Enflasyon Haziran'da bir yıl öncesine göre %38,2'ye ulaştı ve Mayıs'taki %39,6'dan düşüş gerçekleştirmiş oldu (beklenti: %38,2). Aylık bazdaki gerçekleşme %3,92 olurken (beklenti: %4,3) yıllık enflasyondaki düşüşün de Kasım ayından beri devam eden ve artık kaybolmaya başlayan baz etkisi ve liranın zayıflaması etkisiyle ithalat fiyatlarındaki artış etkisiyle son ayların en küçük seviyesinde gerçekleştiği görülmektedir.
Burada en önemli husus olarak döviz kurları görünmektedir. Mayıs ayındaki seçimlerden sonra TL Haziran ayında dolara karşı %20,3 ve Euro’ya karşı %22,3 değer kaybetmiştir. Sepet bazındaki TL değer kaybı, daha yüksek ithalat fiyatları ve ithal girdi enflasyonu anlamına gelmektedir. Seçim sonrasında döviz kuru tarafındaki müdahalelerin azaltılması ile serbest bir yukarı düzeltme içine girilmesi ve TCMB’nin %8,5’ten %15’e gerçekleştirdiği faiz artırımı sonrasında da bu yukarı hareketin devam etmesi itibariyle yakın dönem TÜFE etkileri yüksek kalabilir. Fed’in de faiz artışlarını önümüzdeki dönemde iki adet olarak gerçekleştirerek fonlama oranını %5,75’e getirmesinin beklendiğini düşünecek olursak, kur etkileri içsel ve dışsal olarak enflasyon konusunda ters yönlü tehdit oluşturmaktadır.
Biz kur tarafındaki yukarı yönlü etkilerin devam edeceğini ve bu etkinin TÜFE’yi önümüzdeki süreçte artıracağını ele alıyoruz. Ücret artışlarının da ikinci yarıda TÜFE artırıcı etkileri olacaktır. Liradaki değer kaybına ilave olarak, hükümetin asgari ücrete %34’lük ara zam yapması ve memur/emekli maaşlarını da yüksek bir şekilde ele alması enflasyonist fiyat baskılarının sürmesine neden olacaktır. Temmuz-Ağustos dönemi itibariyle enflasyonda kademeli yükseliş eğilimine geçilebileceğini düşünüyoruz.
Yeni gelen veriler itibariyle, enerji maliyetleri artmamasına rağmen dolar hareketinin daha belirleyici tarafta olacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda sene sonu enflasyon beklentimizi de %40,6 olarak görmekteyiz. Enflasyonun 2024’ün ilk yarısına kadar %40’ın üzerinde kalmasını bekliyoruz.
Enflasyonun alt kalemlerine bakacak olursak; ana harcama gruplarının tamamında aylık bazda artış olmuştur. Değişken kalemleri hariç tutan çekirdek enflasyon, fiyat baskılarının yüksek kalmaya devam ettiğine dair işaretlerle bir önceki ayki yıllık %46,6'dan yıllık %47,3'e yükseldi. Gıda enflasyonu yıllık bazda %52,52’den %53,92’ye artış gösterdi.
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) tarafında ise Haziran ayında aylık %6,5 artış olurken, yıllık artış %40,76'dan %40,42'ye geriledi. ÜFE'de en yüksek artışlar %18,15 ile kok kömürü ve rafine petrol ürünleri, %13,65 ile metal cevherleri ve %12,54 ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirmede görüldü. Haziran'da ham petrol ve doğal gaz %6,68, kömür ve linyit %0,08 azaldı.
Manşet enflasyondan daha yüksek artış gösteren kalemler olarak alkollü içecekler ve tütün %11,13, ulaştırma %7,96 ve lokanta ve oteller %4,32 ile öne çıkmaktadır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Sn. Mehmet Şimşek’in, TCMB Başkanlığına ise Sn. Hafize Gaye Erkan’ın atanması sonrasında lirayı kontrol altında tutmayı amaçlayan ve rezervleri baskılayan müdahale ekolü terk edilmekte ve lira serbest bir dalgalanmaya bırakılmaktadır. Bütün bu geçişin, aynı zamanda da kademeli yapılmaya çalışılan liraizasyon sağlama amaçlı regülasyonların da geri alınması ile eş zamanlı gerçekleşmesi yakın zamanda kur hareketinin yukarı doğru devam edeceğini göstermektedir. Bu nedenle enflasyondaki düşüş zaman alacaktır, ki bu düşüşü yavaşlatan etmenlerden birisi de mali harcamaların bütçe tarafında devam edecek olmasıdır. Bu durumun geçiş döneminde dengelenmesi açısından ihracat artışının sağlanması ve DYY çekiminin olması gerekmektedir. Ancak TL’nin enflasyon karşısındaki değeri açısından ihracat artışının sağlanması öngörülebilir bir kur artışıyla desteklenebilecektir.
TCMB açısından bakacak olursak; Sn. Erkan başkanlığındaki ilk toplantıda politika faizi 650 baz puan artırılarak %8,5’ten %15’e çıkarılmış ve kademeli bir parasal sıkılaşma yönlendirmesi yapılmıştır. PPK’dan sonraki günlerde yayınlanmış olan özette vurgulandığı gibi %5’lik enflasyon hedefi, mevcut seviyelerin çok altında kalmaktadır. TBB ile olan toplantılardan sonra, parasal sıkılaşmanın derecesi ve finansal istikrar vurgusu ele alındığında bu süreçte bankaların bilanço riskleri minimize edilmeye çalışılmakta ve başta tahvil alma yükümlülükleri olmak üzere düzenlemeler de yumuşak bir geçişle hafifletilmektedir.
Merkez Bankası, “mümkün olan en kısa sürede enflasyonu düşürmek” amacıyla beraber faiz artırımlarına devam edecektir. Biz, kademeli yaklaşım ve piyasa verim eğrisi gibi faktörler göz önünde bulundurarak faiz artırım dilimlerinin birkaç toplantıya yayılı şekilde olacağını düşünüyoruz. Bu ayın sonunda yayınlanacak olan Enflasyon Raporu’nda da TCMB’nin 2023 için enflasyon beklentisini %40 bandı üzerine revize etmesini bekleriz. Bu kapsamda 20 Temmuz TCMB toplantısında 300 baz puan artışla politika faizi %18’e getirilebilir. Kalan toplantılarda devam eden ilave artırımlarla beraber yılsonunda politika faizi %25 bandına yükseltilebilir.
Kaynak:Dinamik Menkul - Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı