Yaşar Kırkpınar'ın değerlendirmelerinin tamamı çok net mesajlar veriyor ve bütünüyle şurları söylüyor: "Sayın Bakanım, sunumunuzu dikkatli bir şekilde takip ettik. Gerçekten 2023, 2053 ve 2071 vizyonumuza bire bir uyan fevkalade bir sunumdu. Ben konuşmalarımın başında sizlere ve ekibinize özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Diğer taraftan, kadim bir coğrafyada yaşıyoruz. Özellikle medeniyetlerin ittifak etmesi gereken bir coğrafyada yaşıyoruz. Yine, en eski tarihî
birikimlerin olduğu bir zemini paylaşıyoruz. Beşeri sermayenin ve enerjinin en etkin ve hareketli olduğu bir alanda yaşıyoruz. Belki de dünyada ilk defa bir terör devletinin kurulmak istendiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Dolayısıyla, diğer taraftan, hepimizin yakından takip ettiği gibi, vekalet ve ticaret savaşlarının en etkin sahnelendiği bir alanda yaşıyoruz.
Tabii, daha birçok tespit yapmamız gerekiyor bu anlamda. Bu tespitlerden hareketle Türkiye’nin mevcut durumuna da baktığımızda, gerçekten Türkiye artık eski Türkiye değil. Başka bir ülkenin değil, kendi ulusal ve uluslararası çıkarları için artık tribünde olan Türkiye değil, sahada olan Türkiye; artık yedek kulübesinde değil, tam da sahanın ortasında oynayan ve oyun kuran bir Türkiye. İşte bu yüzden “Bir gece ansızın geliyoruz.” deyip gidebiliyoruz. İşte bu yüzden “S-400’leri alıyoruz.” dediğimizde alabiliyoruz.
Özellikle Barış Pınarı Harekâtı’nda sahada ve masada muhteşem kazanımlar yüce Türk milleti tarafından takdirler karşılanmıştır. Bu vesileyle de 2 süper güç bir hafta arayla masaya oturmak zorunda kalmıştır ve Avrupa bu kapsamda randevu dilenmiştir. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere siz Değerli Dışişleri Bakanımıza, güvenlik güçlerimize bize bu mutluluğu yaşattığınız, bu gururu yaşattığınız için ben teşekkür ediyorum.
Diğer taraftan, uluslararası sistem hızlı ve köklü bir dönüşümden geçmekte, yükselen güçlerin nüfuz kazanmalarıyla uluslararası güç dengeleri yeniden şekillenmektedir. Bu hızlı değişimin etkileri en ağır ve kuvvetli bir biçimde yakın coğrafyamızda görülmektedir. Yakın çevremiz terör, radikalleşme, yasa dışı göç, insani krizler, çevre sorunları gibi ciddi sınamalarda çevrilidir. Türkiye etrafındaki ateş çemberinin içinde bölgesel barış ve istikrarı tesis için çaba göstermektedir. Bu kapsamda hayata geçirilen girişimci ve insani dış politikayı memnuniyetle takip ediyoruz. Bu yaklaşım bir taraftan ulusal çıkarlarımızı korumayı, barış, istikrar ve refahın güçlendirilmesine katkı sağlamayı hedeflerken insana öncelik veren, mazlumun ve mağdurun yanında bir bakış açısını da yansıtmaktadır.
Ülkemizin başlıca dış politika önceliklerinden olan terörle mücadele içeride ve dışarıda azimli bir şekilde sürdürülmektedir. Bu mücadeleyi önümüzdeki dönemde de kararlılıkla yürüteceğiz. Terörizm ulusal ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik en önemli tehditlerin başında gelmektedir. Küresel nitelik kazanan terörle mücadelenin başarılı olması yine küresel eşgüdüm ve uluslararası aktörler arasındaki dayanışmaya bağlıdır.
Millî egemenliğimize, ülkemizin birlik ve bekasına yönelik en önemli tehditlerden biri olan FETÖ’ yle mücadele 2019 yılında da Dışişleri Bakanlığımızın önceliklerinden biri olmayı sürdürmektedir. Ülkemiz bir yandan FETÖ’nün terör ve suç örgütü niteliğini ortaya koyarak uluslararası kamuoyu nezdinde farkındalık yaratmaya yönelik faaliyetlerini sürdürmekte, diğer taraftan yurt dışında FETÖ bağlantılı okulların kapatılması ya da devredilmesi, örgütler iltisaklı şahısların üçüncü ülkelerde hareket alanı bulmalarının ve adaletten kaçmalarının engellenmesi ve Türkiye’ye iade edilmelerine yönelik çalışmalar koordine edilmektedir.
FETÖ’yle mücadelemizin önemli bir boyutu yurt dışındaki FETÖ okullarıyla mücadelemizdir. Okulların kapatılması, FETÖ unsurlarından arındırılması ve devri süreçlerinde Türkiye Maarif Vakfının çalışmaları her türlü takdirin üzerindedir.
PKK, YPG, PYD ülkemizi hedef alan eylemlerine ilaveten yurt dışında propaganda, lobicilik, haraç toplama gibi faaliyetleriyle mücadelede de Dışişleri Bakanlığımızın yoğun çaba sarf ettiğini biliyoruz.
Diğer taraftan, dinimizi istismar eden DEAŞ’a karşı mücadelede de ülkemiz uluslararası platformlarda etkin ve öncü rol oynamaya devam etmektedir. FETÖ’yle kapsamlı mücadelemize de kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Yurt dışındaki örgüt mensuplarının Türk adaletine hesap vermeleri için canla başla çalışıyoruz.
Geçmişte Ermeni terörüne şehit verdiğimiz diplomatlarımızı da bu vesileyle rahmetle anmak istiyorum. Ermenistan ve bazı Batı ülkeleri buna rağmen maalesef 1915 olaylarını istismar etmeyi ve siyasi emelleri için kullanmayı sürdürmektedirler. Bu kabul edilemez bir durumdur.
ABD Temsilciler Meclisince son olarak kabul edilen Ermeni soykırımı konusunda ABD’nin tutumunu teyit başlıklı Temsilciler Meclisinin hissiyatını yansıtan 296 sayılı Karar’ı reddediyoruz. İç politika saikleriyle alınmış olan bu kararın tarihî ve hukuki hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Bu, Barış Pınarı Harekâtı’mızı engelleyemeyerek hüsrana uğrayanlar ülkemizden bu yolla intikam alacaklarını sanıyorlarsa yanılmaktadırlar.
Bu kararın Türk Hükûmeti ve halkı nezdinde hiçbir geçerliliği ve hükmü bulunmamaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye’nin girişimci ve insani dış politikasının yürütülmesinde kilit rol oynayan Dışişleri Bakanlığımızın 2020 yılı Bütçesi’nin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum."