduğu bu çalışma yenilendiğinde eminim dikkate alınacaktır. Kimin kümes yaptığı kimin gerçek bayındır hizmetini Ankara’ya sunduğu bu kez onların çalışmasıyla ortaya çıkacaktır.”

PAVYONDAN GELEN BİR MÜZİK EKOLÜ

Panelde eski bakanlardan Agah Oktay Güner Atatürk’ün ağaç sevgisine dikkat çekerek farklı hikayeler paylaştı. Güner, “Biz çocuklarımıza Atatürk’ten bahsettiğimizde sarı saçlı, mavi gözlü karga kovalayan çocuk diyoruz. Şu ağaç sevgisini, insan sevgisini de anlatmalıyız. Bu memlekette Atatürk’e yapılan en büyük düşmanlık Atatürk’ün muhteşem varlığını taş ve tunç parçalarında dondurmak oldu” ifadelerini kullandı. Panelin bir diğer önemli konuşmacısı olan eski bakan Namık Kemal Zeybek de “Atatürk Ankara’yı Başkent seçmek suretiyle bir keramet göstermiştir. Kerameti de biz kendimize göre anlayalım” diye konuştu. Atatürk ile ilgili anıları da katılımcılarla paylaşan Zeybek, o yaşam felsefesinin bugün örnek alınması gerektiğine işaret etti. Kültür ve sanatın Ankara’yı terk ettiğine vurgu yapan Ankara Kulübü Başkanı Metin Özaslan ise şöyle konuştu: “Sanatı sahiplenmezseniz hatta en üst düzeyde hakaret ederseniz o naif alan farkında bile olmadan terk eder. Ankara’nın yaşadığı budur, sanatçılarımız gitti sanat kurumları taşındı ve geriye bir boş kent kaldı. ‘Ankaralı’ dediğimiz, pavyondan gelen bir müzik ekolü çıktı maalesef. Atatürk’ün şehrini ne yazık ki bu şekilde tanıyorlar.” Panelin sonunda konuşmacılara seymen plaketi takdim edildi.