Uluslararası çetelerin organizasyonu ile bir propaganda çalışması yaptılar” dedi.
AK Parti İstanbul Milletvekili ve Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın TGRT Haber’de konuğu oldu. Gündeme ilişkin Batuhan Yaşar’ın sorularını yanıtlayan Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Şayet bir gün milletimiz tamam derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz" çıkışı sonrası Twitter üzerinden başlatılan propagandaya ilişkin, “Muhalefet bu işi bir propaganda aracı olarak gördü. Cumhurbaşkanımız, ‘Milletimiz tamam derse biz de o zaman gereğini yaparız’ dedi. Bu söylediğinin aksine bir durum, milletin tamam demesine değil de Twitter’daki bazı çevrelerin, uluslararası çetelerin organizasyonu ile propaganda çalışması yaptılar. Cumhurbaşkanımız Twitter’da veya sosyal medyada bunu oylayalım demedi, milletimizin kararıdır dedi. Milletimizin kararı da sandıkta oluyor. Cumhurbaşkanımız 2014 yılında seçildiğinde 25 milyon civarında bir oy aldı. Twitter’daki etiket sayısına bakacak olursak 1,5 milyon civarında. Bunların hepsini gerçek şahıs ve her birinin ayrı kişiler tarafından yazıldığını varsayarsak toplam 1,5 milyon kişi eder. Türkiye’de bir siyasi partinin yüzde 10 barajını aşabilmesi için 5,5 milyon civarında oy alması gerekiyor. Bu hesaplara baktığımızda milletin kararı anlamında bunun sayısal olarak da hiçbir şey ifade etmediğini söylemek gerekir” ifadelerini kullandı.
Twitter üzerinden bir operasyon yapıldığına dikkat çeken Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu işi destekleyen kimler? Meral Akşener’in Twitter’daki takipçi sayısı 2,5 milyon, Kılıçdaroğlu’nun 6 milyonun üzerinde, Temel Karamollaoğlu’nun ise daha az. Bunları topladığımızda 8-10 milyon bir takipçi oluyor. Demek ki takipçileri bile takip etmemiş onların attığı tweetleri. Meral Akşener, adaylık ile ilgili 200 binin üzerinde imza aldı ama 2,5 milyon bir takipçisi var. Demek ki bu imzaya yansımamış. Böyle bir hesap yaptığımız zaman bu işin gerçek olmadığını, sanal bir çalışma olduğunu görüyoruz. Burada muhalefet cephesinde bir karşı ittifak oluşturanlar, onlarla beraber büyük ölçüde yurt dışında konumlu birçok hesaptan atılmış tweetler var. FETÖ başta olmak üzere PKK, PKK’nın yurt dışındaki uzantıları ve bir de Türkiye’de Cumhurbaşkanımızdan rahatsız olan çevreler var. Bunların bir kısmı siyasi, bir kısmı da ekonomik operasyon çeteleri. Bunların da organizasyonun içerisinde olduğunu görüyoruz.”
