Genel Kurul, TBMM Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş başkanlığında toplandı.
Genel Kurulda, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Rekabet Kurumu ile Helal Akreditasyon Kurumunun bütçeleri ele alınacak.
Görüşmelerde ilk olarak HDP Grubu adına konuşmalar yapılıyor.
Bütçeler üzerinde HDP Grubu adına söz alan Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2022 yılında 1 trilyon 250 milyar lira vergi toplayacağını, faize karşı olduğunu söyleyen hükümetin, yoksullardan toplanacak her 5 lira verginin bir lirasını faize ödeyeceğini savundu.
Paylan, 2015 yılında bütçeden faize 50 milyar lira giderken 2022'de bu rakamın 240 milyar lira olacağını iddia ederek "Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Faiz sebep, enflasyon sonuç.' diyor ama bu sayede 3 yılda 3 bakan, 4 Merkez Bankası Başkanı eskidi. Faiz sebep, enflasyon sonuç teorisi dünyada hiç denenmedi. Halkımız zam altında. İğneden ipliğe her şeye zam yağdı. Türkiye'nin 450 milyar dolar borcu var. Sayın Erdoğan 'Bu kriz teğet geçecek.' dedi ama öyle olmadı. Şu bütçe tercihini değiştirsek, faizden yana olmasak olmaz mı? 'Biz deneyeceğiz arkadaşlar ve ne yaptığımızı biliyoruz, sonuç da alacağız.' diyorlar. 'Faiz sebep, enflasyon sonuç'un sonucu, dolar 8,30'dan 14 liraya çıktı." diye konuştu.
HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz de Türkiye'nin Avrupa'da en fazla büyümeye sahip ülkelerinden olduğunu ancak bu büyümenin Hakkari'den Edirne'ye her yurttaşa eşit şekilde yansıması halinde anlam taşıyacağını söyledi. Halkın sefalet yaşadığını ileri süren İpekyüz, "Halkın büyük çoğunluğu sıkıntıda. Siz bunu görmek istemiyorsunuz, kulaklarınızı tıkamışsınız kimseyi duymuyorsunuz. Madem faize karşısınız, her faizi düşürdüğünüzde banka da çiftçinin, emekçinin borcunu düşürsün." dedi.
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, Türkiye'nin ne ekonomik kurtuluş savaşı içinde ne de uluslararası komployla karşı karşıya olduğunu ileri sürdü. Türkiye'nin, her 15-20 yılda bir uluslararası kapitalist sistemin gidişine bağlı olarak girdiği yapısal krizlerden biriyle karşı karşıya olduğunu belirten Pekgözegü, şöyle devam etti:
"Son 20 yılda kamu adına ne var ne yok hepsini, her şeyi özelleştirdiniz veya sattınız. Hükümetiniz halkı büyük bir borç bataklığı içerisine sürükledi. Bu sürede bütün kamu kaynaklarını ve genişleyen piyasalardan aldığınız borçları inşaata, ranta, faize, yandaşa yatırdınız. Kapitalist bakış açısına göre bile Türkiye ekonomisini piyasalarda rekabet gücüne sahip olabilecek bir yapısal dönüşüme uğratmak gibi bir derdiniz hiç olmadı. Bol hamasetle, yeni Osmanlıcı hayallerle, inşaat ya Resulullah diyerek bugünlere geldiniz. Şimdi, kalan son malları kelepir fiyata satabilmek için kapı kapı geziyorsunuz. Halkın olan ne kaldıysa Katar'ın, Birleşik Arap Emirlikleri'nin petrol milyarderlerine satmak istiyorsunuz. Yandaşların kasasındaki milyarlar büyürken halkın giyim, ulaşım, gıda fiyatları artıyor. İşçiler, emekçiler, tarım işçileri, güvencesizler hesap sormak için sabırsızlanıyor. Ne bu halkı zorbalıkla sindirebileceksiniz ne de rızayla bir meşruiyet sahibi olmaya muktedirsiniz."
HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya da kişinin söylediği sözlerin, dünya görüşüyle örtüşmesi gerektiğini, aksi halde teoriyle pratiğin birbirini karşılamadığını dile getirerek "Bu noktada AKP'de emekçi kelimesi bizim cephemizden oturmuyor. Emekçilerin, işçilerin, kadınların, gençlerin bütçesini konuşuyoruz ama bu bütçede maalesef onlara dair hiçbir şey yok. Ama bu dönem, her gelen bakanlık çokça işçilerden, kadınlardan konuşuyor ve bu bizi şaşırtıyor." ifadesini kullandı.
