Türkiye ekonomisi, yüksek kredi genişlemesinin 1Ç21’e devreden artçı etkileri, tüketici talebi ve sanayi üretiminin desteğiyle geçen yılın aynı çeyreğine göre %7’lik büyüme performansı kaydederken, lokal para bazında Çin dışındaki G20’nin üzerinde büyüdü. 3Ç20’de kaydedilen yüksek kredi büyümesinin teşvik edilmesiyle kaydedilen büyümenin yan etkileri, para biriminde istikrarsızlık ve enflasyon olarak geri dönerken; 1Ç21 döneminin sonundan itibaren yine TRY’de istikrarsızlığa yol açan etmenlerin etkilerinin artması riskiyle karşı karşıyayız. Ekonominin enflasyon içinde büyüme kaydettiği bir ortamda, faizlerdeki belirsizlik ve bir türlü düşürülemeyen enflasyon; dolayısıyla bir türlü düşürülemeyen faiz büyüme üzerinde de aşağı yönlü risk teşkil edebilecektir.
Büyüme, 1Ç21’deki %7’lik performansıyla %6,3’lük piyasa beklentisinin üzerine çıkarken, 4Ç20 ve 1Ç21 arasındaki dönemsel büyüme ise %1,7 olarak gerçekleşti. İlgili dönemler arasında, kredi büyümesinin dengelenmesi ve enflasyonun dizginlenmesi adına sıkılaştırıcı para politikasına geçilerek faizler yükseltilmiş, para otoritesi kuvvetli bir iletişim içerisine girmişti. Bu kapsamda, yatırım ortamı kısmi de olsa biraz iyileşmiş, portföy girişleri pozitif bir eğilim göstermiş ve ülke risk primi de gerilemişti. Ancak, 1Ç21 sonu itibariyle, para politikasının bu güçlü yönlendirmesinin terk edilmesi ve para biriminin yeniden değersizleşmesi; makroekonomik dengelerin korunması, enflasyonun önlenmesi ve faizlerin normalleştirilmesi noktasında karar alıcıların elini zorlaştırmıştır.
Büyümenin ayrıntılarına bakacak olursak; hanehalkı tüketim harcamaları 1Ç21 döneminde, bir önceki yılın son çeyreğine göre %7,4 arttı. Devlet harcamaları 1Ç21’de %1,3 oranında artarken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu (yatırımlar) %11,4 büyüme ile yüksek kredi büyümesi ve tüketici talebinin katkısını yansıttı. İhracatta büyüme %3,3 büyüme kaydederken, ithalat ise %1,1 oranında daralma göstermiştir. Sektörel ve ekonomik faaliyet kollarına göre büyüme oranlarında; bilgi ve iletişim faaliyetlerinde %18,1, diğer hizmet faaliyetleri %14,4, sanayi %11,7 ile tarım, orman ve balıkçılık %7,5 ile manşet büyümenin üzerinde performans gösterdi. Gayrimenkul %2,4, inşaat %2,8 ile en az büyüme gösteren kalemler olarak 1Ç21’de artan faizlerin etkisini yansıtırken, önceki çeyreklerde pandeminin yeni normalleriyle beraber yüksek büyüme gösteren finans ve sigorta faaliyetlerinin karşılaştırmalı dönem etkisiyle %2,9 büyüdüğü görülmektedir.
2019’da 4 milyar 320 milyon TRY olan GSYH 2020 yılında 5 milyar 47 milyon TL’ye büyüme gösterirken; USD bazında ise 2019’dan 2020’ye 761 milyar USD’den 717 milyar USD’ye doğru bir gerileme söz konusudur. Türkiye'nin ekonomik büyüme verilerinde bir "döviz kuru yanılsaması" var. TRY bazında nominal ve reel GSYH’de büyüme kaydederken; USD bazında ise 2017 yılından sonra ekonomi sürekli olarak daralmaktadır. USD bazında kişi başına düşen GSYH 2013’ten bu yana yaklaşık %40 düşerek geçen yıl yaklaşık olarak 7.700 USD’ye düşmüştür. Büyümenin esas olarak devlet harcamaları ve kredi kampanyaları tarafından desteklenen tüketimden kaynaklanması nedeniyle Türkiye'nin son ekonomik modelinin sürdürülebilir nitelikte değildir. Bu da, ekonomi politikalarının uygulama aşamasında TRY’nın değersizleşmesine ve fiyat istikrarının sağlanamamasına neden oluyor.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı