MEB Şura Salonu’nda sahnelenen oyun öncesi basın mensuplarına açıklama yapan Öden, 7 yıldır Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’yla çalıştığını anlattı. Öden, kadına şiddet, mülteciler ve mevsimlik tarım işçileri ile çocuklar konusunda çalıştığından, sahada çok fazla bulunduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Bu sürede sahada çok sert çocuk ve kadın hikâyeleriyle karşılaştım. Beni inanılmaz etkiledi. Ben cebimde biriktirdiğim hikâyeleri seyirciyle paylaşmak istedim. Çünkü biliyorum ki kadının mücadelesi paylaşıldığında çok güçlü olarak kalplerde ve zihinlerde ferahlık yaratacak. Sanatın gücü de yadsınamaz.
“HİÇBİRİMİZİN BİRBİRİMİZDEN FARKI YOK”
“Türkiye’deki bütün kadın renkleri var. İstanbullu, Kürt bir kadın, göçmen bir hip hopçu ama hikâyeyi birleştirdiğinizde hiçbirimizin birbirimizden farkı yok. Her yaştan her meslekten kadın var. Oyun seyirciyle kontak kuruyor. Seyircinin kalbine, aklına, ruhuna değen bir oyun. 7 yıldır mülteciler, kadın ve çocuklarla yaptığım çalışmaların ilhamı ile oluşturulduğu için seyirci tarafından çok beğenildi çünkü her biri gerçek dertlerden ve gerçek sorunlardan ortaya çıktı.”
ANKARA KALBİMİN ORTA YERİNDE DURUYOR
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden mezun olduğunu hatırlatan Öden, “Kendi memleketime gelip hocalarım, ailem, arkadaşlarım ve Ankaralılar ile buluşmak çok heyecan verici. Ankara benim için hep çok özel bir şehir olacak. Büyüdüğüm, ailemin yaşadığı, tüm değer yargılarımın oluştuğu, mesleğim için her şeyin başladığı yer. Kalbimin orta yerinde duruyor” dedi.