"Ekonomimiz büyüyor, kalkınıyor." diyenlerin, halkın sofrasındaki eti çok gördüğünü, yıllar önce çay simit hesabı yapanların, yeniden bu hesabı yapmaya başladığını savunan Kaya, şunları kaydetti:
"Bu coğrafyada en zengin yüzde 10'luk kesim, milli servetin yüzde 67'sine sahip. İşte bu yüzde 10'un servetine servet katmak için hazırlanan bu bütçe, halkın bütçesi değil emekçileri, kadınları, çocukları, çiftçiyi yalnızca ucuz iş gücü görenlerin, yok sayılanların bütçesi. Bu bütçe, mevsimlik tarım işçilerinin, derme çatma çadırlarda yaşayanların ve onların yalın ayak dolaşan çocuklarının bütçesi değil. Bu bütçe yaşamak ve yaşatmak mücadelesi verenlerin değil kadın cinayetlerinin faillerini aklayan, koruyanların bütçesidir."
CHP Milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığının 2022 yılı bütçeleri üzerinde görüşlerini dile getirdi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, iktidarın, muhalefetin yapısal reformlara ilişkin hiçbir uyarısını dikkate almadığını, "Nas" suresinden bahsedilirken faiz harcamalarının milyarlarca dolara ulaştığını söyledi. Merkez Bankası faiz indirimi yaparken, Hazine'nin borçlanma faizi ile ihtiyaç ve taşıt kredisi faizlerinin yükseldiğini belirten Kuşoğlu, uygulanan politikalar ışığında ekonomiye ilişkin değerlendirme yapmanın çok zor olduğunu ifade etti.
Kuşoğlu, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) devletin güven duyulması gereken kurumlarından biri olduğuna işaret ederek, "Milletvekili olarak bizi kamu kuruluşuna kim almaz? Millet bizi ne için seçti? Buna kim cesaret edebilir? Bu nasıl bir anlayıştır, nasıl bir devlet anlayışıdır? Devletin itibarını, güvenini temsil eden bu kurumlar devleti ne hale getirmiş. Bu utanılacak bir hadisedir. Orada yıllarını devlete vermiş, bu milletin bir temsilcisi olarak utandım o kapıların kapatılması dolayısıyla." diye konuştu.
Bülent Kuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde bakanların ve cumhurbaşkanının TBMM'ye ve dolayısıyla millete karşı sorumlulukları olmadığını ve hesap vermediklerini öne sürerek, TBMM'nin bütçe ve denetim haklarını kullanamadığını iddia etti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Katar'da düzenlediği basın toplantısında Katarlı bir gazetecinin "Yine para istemeye mi geldiniz?" dediğini ifade eden Kuşoğlu, "Ekonomi tarihimizde böyle bir aşağılama yok bize karşı. Kimdir Katarlı gazeteciler de bize bunu sorabiliyorlar?" şeklinde konuştu.
İktidarın ekonomi politikalarının iktisada aykırı olduğunu savunan Kuşoğlu, "Evet, faiz düşürülmeli. Enflasyonun altında faizi olan ülkeler de var ama o ülkelerin hepsinde beklenti enflasyonun düşmesi yönünde. Bizde tam tersine enflasyon çıkma yönünde. O ülkelerde Merkez Bankası rezervleri yeterlidir piyasaya müdahale edebilmek için. Türkiye'de ne Merkez Bankası rezervi var ne de enflasyon beklentisi aşağı yönlü. Bu durumda biz ne yapıyoruz, anlamam mümkün değil. İktidarı eleştiriyoruz ama Allah sonumuzu hayretsin. Gerçekten akla mantığa aykırı işler yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bülent Kuşoğlu, Türkiye'nin, 15 milyon nüfuslu Yunanistan ile aynı tutarda bütçeye sahip olduğuna da dikkati çekerek, "Metaverse alem var. Ancak o sanal, gerçek olmayan alemde mutlu edilecek yoksul insanlar. Türkiye'yi oraya hazırlıyorlar herhalde." dedi.
