Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Şankaya, Türk üreticilerin sağladığı esneklik, hız ve kalitenin yakın coğrafyada hiçbir yerde olmadığını vurgulayarak, "Avrupa da baktı, Türkiye'nin bu sektörde alternatifi yok. Olduğunu bilseydi, bu olumsuz geçen bir yıl içinde giderlerdi, gidemediler." dedi.
Nike, Zara, Hugo Boss, Esprit ve Tchibo gibi dünya markalarına üretim yapan Yeşim Tekstil AŞ'nin Üst Yöneticisi (CEO) de olan Şankaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, bulunduğu coğrafyada sektörde önemli bir üretici konumunda bulunduğunu söyledi.
Rusya ile yakın geçmişte yaşanan sıkıntıların, belli bir dönem bu ülkeye ihracatı aksattığını ifade eden Şankaya, "Neredeyse bir sene bütün hazır giyim ve konfeksiyoncular, global markaların Rusya mağazaları için farklı yerlerde üretim yaparak mal göndermeye kalkıştı. Çok zor bir süreçti ama tekrar bir barışın olması, ihracatçılar ve sektöre çok olumlu yansıdı." diye konuştu.
Şankaya, Rusya pazarının büyük ancak Avrupa'nın çok daha önemli ve büyük olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Rusya tabii küçümsenmez ama bizim en büyük müşterilerimiz Avrupa Birliği (AB) ülkeleri. Bizim özellikle hazır giyim ve konfeksiyon ihracatımızın yüzde 80'i neredeyse AB'ye. Oradan da bütün dünyaya. Bundan 15 sene evvel, Çin çıkmadan evvel daha çok bölgesel markalar vardı fakat Uzak Doğu'nun büyümesiyle, açılmasıyla bütün bu markalar dünyaya yayıldı. Uzak Doğu'ya, Rusya'ya, Amerika'ya gitti. Bugün Zara diyorsunuz, Zara her yerde. Güney Amerika'da, Kuzey Amerika'da, Rusya'da, Afrika'da, Uzak Doğu'da her tarafta Zara markalarını görebiliyorsunuz. Tommy Hilfiger, Nike aynı. Ne yapmamız lazım burada? Türkiye'deki üretimlerimizi bu paralelde büyütmeyi hedeflememiz lazım."
Türkiye'nin bu sürece hazırlanmasının, dünya markalarının talep ettiği hızı, kaliteyi, tasarım ve dizaynı yakalamasının önemli olduğunu vurgulayan Şankaya, hazır giyim, konfeksiyon ve tekstilin önünün çok açık olduğunu bildirdi.
"32 milyar dolarlık ihracat"
Şankaya, Türkiye'nin bu alanlarda çok büyük potansiyele sahip olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Çok önemli bir rakam vereceğim; hazır giyim, tekstil, ayakkabı, deri de dediğiniz zaman bunların hepsi aslında bir bütün, 30-32 milyar dolar ihracatı var. Yani otomotivin üzerinde bir ihracat ve baktığınız zaman ithal girdisi de sadece yüzde 12-13'lerde olan bir sektör. Yani tamamen ulusal kaynaklarınızla ve direkt kendi öz milli değerlerinizle yapmış olduğunuz ve katma değeri çok yükseltebildiğiniz bir sektör. 32 milyar çok ciddi bir rakam."
"Bu sektör bitecek gidecek"
Sektör için 10-15 yıl önce "Bu sektör bitecek, gidecek" yönünde değerlendirmelerde bulunulduğunu oysa Türkiye'deki üreticilerin öneminin artık daha iyi anlaşıldığını dile getiren Şankaya, "Avrupa da baktı, Türkiye'nin bu sektörde alternatifi yok. Olduğunu bilseydi, bu olumsuz geçen bir yıl içinde giderlerdi, gidemediler. Her tarafı denediler ama bizdeki esneklik, hız, kalite başka hiçbir yerde yok bu yakın coğrafyada. Bizim sektörümüz, müteşebbisimiz çok dinamik." değerlendirmesinde bulundu.
"Stoklu çalışmanın bedelini ödediler"
Şankaya, Türk üreticilerin hızlı tedarik, kaliteli üretim ve tasarım ile Avrupa pazarına yakınlığının çok büyük bir avantaj olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Çünkü 2008 krizinde bütün markalar yaşadılar bu sıkıntıyı. Stoklu çalışmanın bedelini ödediler, 'Uzak Doğu'dan gideyim, 3-4 aylık malımı alayım...' 2008-2009 dünya krizinde, bunun bütün sıkıntısını yaşadı bu markalar. Şimdi diyor ki; 'ben stoksuz çalışacağım. Ucuz malı oradan alacağım, anlık, devamlı sattığım malı Türkiye'den alacağım.' Bunlar da katma değeri ciddi yüksek ürünler. Şimdi biz buradan mal veriyoruz. Onun için ben bu sektörün önünün açık olduğuna inanıyorum. Altyapımız da çok kuvvetli, ciddi bir tekstil altyapımız var. Yani, ipliğimiz elimizin altında, dokuma, baskı boya, dikiş, aksesuar, her şey var bu ülkede. Böyle her şeye imkanı olan kaç ülke var? Çok az. Millet, ülkeden ülkeye taşıyor ara ürünleri. Türkiye'de her şey var, biz burada bunun faydalarını görüyoruz ve görmeye de devam edeceğiz."
Türkiye'nin en çok ihtiyacı olan konulardan birinin de istihdam olduğuna işaret eden Şankaya, "Bu sektör desteklenip, teşvik edilirse, Türkiye'nin ihtiyacı olan istihdamı sağlayacak öndeki sektörlerden bir tanesi." ifadesini kullandı.
"4,50-4,60'lardaki avro kuru ihracat için rekabetçi"
Şankaya, kurlardaki yükselişin sektör ihracatındaki artışa, karlılığa olumlu yönde yansıdığını ancak yüksek seviyelerden ziyade enflasyonla paralel giden, istikrarlı bir kuru tercih ettiklerini belirtti.
Kurlardaki dalgalanmaya dikkati çeken Şankaya, "Belirsizliklerden dolayı belki yukarıya gidiyor, bilemiyorum ama 4,50-4,60'lardaki avro kuru, 3,80-3,90'lardaki dolar kuru ihracat için güzel, rekabetçi bir kurdur. Burada tuttuğumuz süre içerisinde sektörü memnun edebilecek kurlar bunlar." görüşünü dile getirdi.
Şankaya, dolarda ise 3,80-3,90 arasındaki seyrin ihracatçı için güzel bir seviye olduğunu, kurun oralarda gitmesi gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"İhracatçının çok şikayet etmemesi lazım, şu anda herkese benim önerim; büyüme zamanı. 2023 hedefimiz büyük, hepimizin 2023 hedefine doğru büyüme stratejileri yapmamız lazım, yatırımlarımızı, modernizasyonumuzu hayata geçirmemiz lazım. Bugün o dönem. Sanayi 4.0 önümüzde. Hızlı şekilde sektörün bu değişime girmesi gerekiyor. Çok güzel teşvikler var. Sağ olsun hükümetimiz hem Ar-Ge hem tasarım, Ur-Ge, o kadar çok teşvikler var ki bütün sanayicilerin, ihracatçıların bu teşvikleri kullanıp tekrar bir büyüme ve atılım dönemine girmesini öneriyorum ben. Zemin buna müsait."