“Biz ‘Devam’ diyoruz”
24 Haziran seçimlerine doğru gidilirken önlerinde iki siyasi eksenin olduğunu vurgulayan Şentop, “Birisi; 15 Temmuz’dan itibaren zaman içerisinde gelişen ve cumhur ittifakı olarak somutlaşan yerli ve milli ittifak. Bunun temeli, 15 Temmuz ile beraber Türkiye’deki ülkenin siyasi, ekonomik, sosyal istikrarından rahatsızlık duyan, bu istikrarın sağlamış olduğu uluslararası itibarından, Türkiye’nin gücünden rahatsızlık duyan, Türkiye’yi daha önce olduğu gibi uluslararası operasyonlara açık bir ülke bir olarak görmek isteyen çevreler var. Bunlar o kadar gözü dönmüş olduklarını 15 Temmuz’da gösterdiler. Bunun karşısında AK Parti-MHP ittifakı nasıl oluştu? Biz farklı siyasi partileriz, Türkiye’nin meseleleriyle ilgili farklı görüşlerimiz var elbette ama bütün bu siyasi partilerin varoluş amacı bizim farklı görüş ve tartışmalarımızın nihayetinde bir hedefi var. O da, Türkiye’nin istiklalini, istikbalini, istikrarını korumak. Bunun karşısında ise bütün bunları olmamış varsayan, ciddiye almayan, tek meseleleri Tayyip Erdoğan gitsin sadece diye bütün siyasi hesaplarını, hedeflerini bunun üzerine kuran bir çevre var. Ama bir amaç birlikteliği var bunlarda da. Bunun içerisinde hepsi var. Bu siyasi partiler de var, FETÖ’de var, PKK’da var, yurt dışında Tayyip Erdoğan karşıtı, Türkiye hasmı çevreler de var. Bunlarda Türkiye’de ikinci ekseni oluşturuyor. 24 Haziran’da milletimiz karar verirken bu iki eksen etrafında karar verecek. Bunun için biz ‘Devam’ diyoruz” açıklamasını yaptı.
"A planı tutmayınca B planını devreye soktular"
AK Parti-MHP ittifakının bir hikayesi olduğunu belirten Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şu an muhalefetin oluşturduğu ittifak gerçekten bir ittifak mıdır? Seçim kararı alınınca hemen bir araya gelelim, yoksa batacağız, barajı aşabilmemiz mümkün değil, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin sorunu bu zaten. Bu ittifaka karşı ittifak dememizin sebebi, cumhur ittifakı olmasaydı böyle bir ittifak olmayacaktı. Halbuki cumhur ittifakı bir tez olarak ortaya çıktı, sağa sola bakarak, başkalarına göre şekillenen bir ittifak değil. Bunlar ise karşı tez olarak ortaya çıktılar. Cumhurbaşkanımızın karşısında tek aday formülü gündeme geldi. Bence A planı buydu. Bu plan başarılı olamadı. Bir takım garantiler ile siyasete girmek istendiği için bu garantiler olmaz tabi siyasette. Gerçekleşmeyince bu sefer B planı devreye girdi, farklı adaylar ile girmek. Tek bir aday etrafında birleşebilselerdi bir iddia ortaya koyabileceklerdi ama bunu gerçekleştiremediler ve darmadağın oldular. Böyle olunca cumhurbaşkanlığı seçiminde bir iddiaları kalmadı. Bunun üzerine milletvekilliği seçiminde bir iddia ortaya koymak için ittifak oluşturdular. Tayyip Erdoğan seçilecek, bunu kabul ettiler zaten havlu attılar ama mecliste çoğunluğu biz sağlayabiliriz diye bir ittifak yaptılar. İki ayrı oy pusulası üzerinden gidilecek. Bunun ikisinde de aynı sonuçlar alınmayabilir, teorik olarak bu mümkündür. Bu şartlar altında yeni bir sistem kurduk Türkiye’de. Bu sistemin yerleşebilmesi için, ilk uygulamasında hem güçlü seçmen desteğine sahip cumhurbaşkanı hem de onunla beraber hareket edebilecek parlamento çoğunluğu olması gerekiyor. 5-10 sene sonra farklı kompozisyonlar düşünülebilir. Bu sistemin ana hatları oluşturuldu ve bu sistem şu haliyle uygulanabilir bir sistem. Fakat bu sistemin bütün kurumları ve kurallarıyla yerleşebilmesi için ilk 5 yıl içerisinde yapılacak düzenlemeler var. Dolayısıyla bu ilk 5 yıl için hem cumhurbaşkanının güçlü bir seçmen desteği ile seçilmesi hem de parlamentoda cumhurbaşkanının arkasında güçlü bir çoğunluğun olması, Anayasa’yı değiştirecek güçlü bir çoğunluğun olması gerekiyor.”
"Millet İttifakı" ismine tepki
CHP, SP, İYİ Parti ve DP’nin kuracağı ittifakın isminin ‘Millet İttifakı’ olarak kararlaştırılması hakkında da bir değerlendirme yapan Şentop, YSK’nın ‘Millet İttifakı’ isminin seçimlerde kullanılması yönünde verdiği kararın yanlış olduğunu ifade etti. Şentop, “Millet Partisi diye bir parti var. Bu siyasi partinin ismi Millet. Başka siyasi partiler bir araya gelmiş o siyasi partinin ismini ittifak ismi olarak kullanıyor. Bu Millet Partisi şuan da seçime girmiyor. Bu konu ile ilgili ilk başvurudan sonra YSK şöyle bir değerlendirme yapmış olabilir; ’seçime giremeyen bir parti olduğu için’ fakat kanun öyle demiyor ki, kanun hukuken var olan bir siyasi partinin isminin korunmasından bahsediyor. Dolayısıyla seçime girip girmemesinin bir önemi yok. Bu konuyu çok tartıştık. YSK’nın vermiş olduğu bu ilk kararın yanlış olduğunu düşünüyorum. YSK karşı ittifakın biraz psikolojik baskısı altında kalmış gibi görünüyor. Bu karara karşı bir itiraz yolu tekrar var. Bu itirazın yapılması gerekir. İttifakta siyasi parti isimlerinin kullanılmasının yasak olduğunu söylüyoruz. Madem bir kanun düzenlemesi yapıyoruz, herkesin o kanuna uyması lazım” dedi.
İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gerektirdiği düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veren tasarı, Meclis Başkanlığına sunuldu. Buna yönelik bir bilgi verebilir misiniz?” sorusuna Şentop şu cevabı verdi:
“Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi var. Bu kararnamelerin düzenleyeceği alanlar Anayasa’da gösterildi. Bunlardan en önemlisi devlet teşkilatının düzenlenmesi ile ilgili yetkiler. Bunların en önemlisi bakanlıklar. Bu konuda düzenlemeler daha öncede Kanun Hükmünde Kararnameler ile yapılmış. Şimdi KHK’lar yürürlükte. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi de, kanun gücünde, kanun hükmünde değil. Dolayısıyla cumhurbaşkanının bu alanlarda düzenleme yapabilmesi için bu KHK’larla düzenlenmiş alanların müsait hale getirilmesi lazım. Dolayısıyla bu yetki kanunu işte bir KHK ile yeni cumhurbaşkanlığı sisteminde cumhurbaşkanına verilen bir yetkinin kullanılabilmesi için bir alan temizliği gibi düşünülmüş.”
"FETÖ ile mücadele devam edecek"
Yaşar’ın, “FETÖ davaları artık birer birer sonuçlanıyor. Bir tarafta MİT yurt dışında önemli operasyonlar gerçekleştiriyor. Bir taraftan Adalet Bakanlığı bazı isteklerde bulunuyor. Oradaki son durumu nasıl değerlendireceksiniz?” sorusuna Şentop, “Bu konuda önemli bir noktaya geldik. Önemli davalarla ilgili kararlar çıkmaya başladı. Bunun Yargıtay aşaması da olacak. Nihayetinde yargının bu konuda atacağı adımlar, yürüteceği sürecin önemli bir kısmını tamamlamış gibi gözüküyor. Bunlar FETÖ mücadelesinin bir kısmı. Yürütülen başka soruşturmalar var. Türkiye bu konuda kararlı olduğunu defalarca söyledi. İşte bu kararlılığın sonucu itibariyle bazı ülkelerde bu tür iadeler yaşandı. Fakat esas örgütün ana yapısının lider kadrosunun önemli bir kısmının ABD’de olduğunu biliyoruz. Bunların iadesi ve yargılanmalarının sağlanması gerekiyor. Türkiye bu konuda da muvaffak olacak. Çünkü haklıyız. Bu mücadelede bir tek etkin FETÖ’cü kalmayana kadar devam edecek” yanıtını verdi.