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, CHP, HDP, MHP ve İYİ Partili milletvekillerinin tükettiği ve dün zam gelen benzini ve motorini AK Parti'li milletvekillerinin tüketip tüketmediğini sordu.
Tuvalet kağıdı, simit ve ekmek fiyatlarının arttığına da işaret eden Bülbül, "AKP'li milletvekili arkadaşlar ekmek, simit yemiyor mu? Bu iktidarı sürdürenler nerede yaşıyor?" sorularını yöneltti.
TÜİK'in açıkladığı verileri eleştiren Bülbül, "TÜİK Başkanı resmi evrakta sahtecilik suçundan yargılanacak." sözünü sarf etti.
CHP'li Bülbül, iktidarın kurumların içini boşalttığını ileri sürerek, "Özelleştirme İdaresini 'emlakçı pazarlamacı ofisi' haline getirdiniz. Elinizde sadece ne kaldı? Ağacın gölgesini satma derdine düştünüz, o ağacı kestirmeyeceğiz, o ağacın gölgesini de sattırmayacağız, bu vatanı hiçbir şekilde sattırmayacağız. Bunların hesabını sizlerden soracağız." diye konuştu.
TBMM Katip Üyesi ve CHP Giresun Milletvekili Necati Tığlı, TÜİK'in yeni adının "Tayyip'i üzmeyen istatistikler kurumu" olduğunu öne sürerek, "TÜİK'e göre, Süleyman Soylu insan hakları savunucusu, Mustafa Varank şu an Mars'ta, Fatih Dönmez şu an Meclis bahçesinden çıkan dünyanın en büyük petrol kuyusunun başında, Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin Nobel Ekonomi Ödülü var, Merkez Bankasında 260 milyar dolar var." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin borç içinde olduğunu ve vatandaşların geçinemediğini dile getiren Tığlı, "Sarayın sipariş ettiği enflasyon yüzde 21, oysa halkımızın gerçek enflasyonu çoktan yüzde 58. Ama 'şahsım hükümeti', 'Şu kadar büyüdük, bu kadar büyüdük, şahlanıyoruz, uçuyoruz.' La Fontaine'den masallar. Bir de bu masallar yetmezmiş gibi, işine gelmeyen her ekonomik ve siyasi gelişmede 'Birileri düğmeye bastı, dış güçler...' diyerek mağdur edebiyatı yapıyor. Allah aşkına, bu düğmeye basanlar kim, bu dış güçler kim? 2002 yılından beri çeşitli iç ve dış ittifaklarla bir olup cumhuriyet kazanımlarını yok etmek ve değiştirmek için düğmeye basanlar mı?" şeklinde konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, iktidarın, Türkiye'yi tarihinin en büyük ve yaygın yoksulluğuna sürüklediğini öne sürerek, "Milli Güvenlik Kurulunu ekonomik krize alet eden ancak anayasal bir kurul olarak üretici ve tüketici örgütlerini temsil eden Ekonomik ve Sosyal Konseyi 12 yıldır toplamayan bir anlayışın, müsebbibi olduğu felakete çözüm üretebileceği düşünülebilir mi?" dedi.
CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki elektrik dağıtım sisteminin 128,5 milyon dolara satılmasından sonra ortakların, şirketin hisselerinin beşte birini 1 milyar 474 milyon liraya sattığını belirterek, "Nasıl olduysa şirketin değeri 128 milyon dolardan 760 milyon dolara fırlamış, aradaki fark 630 milyon dolar. Sebepsiz zenginleşme. Altyapısı kurulu, geliri belli, gideri belli, abonesi hazır elektrik dağıtım sistemi yok pahasına satılıyor, sistemi alan ortaklar ikinci vurgunu da hisse satışı üzerinden yapıyor. İzin ve onay mercii Sermaye Piyasası Kurulu da işte bu vurguna çanak tutuyor." görüşlerini savundu.
CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, TİM verilerine göre Türkiye'nin birim kilogram başına ihracatının 1,09-1,53 dolar arasında değiştiğine dikkati çekerek, "Japonya 4, ABD 2,53, Polonya 1,83, bizi kıskanan Almanya 3,7, Güney Kore 2,54 dolara 1 kilogram ihracat yapıyormuş. Mesela Çin ile kıyaslanıyoruz, Çin 1,59'a 1 kilogram ihracat yapıyor. Bu şekilde ihracatta kalkınamayız. İhracatla kalkınabilmek için inovatif ürün yapmak, katma değeri yüksek ürün üretmek, Sanayi 5.0'a geçmek zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.
CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, esnaf ve ticaret insanı olarak bu kesimin sesini duyurmak istediğini dile getirerek, Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un bakanlık görevine geldikten sonra esnafı unuttuğunu iddia etti. AK Parti hükümeti döneminde esnafın evine ağlaya ağlaya gittiğini savunan Serter, esnafın yüzde 60'ının fiyat artışları nedeniyle battığını ileri sürdü. Serter, partisinin iktidara gelmesi halinde "esnaf bakanlığı" kuracağını ve esnafın bütün ihtiyaçlarını gidereceklerini kaydetti.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, yerinden söz alarak, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun bugünkü toplantısında işveren tarafının asgari ücret için düşük bir tutar artışı öngördüğünü, asgari ücretin 6 bin liranın altında olmaması gerektiğini söyledi.
Bütçeler üzerine AK Parti Grubu adına söz alan Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, koronavirüs salgınının beraberinde getirdiği ekonomik ve sosyal zorluklara dikkati çekerek Türkiye'nin bu süreçte başarılı sınav verdiğini söyledi.
Çelebi, bu süreçte dünya ticaretinin daraldığını, istihdamda kayıplar olduğunu, büyük bir kriz yaşandığını, buna karşın Türkiye'nin büyüdüğünü dile getirdi.
Salgın sonrası dönemin ekonomik yapılanmasına uygun, sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli bir büyüme sürecinin sağlanması amacıyla Ekonomik Reform Programı'nı uygulamaya aldıklarını anımsatan Çelebi, "Programda yer alan yapısal politikaları büyük bir kararlılıkla ve açıkladığımız takvime uygun olarak sürdürüyoruz. Dijitalleşme ve yeşil dönüşüm gibi geleceğin eğilimleri ışığında daha rekabetçi ve çok daha dinamik, yüksek bir ekonomik kalkınmayı hedefliyoruz. Gelir politikalarımızla yatırımları, katma değer üretimi, ihracatı, yurt içi tasarrufları ve nitelikli istihdamı destekliyoruz, böylece ekonomimizin gücüne güç katıyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında istihdamını en hızlı artıran ülkeler arasında olduğuna işaret eden Çelebi, ihracatta ise kasım itibarıyla 221 milyar dolar seviyelerine ulaşılarak yeni bir rekor kırıldığını anlattı. Çelebi, "Türkiye ekonomisi, yüksek büyümeyle düşük cari açığı aynı anda yakalama şansını elde etti. Bu gelişmelerle özellikle 2021 yılında cari açığının milli gelirine oranının program hedefi olan yüzde 2,6'nın da altında gerçekleşmesini beklemekteyiz. Ekonomik modelimiz, serbest piyasanın olduğu ama üretim, ihracat ve istihdam odaklı bir şekilde cari fazla vererek büyümenin sağlandığı bir model." ifadelerini kullandı.
Çelebi, AK Parti iktidarlarından önce adeta iflas etmiş Türkiye'yi, sağlıktan savunmaya, ulaşımdan enerjiye, eğitimden sanayiye kadar her alanda güçlü bir ülke haline getirdiklerini vurguladı.
AK Parti Kütahya Milletvekili Ahmet Tan, ülkeyi, döviz, faiz ve enflasyondan kurtarıp, ihracatı, büyümeyi ve istihdamı arttırmak istediklerini söyledi. Tan, "Dünyadaki gücün sahipleri 15 Temmuz'da silahlı müdahaleyle, paranın sahipleri ise bugünlerde döviz kurlarını suni olarak artırıp güçlenen ve kalkınan ülkemizin ve milletimizin önünü kesmeye çalışmaktadırlar. Allah'ın yardımı, milletimizin desteğiyle buna güçleri yetmeyecek. AK Parti olarak ülkeyi yönetmeyi devraldığımızda Türkiye'de enflasyon yüzde 70 seviyelerindeydi. Gecelik faizler yüzde 1500 civarındaydı. Bir milyar dolar borç almak için IMF'nin kapısında beklediğiniz günler milletin hafızasında yer alıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tan, ürünlerde geçici bir artış olduğunu ancak bütün dünyada fiyatların yükselişe geçtiğini, hükümetin bu konudan gereken tedbirleri aldığını belirtti.
AK Parti Aydın Milletvekili Metin Yavuz da "Ülkemizin büyümesini, refahımızın artmasını bir türlü kabullenemeyen odakların olduğu malumdur. Nifak tohumlarının yeşertilmeye çalışıldığı bu algı merkezlerinin yeni oyun sahneleri piyasalardır. Gün geçmiyor ki ekonomik istikrarımızı hedef alan yeni bir senaryo oynanmasın." dedi.
Yavuz, piyasaların adil ve etkin çalışmasını sağlayan Sermaye Piyasası Kurulunun, önemli görevler üstlendiğini, bu çerçevede bu yılın 3'üncü çeyrek sonu itibarıyla piyasaların yasal mevzuatını oluşturarak düzenlemesini yapmaya devam ettiğini aktararak şunları söyledi:
"2021 yılı bütçe döneminde yaşanan gelişmelerde de sermaye piyasalarında dikkat çekici ilerlemeler kaydedilmiştir. Geçtiğimiz bir yılda pay piyasasındaki yatırımcı sayısı 1 milyon 900 binden 2 milyon 400 bine yükselmiştir. 2021 yılı Kasım sonu itibarıyla toplam büyüklüğü 20 milyar 500 milyon Türk lirası olan 50 adet halka arz işlemi gerçekleştirilmiştir. 2021 yılının 11 aylık döneminde tarihimizin en yüksek halka arz sayısı ve fon tutarına ulaşılmıştır. Yapılan halka arzlar sayesinde, birçok şirketimiz uzun vadeli öz kaynak temin ederek finansman yapısındaki faiz ve kur risklerini azaltabilmişlerdir. Bu süreçte uzun vadeli kalkınma planlarımız için ihtiyaç duyduğumuz kurumsal yatırımcı tabanı da önemli ölçüde gelişmiştir."
AK Parti Denizli Milletvekili Nilgün Ök, dünyada Kovid-19 salgınının hayatın her alanında eşi benzeri görülmemiş büyüklükte tahribata yol açtığını, küresel ekonomi ve ticareti olumsuz etkilediğini vurguladı.
Ök, gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldığı bu süreçte hem güçlü sağlık altyapısıyla hem de sıkı kamu maliyesi ile örnek bir yönetim sergilediklerini dile getirdi. AK Parti iktidarını, "faizci" diye niteleyen konuşmaların olduğunu anımsatan Ök, "AK Parti'den önce, 2002'de toplanan her 100 lira verginin 85,7 lirası faiz giderleri için harcanıyordu. Bugün 17 lirası faiz giderleri için harcanmaktadır. Memurların maaşı IMF kredileri ile ödeniyordu hatta gününde ödenmiyordu bile. Böylece oluşturulan kazanım başta eğitim, sağlık ve yatırım olmak üzere vatandaşlarımızın refahı için hizmet olarak dönmüştür. Bu mudur faizcilik?" diye sordu.
Türkiye'nin, yılın 9 ayında yüzde 11,7 oranında büyüyerek OECD ülkeleri arasında en fazla büyüyen ikinci ülke olduğuna işaret eden Ök, "İhracatımız ise 2021 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla 221 milyar dolar olarak rekor kırmıştır. Yine 2021 yılı Ocak-Kasım dönemi ihracatın ithalatı karşılama oranı geçen seneye göre 6,8 puan artışla yüzde 83,8 olarak gerçekleşmiştir. Aldığımız tedbirlerin de etkisiyle istihdam 2021 Ocak-Eylül döneminde 2,2 milyon artarak salgın öncesi dönemin üzerine çıkmıştır." diye konuştu.
Ök, bütün dünyada salgının etkisiyle enerji fiyatlarının en yüksek seviyeye ulaştığını, tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntı, emtia krizi ve gıda fiyatlarının arttığı, belki de en enflasyonist dönemin yaşandığını kaydetti.
AK Parti Mersin Milletvekili Hacı Özkan ise AK Parti hükümetinin ve Ticaret Bakanlığının, salgın döneminde çiftçi, esnaf ve sanatkarlara hibe, faiz indirimli kredilerle destek verdiğini dile getirdi.