COVID-19 pandemisinin etkileri yavaş yavaş azalırken dünyadan gelen Maymun Çiçeği virüsü haberleri yeni bir pandemi endişesine yol açtı. Virüsün yeni bir pandemi yaratıp yaratmayacağına net bir yanıt verilemezken bulaş için yakın ve uzun süreli temas gerektiğinden pandemi ihtimalinin pek olası görünmediğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Hastalık her ne kadar 2-4 hafta içinde kendiliğinden iyileşse de küçük çocuklarda ve bağışıklığı baskılanmış kişilerde ağır bir tablo yaratabilir” dedi.
İlk olarak 1970 yılında Kongo Cumhuriyet’inde görülen ve daha çok Orta ve Batı Afrika’da olmak üzere her yıl birkaç yüz kişide görülen Maymun Çiçeği virüsü diğer kıtalardaki vaka artışıyla endişe yarattı. Virüsün Afrika’dan hayvanlar ve insanlar aracılığıyla diğer kıtalara yayılabildiğine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Diğer kıtalardaki vaka sayısı ilk kez bu kadar çok. 13-21 Mayıs tarihlerinde Avrupa, Amerika ve Avustralya’da 92 doğrulanmış vaka ve 28 şüpheli saptandı. Hastalığın etkeni Monkeypox virüs’tür. Her ne kadar isminde maymun olsa da asıl kaynak sincap, sıçan, fare gibi kemirgenlerdir. İnsanlara da bu hayvanlardan geçer” diye konuştu.
İnsandan insana yakın temasla geçiyor
Bulaşmanın daha çok hayvandan olmakla birlikte insandan insana da yakın temasla olabileceğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Hastalık temel olarak vücutta deri bütünlüğü bozulmuş alanlardan enfekte havyan sıvılarının teması ile bulaşır. İnsandan insana ise vücut sıvılarının temasının yanında, damlacık yoluyla da geçiyor. Hastalık büyük damlacıklarla, yüz yüze yakın temasla bulaşıyor” dedi.
Döküntüler çiçek hastalığına benziyor
Maymun Çiçeği virüsünün ateş, baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, halsizlik ve ateş düştükten sonra ortaya çıkan deri döküntülerine neden olabildiğini söyleyen Doç. Dr. Elif Hakko, “Kuluçka süresi 6-13 gündür. Döküntüler su çiçeği ve çiçek hastalığına benzer ancak lenf bezi şişliği bu hastalıklardan ayırır. Tanısı için seyahat öyküsü ve lezyonlardan alınan PCR testi önemli. Kanda çok kısa kaldığından kan testi gibi yöntemler tanı koydurucu değildir” şeklinde konuştu.
Hastalığın FDA onaylı aşısı var
Hastalığın tedavisinin çok net olmadığını ancak bazı antiviral ilaçların kullanılabildiğini söyleyen Doç. Dr. Elif Hakko, “FDA onaylı zayıflatılmış aşı mevcut. Dünya Sağlık Örgütü de çiçek aşısının yüzde 85 koruma sağladığını bildirdi. Ancak su çiçeği aşısı ile karıştırılmamalı. Çiçek hastalığı 1970’lerde ortadan kalktığından aşı en son 40-50 yaş arası kişilere uygulandı. Dolayısıyla 40 yaş altı kişiler bu hastalık için duyarlı” dedi.
Hibya Haber Ajansı