Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Ahmet Türk'ün yapmış olduğu açıklama, bana göre çok çok talihsiz bir açıklama" dedi.
Erdoğan, Suriye'ye gidişi öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamanın ardından soruları yanıtladı. Erdoğan, DTP'nin kapatılmasının ardından söz konusu partinin milletvekillerinin sine-i millete dönecekleri yönündeki açıklamaları ile Ahmet Türk'ün, terör elebaşı Öcalan ile ilgili sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine şunları söyledi:
"Sine-i millet ifadesi gündeme geldiğinde, bize 'Siz bu istifalar Meclis'e gelirse ne dersiniz' denildiğinde bizim verdiğimiz cevap hep şu olmuştur; 'Biz doğmamış çocuğa külot biçmeyiz.' Meclis'e böyle bir talep gelmemiş. Meclis'e böyle bir talep gelmediği gibi Meclis'te böyle bir şey Genel Kurul'a sunulmamış, o halde 'bu konu hakkında konuşmak erkendir' dedik ve biz herhangi bir açıklamada yapmadık.
Ardından da gelişmeleri izledik ve yeni gelişmelere göre Meclis'te tekrar görevlerine devam etme kararı aldıklarını duyduk. Bu kararın, nerenin talimatıyla yapıldığı, İmralı'nın talimatıyla yapıldığı ve talimattan dolayı tabii Sayın Türk'ün yapmış olduğu bu açıklama bana göre çok çok talihsiz bir açıklama. Zira kendileriyle Meclis'teki grup odamda yaptığım görüşmede 'Hiç bir zaman bizler illegal kişi veya örgütleri muhatap almayız. Sizler de bunu sahiplenmeyin' diye kendilerine söylemiştik, ama ne yazık ki şu andaki süreçte böyle bir yaklaşım tarzını ben de doğru bulmuyorum."
Erdoğan, "Demokratik Açılım sürecinde Mahmur Mülteci Kampı'ndan dönüşler bekleniyordu. Orada Suriye kökenlilerin de bulunduğu belirtiliyordu. Onların oraya dönmesi konusunda bir değerlendirme olacak mı? Sayın İçişleri Bakanı Atalay dün Irak'taydı, temaslarda bulunmuştu. Bazı somut adımlar olabileceğini söyledi, bu sürece ilişkin. Somut adımlara ilişkin detay verebilir misiniz?" şeklindeki soruya şu yanıtı verdi.
"Bu ikili görüşmeleri yaparken tabii ki bu görüşmelerde özellikle, bizim milli birlik kardeşlik sürecimizle alakalı, Demokratik Açılım süreciyle alakalı, işin diplomatik boyutunu ve komşularımızla olan boyutunu da ele alacağız.
Nasıl Irak'ta, gerek Merkezi Hükümetle, gerekse kuzeyde Yerel Yönetimle görüşmeleri yaptıysak ki üçlü mekanizma bu görüşmeleri ele aldı ve Dışişleri Bakanımız'ın yapmış olduğu açıklamalarda da zaten somutlaştıkça gerekli açıklamalar yapılacak. Suriye'yle de zaten bu konuların görüşüleceğini belirtti."
Erdoğan, Esad ile konuyu tekrar ele alacaklarını bildirdi.
Erdoğan, TEKEL işçilerinin eylemi ile ilgili de eylemleri ve yapılan açıklamaları "spekülatif" olarak nitelendirdi. Erdoğan, muhalefet milletvekillerini de "şov" yapmakla suçladı ve samimiyetten uzak olduklarını kaydetti.
Erdoğan, 4/C ile herkesin eğitim düzeyine göre farklı ücretlendirme yapacaklarını, konunun üzerinde çalıştıklarını ve çalışma süresinin 11 aya çıkarılacağını bildirdi. Erdoğan, bunun, sayıları 70 bine yaklaşan tüm 4/C'lileri kapsayacağını ifade etti.
Erdoğan, "Ben buradan özellikle Ankara'da uygunsuz, provokatif bu tür eylemlerin içerisine girmek suretiyle... Muhalefette olan siyasilerin veya olmayanların Türk-İş'in önünde, sağda solda bu tür eylemleri yapmalarını doğru bulmuyorum. Şu anda arkadaşlarımız ücretlerle ilgili çalışmaları yapıyor öyle zannediyorum ki bir hafta içinde bu çalışmalar da biter ve ben tüm TEKEL işçilerinin geldikleri yere dönmelerini, bu tür oyunlara da gelmemelerini özellikle kendilerinden rica ediyorum" dedi.
Erdoğan, "Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast" iddialarına yönelik yeni bir gelişme olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken, konunun yargıya aksettiğini söyledi.
Olayla ilgili yaşanan süreci "vahim" ve "düşündürücü" olarak nitelendiren Erdoğan, "Temenni ederiz ki savcılıkta olan bu süreç, yargı süreci endişeleri yok edecek şekilde çıksın" dedi.
Erdoğan, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un "çarmıha gerilmek" ile ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine, açıklamanın Mayıs ayında yapıldığını, Bartholomeos ile Ağustos ayında görüştüklerinde de kendisinin bu yönde bir açıklamasının olmadığını anlattı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mayıs ayında ifade edilen konuyla ilgili tabii merakım mucip oldu, yani 'çarmıha gerilmekle' ilgili ne kastediliyor? İfade edilen ne? Bizim ülkemizde böyle bir... yani çarmıh, filan falan böyle bir şey söz konusu değil. Yok böyle bir şey.
Kendi literatürlerinde 'beni zora sokmak, sıkıntıyı düşürmek' gibi bir ifade yerine bunun kullanılacağını söylüyorlarmış. Tabii biz Ağustos görüşmelerinde, toplantısında filan böyle bir şeyi kendilerinden hiç duymadık. İyi niyet içerisinde, bu ülkenin bir vatandaşı olarak çalışmalara, sürece katkıda bulunma gayretlerinden bahsettiler. Taze bir ifade, veyahut da farklı, şu anda anlayageldiğimiz bir ifade olsa 'talihsiz bir ifade' diyeceğim, ama bunu daha sonra arkadaşlarla şöyle bir araştırınca, 'böyle kullanırlar bu ifadeyi' deyince ben de tabii daha ısrarlı olmadım, olmak da istemedim."
Erdoğan, Orta Doğu barışı konusunda Türkiye'nin arabuluculuğuna İsrail yönetiminin olumlu bakmadığını anımsatan bir gazetecinin sorusunu yanıtlarken, "Türkiye'nin durumdan vazife çıkarmadığını" söyledi.
İsrail'in yönetiminin, "Erdoğan taraftır" ifadesini kullandığını anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz zorla zaten durumdan vazife çıkarma gayreti içerisinde değiliz. Eğer Türkiye'den böyle bir talepte bulunulursa, Türkiye direk, en direkt böyle bir görevi yapmaya yine hazır. Çünkü Orta Doğu barışında Türkiye her zaman her şeyini ortaya koymaya hazırdır. Çünkü Orta Doğu'nun barışı demek, dünya barışı demektir. Bu kadar önemlidir bu.
Suriye'de de Sayın Esad bu konuda kararlı. Diyor ki 'Biz Türkiye'ye güveniyoruz. Türkiye'nin bu noktadaki arabuluculuğuna inanıyoruz.' Sayın Sorkozy'i teklif etti İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, onu da kabul etmedi biliyorsunuz Sayın Esad, şu anda durum böyle bir noktada, ama Türkiye her zaman barış için var ve Türkiye her zaman talep edilmesi halinde her yerde bu tür görevleri üstlenmeye hazır."