Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Bugün ebediyete irtihal eden kıymetli dava arkadaşımız Genel Merkez Araştırma Geliştirme ve Eğitim Başkan Yardımcımız Osman Karaaslan’a Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Genç yaşta kaybettiğimiz Osman kardeşimiz, partimizde farklı görevlerde bulunmuş, davamıza samimiyetle hizmet etmişti. Rabbim Osman kardeşimi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyor, ailesine, sevenlerine ve camiamıza başsağlığı diliyorum.
Artık sonuna doğru yaklaştığımız Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Rabbimden bizleri ramazana ulaştırdığı gibi sağlıkla, huzurla, esenlikle bayrama da eriştirmesini diliyorum.
Sultanbeyli ile bizim aramızdaki gönül bağı çok eskidir. Hem de çok derindir. İstanbul’un yaşadığı çarpık şehirleşme sürecinin en ağır sonuçlarının görüldüğü yerlerden biri de Sultanbeyli’ydi.
Anadolu’nun dört bir yanından yeni bir hayat kurmak için buraya gelen insanlarımız, hep sahipsiz bırakıldı. Bu ilçemiz, bir dönem ülkemizdeki hak ve özgürlük gasplarının adeta sembol haline getirildi.
İnsanlarının sırf inançlarından, kıyafetlerinden, geleneklerinden dolayı taciz edildiği Sultanbeyli, vakur duruşuyla bu badireleri geride bıraktı. Bugün Sultanbeyli, İstanbul’un yıldızı parlayan ilçelerinden biri olarak kendini istiskal edenlere adeta nazire yapıyor.
İlçe belediyemiz, hayata geçirdiği projeler, yaptığı eser ve hizmetlerle Sultanbeyli’yi her geçen gün daha da güzelleştirdi ve güzelleştiriyor.
Bizim hikayemiz de, Sultanbeyli’nin durumuyla farklı değil. Emperyalistlerin, uzantıları vesayetçilere ve darbecilere eyvallah etmediğimiz için önümüze tuzak üzerine tuzak kuruldu.
PKK, FETÖ ve DEAŞ terör örgütlerini üzerimize salanlara teslim olmadığımız için pek çok acıyla sınandık. Gazze’de yapılan katliama en üst perdeden itiraz ettiğimiz, mazlumlara her türlü yardımı yaptığımız için mimlendik. Hamd olsun önce Allah’ın yardımı, sonra da Sultanbeyli’den, İstanbul’dan, milletimizden aldığımız güçle hepsinin üstesinden geldik, geliyoruz.
Ülkemizi Türkiye Yüzyılı ile yeni bir döneme hazırlıyoruz. Türkiye Yüzyılı, aynı zamanda belediyecilik hizmetlerinde yapacağımız tarihi atılımlarla şehirlerimizin de yüzyılı olacaktır.
İstanbul’da 30 yıl önce başlattığımız yerel yönetim hamlesi maalesef son 5 yıldır durmuş hatta ibre tersine dönmüştür. Şehri yönetmesi gerekenler, İstanbul’dan başka her işle uğraştıkları için bırakınız yeni projeyi devraldıkları yatırımları bile sürdürememişlerdir. İşte şu anda İstanbul’u yöneten büyükşehir belediye başkanı acaba Sultanbeyli’ye en ufak bir yatırımı oldu mu?
Sultanbeyli’yi bir defa hiçbir zaman kalkıp da sahiplenmedin ki. Ulaşımıyla, çevresiyle, depreme hazırlığıyla, sosyal belediyeciliğiyle İstanbul, içler acısı bir hale gelmiştir. Lazım olduklarında, hava bozuk olduğunda ya tatilde ya cumhurbaşkanı yardımcılığı peşinde, ya büyükelçilerle Sarıyer’de balıkta. Bu şehrin sorunlarını bunlar çözebilir mi? İstanbul’un yönetimi, yarı zamanlı mesai ile olacak bir iş değildir. İstanbul, kendine ortak kabul etmez. Ya İstanbul’a hizmet ediyorsunuz, ya da bu şehri ihmal ediyorsunuz.
Eyüp Sultan hazretlerinin uğruna surları dibinde can verdiği İstanbul’a böyle bir zulüm yapılmasına rıza gösteremeyiz. Fatih’in emaneti İstanbul’un bu hale düşürülmesine vicdanımız el vermez. Bu şehirde yaşayan 16 milyon insanın vebali, üzerimizdeyken yaşananlara seyirci kalamayız.
Bu şehrin beklentisi ve ihtiyacı elbette çoktur. Ama bazı hayati öncelikleri vardır. İstanbul’un birinci önceliği depreme hazırlıktır.
Sanki İstanbul, böyle bir tehditle karşı karşıya değilmiş gibi hareket etmekle bu tehlike ortadan kalkmıyor.
Bilim insanları, her gün ‘İstanbul’u depreme hazırlayın’ diye ikaz ediyor. Biz işte bu sebeple İstanbul’da afet bölgelerindeki gayretli çalışmalarıyla milletimizin takdirini toplayan Murat Kurum kardeşimizi büyükşehir adayı olarak belirledik.
Önümüzdeki 5 yılda İstanbul’daki depreme dayanıksız yapıların hepsini inşallah dönüştürecek. Tam bir seferberlik anlayışıyla çalışarak 650 bin konutun dönüşünü inşallah 5 yıl gibi kısa süre içinde tamamlayacak.
İstanbul’un ikinci gündemi, artık hayatı çekilmez hale getiren trafiktir.
Mevcut yönetim, bizden devraldığı metro hatlarını bile yapamadığı, trafiği rahatlatacak başka projeler de geliştiremediği için şehir adeta kilitlendi.
İstanbul, tam bir çile şehri haline geldi. Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli Metro Hattı’nı durak sayılarını yarıya düşürerek sırf açmış olmak için açtılar. Sultanbeyli’ye kadar ilerlemedikleri gibi uyduruk sebeplerle hastane önünden geçecek durakları iptal ettiler. Yani bizim dönemimizde başlayan diğer pek çok proje gibi metro hattını da ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Biz Murat Kurum kardeşimle merkezi idarede yaptığımız gibi büyükşehirde de kimsesizlerin kimsesi olacak bir yönetim anlayışını hakim kılacağız.
İstanbul’u kirli pazarlıklardan uzak tutmak gerekir. Şehir halkına hizmet için tahsis edilen kaynakları yağmalayıp başka amaçlar için deste deste savurmak bu şehri üzer. İstanbul’u üzmemek gerekir.
Artık bu şehirde belediyecilik, sosyal medyada değil, bizzat hayatın içinde yapılacak. Artık bu şehrin insanları, ihtiyaç duyduklarında belediye başkanlarının nerede olduğunu merak etmeyecek.
İşinin başında olduğunu bilecekler.
Biz milletimize gitmekle yorulmuyoruz. Tam tersine adeta şarj oluyoruz. Şehre ayak bastığımız andan itibaren ayrıldığımız vakte kadar yolda, parkta, evinin balkonunda, iş yerinin önünde, miting meydanında gördüğümüz her vatandaşımızla aramızda bir gönül köprüsü kurulur.
Dünden itibaren kamu bankalarımız, başvuran emeklilerimizin yeni banka promosyonunu ödüyor. Sizler de 2 Nisan’dan itibaren bunu alma imkanına sahipsiniz ve bu emeklilerimiz için önemli bir kaynak olacak.
Sultanbeyli’nin 31 Mart’ta yine rekor oy oranlarıyla eser ve hizmet yolculuğumuzun en başında yer alacağına inanıyorum.”
Hibya Haber Ajansı